24 Eylül 2017 22:11

Orhan YÜCE
ÖVDER İzmir Şube Başkanı

Eğitim sistemimiz bir türlü akıllı tahtaya dönüştürülemedi. Hep kara tahta üzerinde yaz-boz yapıldı.

Son 16 yılda 6 bakan, 5 sistem ve orta öğretimde 4 sınav adı değişti. LGS-OKS-SBS-TEOG bu isimler değişirken her bakan bir öncesinin ne kadar yararsız olduğunu, çocuklarımıza zarar verdiğini söyleyerek yeni bir adla sınav endeksli eğitime devam ettiler.

2008 yılında ÖSS sınavına “garabet” diyen dönemin başbakanı, bugün cumhurbaşkanı olarak TEOG’u kaldırın diye talimat veriyor. Bu açıklamanın eğitimin daha nitelikli olması için yapıldığını düşünemiyoruz. TEOG’u kaldırıp adrese dayalı  sistem açıklamasının arkasında, mahallelerde mantar gibi açılan imam hatiplere çocukların zorunlu yönlendirilmesi de yatmaktadır.

Yamalı bohçaya dönmüş ve sistem olmaktan çıkartılmış eğitimde TEOG  bu bohçanın neresine bir dikiş atabilir? Sorunu yaratanlar soruna çözüm olabilir mi?

Eğitimde deneme olmaz. Eğitim sistemini bir fabrika gibi ürünlerini deneyerek iyileştiremezsiniz insan üstünde, hele geleceğimiz olan çocuklar üstünde deneme yapmak geleceği yok etmektir.

Eğitim pedagojik ve bilimsel değerlere sahiptir. İnsanlık tarihinin biriktirdiği en kıymetli hazinedir. Bu hazinenin üstünde ideolojik ve siyasi çıkarlar için oynamak insani değerlerle oynamaktır. Hiçbir siyasi erk eğitimde “ben yaptım oldu” tavrı ile eğitimi yap- boz tahtasına dönüştürmemelidir. Eğitimi bir sistem olarak değerlendirmek gerekir. TEOG’u kaldırmadan önce TEOG gibi sınavlara zemin hazırlayan eğitim sistemi değiştirilmelidir.

“TEOG kaldırılmalı” diyen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı bu güne kadar sınavlarla ve TEOG’la Anadolu lisesine, imam hatip ve meslek liselerine yerleştirilen çocuklarımızın yanlış yerleştirilme yapıldığını kabul etmelidirler.

Cumhurbaşkanın bu açıklamasıyla, yıllardır temel eğitim yani ilkokuldan liseye kadar 12 yıllık eğitimin sınavsız olması gerektiğini söyleyen eğitim sendikalarının, derneklerin ve uzmanların ne kadar haklı oldukları bir kez daha görüldü. Ama hâlâ eğitimdeki çöküşün çözümü için pedagojik ve bilimsel değerlerin dikkate alınmadığı gözükmektedir. Gerek LYS-YGS–KPSS- gerekse TEOG gibi sınavlar öğrenci bilgisi ve yeteneğine yönelik olmayan bir sıralama sınavlarıdır.

Cumhurbaşkanının, soruların bakanlık tarafından hazırlanması, sınavın okullar tarafından yapılması biçimindeki açıklaması eğitimi ve sınav sistemini daha kaoslu hale getirecektir.

Geçmişte var olan” eğitim bölgeleri”, sınavlar ve okullar arası farklılaşma nedeniyle gerek bakanlık, gerekse okul müdürleri tarafından çiğnendi. Parayı veren, istediği okula kaydını yaptırdı.

3 aşmalı SBS’deki  okul başarı puanı adı altındaki uygulamayı Danıştay objektif bulmadı. Bakanlık kaldırmak zorunda kaldı. Cumhurbaşkanının talimatının arkasından yetkililerin beyanları, geçmişi hatırlatıyor. Soruların çalınmasından, paranın ve  torpilin hakim olmasına kadar olan uygulamalar daha da etkin hale gelecektir.

Devlet, özel okulları öz evlat, kamu okullarını evlatlık olarak gördüğü sürece okulların kendi sınavlarını yapmasının bir anlamı olmayacaktır. Öncelikle eğitim katı merkeziyetçi yapıdan kurtarılmalı, işletme anlayışından vazgeçilmelidir. Kamusal bir hizmet anlayışı ile kaynaklar ayrılmalı ve ayrılan kaynaklar eğitimin ihtiyaçları için harcanmalıdır.

Bundan sonra öğretmen yetiştirilmesinden müfredat yapısına, okul binalarından servis araçlarına kadar eğitimle ilgili konular da ülke genelinde bir tartışma başlatılmalı, tüm eğitim kurum ve kuruluşların, velilerin, öğrencilerin ve uzmanların görüş ve önerileri ortaya çıkartılmalıdır. Bu değerler pedagojik ve bilimsel olarak eğitim uzmanları tarafından biçimlendirilmelidir Ki; bu kara tahta akıllı tahtaya dönüşsün eğitim, ortak aklın ürünü olsun.

Evrensel'i Takip Et