23 Ekim 2017 01:54

‘Ülkenin OHAL’e değil, normalleşmeye ihtiyacı var’

Diyarbakır'daki kurum temsilcileri ve halkla OHAL’in 5. kez uzatılmasını konuştuk. Görüşler ülkenin normalleşmeye ihtiyacı olduğu yönünde ortaklaştı.

Paylaş

Serpil BERK
Fırat TOPAL
Diyarbakır

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal(OHAL) 5. kez 3 ay süreyle uzatılmasını Diyarbakır’da İHD, KESK ve yurttaşlarla konuştuk.

16 Ekim 2017 tarihinde OHAL 5. kez 3 ay süreyle uzatıldı. OHAL’in muhalif olan kesimlere yönelik yapıldığını söyleyen Diyarbakır İHD Şube Başkanı Raci Bilici, darbe girişimin bastırıldığını, FETÖ ile mücadele için OHAL’e gerek kalmadığını, mevcut yasalarla da mücadele edilebileceğini belirterek, ülkenin normalleşmeye ihtiyacı olduğunu, OHAL’in uzatılması değil, artık kaldırılması gerektiğini dile getirdi. OHAL ile KESK’in içinin boşaltılmaya çalışıldığını söyleyen KESK Diyarbakır Dönem Sözcüsü Abbas Şahin,  OHAL’in uzatılmasının bir hamle olduğunu ancak sürdürülebilirliğinin kalmadığını ifade etti. Yurttaşlar, “80 milyon insan bir kişinin dediğiyle yönetiliyor. 80 milyon bir kişiden büyük değil mi” diyerek, OHAL’den rahatsız olduklarını dile getirdi.

‘SENDİKALARIN İÇİ BOŞALTILIYOR’

OHAL ile yüz binlerce kamu emekçisinin KHK’lar ile ihraç edildiğini hatırlatan KESK Diyarbakır Dönem Sözcüsü Abbas Şahin, “Sendikaların içi boşaltılmaya çalışılıyor ve bu durum şuan devam ediyor. Yandaş sendika yaratılıp onun dışında kalanlar kriminalize edildi. Demokratik koşullar ortadan kaldırıldı. Kendine biat edecek kişileri yaratarak örgütlü yapıyı ortadan kaldırılıyor”dedi.

‘KESK’E ÜYE OLANLAR PASİFİZE EDİLİYOR’

Emekçilerin 100 yıllık kazanımlarının KHK’lar ile tek tek geri alınmaya çalışıldığını ifade eden Şahin, “Emekçiler yarın bana ne olacak, işten çıkarılırsam çoluk çocuğuma ne olacak kaygısı taşıyor. Bu süreçte KESK’e üye olmak isteyenlerde de çeşitli kaygılar var. Sözleşmeli öğretmenler sendikalı olmaktan çekiniyor. Neden diye sorduğumuzda sözleşmelerinin iptal edilebileceğini, bunu bazı idareciler, ‘bize yakın sendikalara üye olduğunuzda sizin için daha iyi olur” diye açık bir şekilde dile getiriyor. Resmiyette olmasa da bu tip yaklaşımlara dair bilgiler geliyor sendikamıza. Kurumlarda KESK’e üye olan kişileri pasifize etmeye dönük listeler hazırlanıyor. OHAL’in yeniden uzatılması sadece süreci uzatmak için bir hamle fakat bunun sürdürülebilirliği kalmadı”diye konuştu.

‘OHAL, MUHALİF OLANA YÖNELİK YAPILDI’

Diyarbakır İnsan Hakları Derneği Şube Başkanı Raci Bilici ise, OHAL ile insanların düşüncelerini ifade etmek için yaptıkları basın açıklamalarına ciddi müdahalelerin yapıldığını belirterek, “Devlet, siyasal iktidar, istediği zaman miting yapabiliyor, istediği zaman etkinlik yapabiliyor.  OHAL’in devlete karşı yapıldığını söylüyorlar ama ilk yaptıkları halkların oylarıyla seçilen 6 milyondan fazla oya sahip olan partinin Eş Genel Başkanlarını ve milletvekillerini tutuklamayla başladılar. Kayyım atayarak Kürtlerin bütün belediyelerine el koydular. Bununla da yetinmediler. Belediyelerde çalışan işçi, bürokrat, taşeron firmasında çalışan emekçiler işten atıldı.  Devlet kendine yönelik herhangi bir yaptırım uygulamamıştır ama birçok sivil toplum örgütünü, basın yayın kuruluşlarını kapatmıştır ve birçok insanı işten atmıştır ama devlet bir TRT’yi kapatmamıştır örneğin. Kendine yönelik diyor ya, devlete yönelik değil bu OHAL tamamıyla kendine muhalif olana yöneliktir. Anayasayı, yasaları hepsini bir tarafa bırakmış, KHK’lerle ülkeyi yönetiyorlar. Keyfiliği barındıran bir rejimdir.” dedi.

‘FETÖ İLE MÜCADELE İÇİN ARTIK OHAL’E GEREK YOK’

OHAL’in uzatılmasını gerektiren bir nedenin olmadığını, bir an önce ülkenin normalleşmeye  ihtiyacı olduğunu dile getiren Bilici, “15 Temmuz Darbe girişimden sonra belli bir süre uyguladı, belli bir şeye getirildikten sonra darbe süreci bastırıldı. Yani darbe sürecinde yer alan birçok kişi gözaltına alınıp tutuklandı. Şu anda tüm kontrol meclisin elinde ve kolluk kuvvetlerinin elinde dolayısıyla OHAL’in uzatılmasına neden olacak herhangi bir şey yok.

Bir an önce bu OHAL’den çıkıp, olağan hale gelip anti demokratik olan yasaları değiştirip daha demokratik yasalar ve anayasanın daha demokratikleşecek şekilde, yeni bir anayasa hazırlık sürecinin içerisine girmekle ancak siz bu ülkede olağan bir yaşam tarzına geçebilirsiniz. Eğer OHAL’in vatandaşı etkilemesini istemiyorlarsa vatandaşın üzerindeki OHAL’i kaldırıp darbe sürecinde bulunan ya da destek verenlere karşı zaten normal yasalar çerçevesinde bu yapılabilir. Yasalar buna müsaittir, buna engel değildir. Yasalarınızla, yargı mekanizmalarınızla, bağımsız, tarafsız bir şekilde etkili bir soruşturma yaparak bütün şeyleri ortaya çıkarıp, sorgular ve yargı yoluyla hesabını sorarsınız. Ama siz kalkıp bunu bahane ederek OHAL’i uzatmaya işine  girerseniz bu ülkeye ciddi zararlar verirsiniz. OHAL ile beraber Türkiye, dünyada izole olmakla karşı karşıya kaldı. Amerika vize uyguladı, AB ilişkileri kopma noktasına geldi. Ortadoğu’daki tutumu ortadadır, Kürt Meselesinin çözümsüzlüğünün ciddi bir faturası bu ülkeye dönüyor ekonomik olarak, bunların yanı sıra  insan hayatı noktasında tüm sorunların  OHAL mantığıyla  çözümü mümkün değildir. Dolayısıyla bu ülkenin normalleşmeye ihtiyaçı vardır, OHAL’in kaldırılması gerekir” dedi.

‘80 MİLYON BİR KİŞİDEN BÜYÜK DEĞİL Mİ?​’

Yüksek Kahve’de yurttaşlarla konuştuk. “OHAL diktatörlüktür” diyen ve uygulamalarından memnun olmayan Ömer Akelma, “Terör örgütüyle alakalıdır dediler ama beni ve ailemi baskı ve ekonomik yönden etkiliyor. Burada oturuyoruz keyfi muameleye maruz kalıyoruz, polis gelip ‘kalkın diyor üzerimizi arıyor.’ Herkes bu muameleye maruz kalıyor. 80 milyon insan bir kişinin dediğiyle yönetiliyor. 80 milyon bir kişiden büyük değil mi? Ben vatandaş olarak bu durumdan rahatsızım. Hükümet  iktidara gelince bir şeyler yapacak diye umutlandım ama şimdi ne oldu daha geriye gidiyoruz. OHAL’den eskiden de memnun değildim şimdi de memnun değilim”dedi.

‘İSTEDİKLERİ KADAR BASKI YAPSINLAR’

Yıllardır birçok baskıya maruz kaldıklarını söyleyen 28 yaşındaki Bilal Çınar, “Bunun bir çözüme varacağını sanmıyorum. İstedikleri kadar baskıyı arttırsınlar ama fikirler değişmez. Önceden rahat dolaşabilirken şimdi arabamla bir yerden bir yere giderken günde 4 defa durduruluyorum. Arabada hamile olabilir, acil hasta olabilir fark etmiyor, durduruyor, arama yapıyor, gittiğin bir köşede tekrar durduruyorlar” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Madende özelleştirmeyle büyük iş cinayetlerinin önü açılıyor

SONRAKİ HABER

Mezopotamya’nın masal şehri Mardin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa