Akademi kürsüsü mahkemeye kurulacak
Barış Bildirisi imzacısı akademisyenlere açılan davalara tepki gösteren Özgür Müftüoğlu, duruşma salonlarında barışı ve bilimi anlatacaklarını söyledi
İLGİLİ HABERLER
Meriç Eyüboğlu: İmzacıları yalnızlaştırmaya çalışıyorlar
Barış Bildirisinin ilk imzacıları arasında yer alan Akademisyen Özgür Müftüoğlu, imzacılara “Örgüt propagandası” suçlamasıyla ayrı ayrı dava açılmasına tepki gösterdi. İmzacılara yönelik üniversitelerde yaşanan hukuksuzlukların bugün de yargı süreciyle devam ettiğini söyleyen Müftüoğlu, 1128 ayrı dava da açılsa, tüm duruşma salonlarında barış talebini, düşünce ve ifade özgürlüğünün bilimsel bilgi üretimi açısından önemini anlatacaklarını ifade etti 1128 akademisyen, Kürt illerindeki sokağa çıkma yasakları ve ölümlerin sona ermesi, barış ortamının yeniden tesis edilmesi için “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi yayınlamış kısa süre sonra akademisyenler hakkında savcılık soruşturması başlatılmıştı. Soruşturma sonucunda akademisyenler hakkında ayrı ayrı dava açıldı. Bu yüzden toplam kaç akademisyene dava açıldığı henüz bilinmiyor.
TEMEL DERDİMİZ BARIŞ
Hakkında soruşturma yürütülen ama henüz dava açılmayan akademisyenlerden Özgür Müftüoğlu, açılan bu davaları gazetemize değerlendirdi. Bu metni imzalarken tek dertlerinin ölümlerin durması, insan hakları, ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edilmesi, barışın sağlanması olduğunu dile getiren Müftüoğlu, “Bunun dışında bildiriyi başka yerlere çekmek, bağlamından koparmak ve amacından saptırmaktır. Bu kötü niyettir. İmzamızın bugün de arkasındayız. Barıştı temel meselemiz. İnsanlar, çocuklar ölmesin dedik. Mahkeme sürecinde de bu düşüncelerimizi hukuk çerçevesinde yeniden ifade edeceğiz ” dedi.
DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ YOKSA BİLİM DE OLMAZ
Akademisyenlere ayrı ayrı dava açılmasına değinen Müftüoğlu, “1128 akademisyene ayrı ayrı da dava açılsa, biz o duruşmaların hepsinde bütün arkadaşlarımızın yanında olacağız. Hiç kimse yalnızlaştırarak zayıflatacağını ya da kamuoyu desteğini azaltacağını düşünmesin” dedi. Şimdiye kadar hiçbir hukuk süreci olmadan yüzlerce imzacı akademisyenin ihraç edildiğini, sözleşmelerinin feshedildiğini, çeşitli şekillerde çalışma hakları ve seyahat özgürlüklerinin engellendiğini belirten Müftüoğlu, “Bütün bunlar hukuksuz şekilde gerçekleşti. Şimdi de bunu dava süreci takip ediyor” diye konuştu. Türkiye’de akademi ve düşünce özgürlüğünün çok geriye gittiğini dile getiren Müftüoğlu, “Düşünce özgürlüğü olmadığı zaman bilim olmaz, bilgi üretilemez. Üniversite işlevini yerine getiremez. Sadece dogmalarla ve mevcut olan egemenlerin istedikleri, onların doğru diye sundukları, kendi çıkarlarına uygun olan her şey sorgulanmadan toplum tarafından kabul edilmek durumunda kalır. Bu da toplumları ileri götürmez” dedi. YÖK’ün kurulmasının ardından üniversitelerin tahrip edilmeye başlandığını ancak son bir buçuk yıl içinde bu tahribatın büyük boyutlara ulaştığına da dikkat çeken Müftüoğlu, üniversitelerde yaşanan bu tahribatın Türkiye’deki tüm yurttaşları ilgilendiren bir durum olduğunu söyleyerek nedenini şöyle açıkladı: “Çünkü burada yargılanacak imzacıların hepsi yaptıkları çalışmalarda kendilerinden önce bu ülkenin bu toplumun çıkarları için çabalayan insanlardır. Bizler üniversite içinde var oluyoruz. Üniversitelerde toplum için vardır.” (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et