15 Aralık 2017 06:42

Murat KUSEYRİ 

İsveç, vatandaşı olan IŞİD’çiyi idam eden Irak'ı protesto etti. Dışişleri Bakanı Margot Wallström, Irak'ın IŞİD üyesi olduğu belirtilen bir İsveç vatandaşını idam edilmesini yaptığı yazılı bir açıklamayla protesto etti. Irak Adalet Bakanlığı, dün Irak halkı karşı terör saldırılarında bulundukları suçlamasıyla aralarında bir İsveç vatandaşının da bulunduğu El Kaide ve IŞİD üyesi olduğu belirtilen 38 kişinin Nasıriye kentinde idam edildiğini açıklamıştı.

LÖFVEN: PRENSİPTE ÖLÜM CEZASINA KARŞIYIZ

Irak'ın hem Irak hem de İsveç vatandaşı olan IŞİD’çiyi idam etmesine ilk tepki Başbakan Stefan Löfven'den geldi. Brüksel’de Avrupa Birliği zirve toplantısında bulunan Löfven, söz konusu kişinin terör suçundan Irak'ta cezaevinde bulunduğunu bildiklerini belirterek “Bizim tutumumuz bir kişi başka bir ülkede suç işlerse o ülkede cezaya çarptırılacağını bilmeli. Buna karşın daha önce prensipte ölüm cezasına karşı olduğumuzu gündeme getirdik” dedi.

Bir İsveç vatandaşının Irak'ta idam edilmesi bilgisini şaşkınlıkla karşıladığını belirten Dışişleri Bakanı Margot Wallström de, “Ölüm cezası insanlık dışı, zalimce ve telafisi mümkün olmayan bir cezadır. İsveç ve Avrupa Birliği bunun her biçimde uygulanmasını kınıyor” dedi.

WALLSTRÖM: IRAK BÜYÜKELÇİSİNİ DIŞİŞLERİNE ÇAĞIRDIM

Hükümetin resmi internet sitesindeki açıklamasında Wallström, pek çok kez değişik seviyelerde İsveç vatandaşına ölüm cezası verilmesini protesto ettiklerini ve Irak'tan uygulanmamasını ve hapis cezasına dönüştürülmesini istediklerini belirtti. İdam edilen kişinin aynı zamanda Irak vatandaşı olduğunu, orada ikamet ettiğini 2010 yılında hapis cezasına çarptırıldığını ve Bağdat’taki İsveç Büyükelçiliğinin düzenli olarak kendisini ziyaret ettiğini, aile ve avukatlarıyla ilişki halinde olduğunu da söyledi.

Wallström, bugün Irak'ın İsveç Başkonsolosunu Dışişleri Bakanlığı'na  çağırdığını ve protestolarını Bağdat'a ileteceklerini açıkladı. 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et