2017’nin ilk 10 ayında 240 kadın ve kız çocuğu öldürüldü
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi, 25 Kasım nedeniyle baro binasında basın toplantısı düzenledi.
İLGİLİ HABERLER
Rakamlarla, kadınların uğradığı şiddet ve eşitsizlik tablosu
Kadınlar 25 Kasım'da 'Hayatlarımıza sahip çıkıyoruz' diyecek
Kadına şiddetin merkezine, kadın dostu işyeri ödülü verildi
Kadına şiddet: Eşi elektrik verdi, 11 parmağı kesildi
Kadına şiddette yine aynı bahane: Başka erkekle görüşüyorsun
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi, “2017’nin ilk 10 ayında 240 kadın ve kız çocuğunu öldürüldüğünü, 77 kadına tecavüz edildiğini, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunulduğu, 338 kadına şiddet uygulandığını” açıkladı.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü" nedeniyle baro binasında basın toplantısı düzenledi. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi kadınların katıldığı açıklamada, Baro Yöneticisi Noşin Uysal Kürtçe, Kadın Hakları Merkezi Yöneticisi Zeynep Işık Türkçe açıklama yaptı. Açıklamada Türkiye’nin kadına yönelik şiddete karşı uluslararası sözleşmelere imza atarken uygulamada bunu yapmadığı vurgulandı.
‘2017’DE 240 KADIN VE KIZ ÇOCUĞU ÖLDÜRÜLDÜ’
Kadına yönelik şiddette ilişkin güncel verileri paylaşan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Yöneticisi Zeynep Işık, “2017’nin ilk 10 ayında 240 kadın ve kız çocuğunu öldürüldüğünü, 77 kadına tecavüz edildiğini, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunulduğu, 338 kadına şiddet uygulandığını” açıkladı.
BİLANÇO GİDEREK ARTIYOR
Kadına yönelik şiddet rakamlarını “korkunç” olarak niteleyen Işık, son 5 yılda öldürülen kadınların sayısına da yer verdi. Işık, 2012 yılında 141 kadın, 2013 yılında 287 kadın, 2014 yılında 292 kadın, 2016 yılında 278 kadın, 2017 yılında da 287 kadının öldürüldüğünü aktardı.
Kadını toplumun temelli olarak değerlendiren Işık, kadın katliamlarının diğer sonuçlarının da sahipsiz kalan bebekler, küçük yaştaki çocukların çocuğu zaman yurtlarda hatta sokaklarda yaşamak zorunda kalmaları olarak ifade etti. Işık, “Sistem bir kadın veya bir çocuk şahında tüm toplumun geleceğine darbe vurmaktadır. Toplumun temeli kadındır ve kadın özgürleştikçe toplumlar bilinçlileşir. Şiddet oluşmadan önce önlemeye yönelik etkili projeler geliştirilmelidir” diye konuştu.
‘CİNSEL ŞİDDETE DOĞRUDAN HİZMET VEREN YER YOK’
Cinsel şiddette maruz kalan kadınların da tıbbı açıdan doğrudan hizmet alabileceği merkezlerin olmamasını eleştiren Işık, cinsel şiddete maruz kalan kadınların üniversitelerde tarafından düzenlenen raporlarının dikkate alınmadığını belirterek, “Adli Tıp Kurumu’na gitmeye zorlanarak yeniden jinekolojik muayeneye maruz bırakılmakta, bilimsel ölçülere uygun olmayacak biçimde dinlenmekte ve konu ile ilgisi olmayacak uzmanların imzası ile olaydan çok sonra zarar tespiti yapılmaktadır. Cinsel saldırılar sonucu gebe kalan kadınların istek ve taleplerine rağmen Cinsel saldırı mağdurlarının suç sayılan eylem sonucu gebeliklerine istek ve taleplerine rağmen son verilmemesinin kadınlara yönelik başka bir şiddet biçimi olarak kadınların kaşısına çıktığını kaydetti” dedi.
‘OHAL KADIN YAŞAMINI ETKİLEDİ’
Kadına yönelik şiddetle OHAL arasında bağlantı kuran Işık, OHAL gerekçesiyle belediyelere kayyım atanmasını kadın hakları alanında gerilemelere neden olduğunu dile getirdi. Işık OHAL’in kadın yaşamını etkilemesini eleştirerek “OHAL koşulları toplumsal alanda kadınların günlük yaşamının her anına müdahale eden, kadınların yıllarca verdikleri mücadele ile kazandıkları hakları ellerinden alan, kadınları sosyal, siyasal, kültürel, haklar ve şiddetle mücadele bakımından gerileten bir boyuta taşımıştır. Devletin eril politikalarının sonucu olarak; şort giydiği için, gece sokakta olduğu için, toplu taşıma araçlarında seyahat ettiği için kadınlar her gün ya erkeklerin ya da kamu gününü kullanan kolluk görevlilerinin saldırı, tehdit ve tacizlerine maruz kalmaktadırlar. Buna bağlı olarak cezaevlerinde de kadınlara yönelik şiddet ve kötü muamele her geçen gün daha da artmaktadır. Ayrıca gebe kadınlar, emziren kadınlar ve loğusa dönemindeki kadınlara yönelik gözaltı ve tutuklamalar sıkça yaşanmakta bu şekilde kadınlar ve çocuklar açısından büyük mağduriyetler yaratılmaktadır.”
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi olarak kadına yönelik şiddet ve kıyım dosyalarında katılma taleplerinin mahkemelerce suçtan doğrudan zarar görme ihtimalinin bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiğini ifade eden Işık, “Bu şekilde de hayatta iken savunmasız bırakılan kadın, katledildikten sonra da savunmasız bırakılmaktadır” dedi.
Işık, toplumun tüm kesimlerini kadına yönelik şiddetle mücadaleye etmeye davet ederek konuşmasını sonlandırdı.
Öte yandan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi, kadına yönelik şiddete dikkati çekmek amacıyla çeşitli dönemlerde öldürülen 50 kadının hikayesi ve fotoğrafı olduğu yaka kartlarını taktı. (Diyarbakır/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et