Suriyeli tarım işçileri neden hedefte?
Ercüment Akdeniz, İzmir Torbalı ve Mersin'de Suriyeli sığınmacılara yönelik yapılan uygulamaları yazdı.
İLGİLİ HABERLER
Suriyeliler Adanalıoğlu’dan tahliye ediliyor
Mersin'de Suriyelilerle köylüler arasında gerginlik
Ercüment Akdeniz
İzmir Torbalı’da yaşanan ve Suriyeli mültecilerin bölgeyi terk etmesiyle sonuçlanan olayların bir benzeri önceki gün Mersin’de yaşandı. “Hırsızlık” yaptığı iddia edilen Suriyeli bir çocuğun feci şekilde dövülmesiyle başlayan olaylar çığrından çıktı. Çadırların yıkılması, araçların tahrip edilmesi ve silahların sıkılması ile büyüyen olaylar sonrasında bölgeye kolluk güçler gönderildi. Sonuçta yaşananların bütün faturası mültecilere çıktı ve bin civarında Suriyeli bölgeden tahliye edildi! Yetkililer ve yerel basın (Torbalı’da olduğu gibi) her ne kadar “Suriyelilerin ayrılmasından sonra hayat normale döndü” dese de gerçek durum bambaşka. Zira Torbalı ve Adanalıoğlu’da yaşanan olaylar, buzdağının sadece görünen yüzü ve eğer soruna kaynaklık eden nedenlerle yüzleşilmezse, kısa vadede çok daha vahim haberlerle karşılaşmak mümkün.
ADANALIOĞLU’NDA NELER OLDU?
Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Adanalıoğlu mahallesi bir tarım bölgesi. Burada, köylülerin yanısıra mevsimlik tarım işçileri yaşıyor. Tarsus ilçesi ile Kazanlı Beldesi arasında bulunan Adanalıoğlu’nda nüfusun çoğunluğu Nusayrilerden (Arap Alevileri) oluşuyor. Üreticiler, buradaki tarım işçisi ihtiyacını bölge illerinden gelen Kürt emekçilerden sağlıyordu. Fakat son 5 yıldır durum değişti. Suriye iç savaşıyla birlikte göç alan köyde, tarım işçiliği Kürt emekçilerden Suriyeli mültecilerin eline geçti. Çünkü mülteciler Kürt emekçilere göre beterin beteri koşullarda yaşamaya ve daha ucuza çalışmaya mecburdu.
Peki, karşılıklı yaralanmalara ve maddi hasara yol açan son olaylar nasıl meydan geldi? Akşam saatlerinde başlayan ve haber ajanslarına düşen olaylar gece geç saatlere kadar sürmüştü. Ertesi sabah köye ulaşan gazetemiz Mersin muhabiri Cemil Uğur, mültecilerin gece geç saatlerde tahliye edildiğini doğruladı. Sonrasında, ayrıntılı bilgi almak için Kazanlı beldesinden tanışık olduğumuz Meysem Görüroğlu’nu aradım.
Meysem, gece Adanalıoğlu’dan silahlı çatışma haberi geldiğini ve toplanıp oraya gittiklerini söyledi. Meysem’in aktardığı bilgiye göre köyde gerginlik 3-4 gündür devam ediyor. Suriyeli bir çocuk “hırsızlık” yaptığı iddasıyla yakalanıyor, sonra dövülüp bırakılıyor. Fakat daha sonra aynı çocuk 8-10 kişilik bir grup köylü genç tarafından bu kez çok daha feci şekilde dövülüyor. Haberi alan 150 kadar Suriyeli toplanıp yolu kesiyor ve sonrasında hadise büyüyor. Kazanlı ve çevre beldeler toplanıp Adanalıoğlu’na gidiyor.
Meysem, özellikle Adanalıoğlu gençlerinin fazlasıyla ajite olduğunu belirterek gençleri sakin olmaya çağırdıklarını söylüyor. Üretici Birliği kurucularından da olan Meysem, eski dernek başkanı ve muhtarlarla birlikte olayları yatıştırmaya çalıştıklarını ama çok zorlandıklarını ekliyor. Meysem’in aktardıkları, Suriyelilerle yerli köylüler arasında zaman içinde ciddi ön yargıların beslendiğini gösteriyor. Öyle ki Arap Alevi köylülerden “Bu çadırlara silahlı cihatçılar geliyor” diyen olduğu gibi Sünni kökenli Suriyeli tarım işçileri içinde de bir süredir kendilerine yönelik saldırı ihtimali konuşuluyor. Yaşanan bu gerilim işin sadece bir yönü. Çünkü mültecilerin tahliyesinin ardından üreticileri “işçi bulamama” telaşı sardı! Birlik üyesi üreticiler şimdi şöyle bir formül üzerinde çalışıyor: “Her tarla sahibi çalıştıracağı Suriyeli aileyi kendi arazisine alsın ve Suriyelilerin toplu bir çadır bölgesi olmasın”
Küçük bir dipnot: Adanalıoğlu’ndaki Suriyeli tarım işçilerinin yaşadığı ağır çalışma ve yaşam koşullarına bakmak isteyenler Kadir Kaçan ve ekibi tarafından hazırlanan “Adanalıoğlu Ön Gözlem Raporu” na bakabiliriler*.
TORBALI’DAN SÜRÜLEN SURİYELİLERE NE OLDU?
Adanalıoğlu’da yaşananlar akla ister istemez akla Torbalı’yı getiriyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde İzmir’in Torbalı ilçesinde de Suriyeli tarım işçileri saldırıya uğramış, ilçeyi terke zorlanmışlardı. Torbalı’daki son durumu öğrenmek üzere İzmir muhabirimiz Metehan Ud ile görüştüm. Metehan’ın aktardığı bilgiler oldukça çarpıcı.
Torbalı’dan gönderilen Suriyeli tarım işçilerinin bir kısmı çevre köylere, bir kısmı da Tire ve çevre bölgelere yerleşmiş. Halkların Köprüsü Derneği onların bir bölümüne çadır temin etmiş. Suriyeliler gittikleri yerlerde yine tarım işçiliği yapıyor. Hala korku ve endişe içindelermiş. Sonuçta dövülen, sürülen onlar olsa da arazi sahipleri yine bu “ucuz emeğin” peşine düşmüş! Metehan, Suriyeli tarım işçilerinin başında Türkiyeli dayıbaşları olduğunu söylüyor. Dayıbaşı demek “işçi simsarı” demek. Dayıbaşları, Suriyeli işçilerden kelle başı komisyon alıyor. Her işçiden günlük 8-10 lira para kesiyor. Suriyeli bir tarım işçisinin günlük yevmiyesi 30-35 TL iken Türkiyeli tarım işçisi 50 liranın altında çalışmıyor. Bu durum çevre köylerde işsizliğin artmasına neden oluyor. Metehan yaşanan saldırılarda; ön yargıların yanısıra esasen bu sosyolojik gerçeğin olduğunu söylüyor. Hastalanan Suriyeli işçiler ise dayıbaşı isterse hastaneye gidebiliyor. Çoğu ilaç parası bile bulamıyor. Yani “Türkiyeliler sıra beklerken onlar bedavaya tedavi görüyor” sözünün oralarda bir karşılığı yok.
Metehan, daha önce yaptığı bir haberi hatırlatıyor. 1 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan o haberin başlığı şöyle: “Savaştan kaçtılar iş kazasına yakalandılar.”** Haberden aktaracağım şu kısa bölüm sanırım Torbalı gerçeğine herkesin biraz daha farklı gözle bakmasını sağlayacak: “Torbalı’da yaşayan Müslim Muhammed, geçtiğimiz sene inşaatta çalışırken asansör boşluğuna düşerek felç kaldı. Yevmiye karşılığında Torbalı’dan Buca’daki bir inşaatta çalışmak için her gün yola koyulan Müslim’in düşme sonrası vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar oluştu ve omuriliği zarar gördü. Beline platin yerleştirilen Müslim hem Türkçe bilmediği için hem de sıra nedeniyle Torbalı Devlet Hastanesinde fizik tedavi görmekte zorlanıyor. Müslim ve ailesi komşularının desteğiyle hayatını sürdürüyor. Kazaya şahit Suriyeli ve Türkiyeli işçilerin de olduğunu belirten Müslim sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı: ‘Hastanede bana üzerime buzdolabı düştü dedirttiler. Ben de Türkçeyi çok iyi anlamadığım için dedim. Ondan sonra ‘Biz sana bakacağız’ dediler ama üzerinden bir yıldan fazla geçti ne gelen var ne giden. Tek isteğim güvenlik önlemlerini almayanların yargılanması’ dedi.”
*Birgün’den Zeynep Yüncüler’in haberi
** Metehan Ud / Evrensel: https://www.evrensel.net/haber/289128/savastan-kactilar-is-kazasina-yakalandilar
Evrensel'i Takip Et