Nereden başlasam, nasıl anlatsam?
Özer Akdemir, İstanbul Büyükada’da düzenlenecek 'Yaşam için Su Kampı'na ilişkin yazdı.
Özer AKDEMİR
Su Hakkı Kampanyasının İstanbul Büyükada’daki “Yaşam için Su Kampı”na, hazırladığım sunuma hâlâ son şeklini verememenin huzursuzluğu ile gidiyorum. 20-25 dakikalık bir zaman içerisinde ülkedeki suya yönelik sermaye saldırıları ve buna karşı verilen halk mücadelelerini anlatmam gerekiyor. Bunun yanı sıra, sulara yönelik bu talan girişiminin ekolojik boyutunu da atlamak olmaz. Hangi birini öne çıkarmak, nereden başlamak gerekir? “Nereden başlasam nasıl anlatsam”şarkısındaki gibiyim tam olarak.
En iyisi en güncelden başlayıp, eskiye doğru ilerlemek sanki. Tabii bu satırları yazarken bile yeni, yeni olarak kalmışsa hâlâ…
Nitekim, İzmir’den trenle havaalanına geçerken gördüm Kozak Yaylası’ndaki Çukuralan altın madenine 3. kez kapasite artış izninin verildiğini. Bilimin “Ekolojik hassas bölge, bir çivi dahi çakılamaz” dediği Kozak’ta yıllardır altın işletmeciliği yapan, dağı, taşı, ormanı katlettiği fotoğrafları her görüşte içimizi acıtan Çukuralan altın Madeni anlaşılan o ki daha uzun yıllar Kozak’ı kirletmeye devam edecek. Zaten değerli metal madencileri bir yere girdiklerinde orayı, hatta o yerin yakınlarını iliğine kemiğine kadar sömürmeden çıkmıyorlar. Kozak’ta olan tam da bu. Bergama Ovacık’taki altın cevheri bitince hazır siyanür tesisleri kurulmuşken Kozak’taki madenleri de işletip, Ovacık’ta siyanürle ayrıştırmak gibi kendi kârları açısından dahiyane bir planla hareket ettiler. Olan yıllardır Bergama’nın o güzelim Bakırçay Ovası’na, şimdi de suları, fıstık çamları, tarihi ile ünlü Kozak Yaylası’na oldu, oluyor. Kozak’ta fıstık çamları bu altın madenciliği başladığı tarihten bu yana, kaç yıldır doğru dürüst ürün vermiyorlar zaten. Madenin yarattığı tozdan, yer altı sularındaki değişikliklerden, gürültüden, patırtıdan ilk etkilenenler fıstık çamları oldu. İlk önce onlar küstü sanki!..
SON SALDIRI MURAT DAĞI’NA
Uşak Kütahya sınırındaki Murat Dağı’na yönelik altın madeni girişimlerini de en yeniler arasında saymak gerek. Geçtiğimiz hafta Uşaklılar dağda tehlikeye dikkat çekmek için ilk eylemlerini gerçekleştirdiler. 2 bin 312 metre yüksekliği ile Ege’nin bu en yüksek dağı Büyük Menderes, Gediz, Banaz ve Porsuk nehirlerinin doğduğu yer. Bu dağ, bu dağın bağrından doğan sular, bu suların suladığı ovalar sadece Ege’de milyonlarca insanın geçim kaynağı, yaşam kaynağı.
Hangi altın madeni şirketi? Madenin kapasitesi ne kadar? Kapladığı alan, üretim tekniği, üretim yılı vs. gibi teknik hemen hamen hiçbir bilgi yok henüz. Bilinen bu maden Murat Dağı’nda işletilirse eğer bölge açısından çok büyük bir yıkım olacağı. Kışladağ altın madeninin yarattığı ekolojik sorunlarla yıllardır yüzleşen Uşaklılar bu kez de Murat Dağı’ndaki madenin etkilerini göğüslemek zorunda kalacaklar. Dağın kurdu kuşu, ormanı, böceği için ise tam bir felaket, sonun başlangıcı olacak maden.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde Isparta’da Coca Cola’nın tesislerini Rabia işaretli konuşmasıyla açtı. Yıllarca siyasal islamcılar tarafından “Filistin halkına yönelik İsrail mezalimi”ne verdiği destek nedeniyle nefretle anılan bu meşrubat şirketine “Reis” tarafından verilen bu desteğin yankıları devam ediyor. Burada bu konunun değerlendirilmesinden öte bu meşrubat firmasının İzmir’deki tesislerinde kullanılan suyun derdine düşeceğiz biz. İzmir Kemalpaşa tesislerinde yılda 1 milyon ton su kullanan Coca Cola 1 kuruş bedel ödemiyor bunun için. Gariban halkımızdan bir kişi su parasını birkaç ay geciktirse başına gelmeyen kalmazken, milyar dolarlık cirosu olan ABD şirketi ise tek kuruş ödemiyor! Adaleti bu AKP düzeninin!..
DERSİM’DEN HASANKEYF’E, ÇANAKKALE’DEN EFEMÇUKURU’YA
Dersim coğrafyası barajlarla parça parça ediliyor. 12 bin yıllık Hasankeyf, ömrü 50 yıllık Ilısu Barajının altında bırakılıyor. İliç’teki altın madeninden siyanür karışıyor Fırat’a ve bozkırda ağaçlar, çiçekler, böcekler susuzluktan kıvranırken başka bir altın madencisi şirket günde 432 bin litre su çekiyor yer altından. Adalet nerede hani?
Çanakkale’de devam eden Adalet Kurultayında konuşulan konulardan birisi de çevre için adalet konusu. Çevre hakkı, şirketlerin ekolojik tahribatının toplumsal maliyeti, en doğal yaşam hakkımız olan sularımızın elimizden alınması, sermaye talanına sunulması, kirletilmesi…
Kurultayın yapıldığı ilin, Çanakkale’nin suyu Kaz Dağlarından gelir. Atikhisar Barajı kentin en önemli su havzasından beslenir ve çevresine yaşam sunar. Burası da tıpkı İzmir Efemçukuru gibi, tıpkı Artvin Cerattepe gibi su havzasında yapılan, yapılmak istenen madenciliğin tehdidi altında. Suyumuz, yaşamımız elden giderken, onca insanın, hayvanın ve derdini diyemeyen binlerce canlının feryadını nasıl anlatsam, nereden başlasam?..