15 Aralık 2017 20:34
/
Güncelleme: 21:46

Kelebeklerin mücadelesi sürüyor

Atilla YARDAŞ
Hacettepe Üniversitesi 

25 Kasım 1960’ta Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele vermekte olan Mirabel kardeşlerin üçü: Patria, Minerva ve Maria Marabel, arabalarından zorla indirilerek tecavüze uğrayıp uçurumdan aşağı atılarak katledildiler. 
Mirabel Kardeşler işçi bir ailenin çocuklarıydı. Patria, 17 yaşında Katolik lisesini bırakıp evlendi. Evlendikten kısa bir süre sonra Trujillo’ya karşı mücadele etmeye başladı. Minerva ise hukuk lisansını bitirdikten sonra eğitimine devam etmek istedi; fakat diktatör Trujillo’nun “romantik” tekliflerini reddetiği için eğitimine devam etmesi engellendi. Yaşça en küçük kardeş olan Maria, matematik lisansını tamamladıktan sonra ablası Minerva’nın siyasi mücadesinden etkilendi ve o da mücadeleye katıldı.

LAS MARİPOSAS

Maria, Minerva ve Patria 14 Haziran Hareketi adlı bir örgüt oluşturdu. Hareketin adı, Trujillo diktatörlüğüne karşı bir direnişin gerçekleştiği fakat rejim tarafından kanlı bir şekilde bastırılan günden gelmekteydi. Bu ad altında birleşen ve mücadeleyi büyüten kardeşler, halkı diktatöre karşı bilinçlendirip bir araya getirmek için birçok bildiri hazırlayıp dağıtmışlardı. Örgüt içinde kendilerine Kelebekler(Las Mariposas) takma ismini seçen kardeşler, ülkelerindeki demokrasiyi yeniden oluşturmak ve sivil özgürlüklerine tekrar kavuşmak için yılmadan mücadele etmişlerdi.
Mirabel Kardeşlerin katlinden sonra Latin Amerika’da başlayıp dünyaya yayılan bir şekilde kadınlar her yıl 25 Kasım’da anma ve kadına karşı şiddetle mücadeleyi güçlendirmek adına bir araya gelmekteler. Patria Mirabel’in “Çocuklarımızın böylesine yozlaşmış ve zorba bir ülkede büyümesine izin veremeyiz. Bu rejime karşı savaşmalıyız. Ben her şeyi, gerekirse canımı bile vermeye hazırım.” ve Minerva Mirabel’in “Istırap içinde olan ülkemiz için elimizden gelen her şeyi yapmak mutluluk kaynağım. Birinin kolları bağlı bir şekilde hiçbir şey yapmaması sadece üzücü” sözleri mücadelenin motivasyon kaynağını özetler nitelikte. 

TÜRKİYE’DE GİDEREK ARTAN SİSTEMATİK ŞİDDET

Mirabel Kardeşler sadece Trujillo rejimine karşı savaşmıyorlardı. Mücadelerinin ana hedefleri toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, ataerkil sistem, ayrımcılık, savaş ve ırkçılıktı. Mirabel kardeşlerin mücadelesi, bir insan hakları mücadelesiydi. Türkiye’de de giderek artan kadına karşı sistematik şiddete karşın kadınların bu sistem karşısında başta hukuki olmak üzere temel kazanımlarının giderek ellerinden alınması mücadelenin güçlenmesinin gerekliliğinini gözler önüne sermektedir. Boşanma ve şiddet süreçlerinde zorunlu arabuluculuk uygulaması, kadınların nafaka hakkının evlilik süresiyle bağlı olarak kısıtlanması, çocuklarda cinsel ilişkide “rıza” alınabileceği ve taciz eden kişi ile çocuğun evlendirilmesi yoluyla taciz edenin cezadan kurtulması gibi yasal değişiklikler kadına karşı uygulanan, sistemin varlığını zorunlu kıldığı şiddetin apaçık göstergesidir. Sistematik şiddet sadece aile içi ile ilgili alanlarda sınırlı kalmamış kadınların çalışma alanı da olabildiğince güvencesizleştirilmiştir. Geçen yıl erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısı, bu yılın ilk on ayında aşılmıştır. Bu durum, Türkiye’deki iktidar tarafından hedeflenen muhafazakar toplumun gerçekleştirebilmesi için kadını baskı altına alan politikaların açtığı yol sayesinde gittikçe kötüleşmektedir.
Kadına yönelik şiddet, tarihin bize göstermiş olduğu gibi birlikte mücadele ederek alt edilebilirdir. Bu birlik insanların yani mücadelelerin birliğidir. Eşitsizliği en derin şekilde hisseden emekçi kadınlar, elbet elde edeceklerdir.
Maria Mirabel’in dediği gibi “Belki de ölüme çok yakınız fakat bu beni korkutmuyor. Haklı savaşımıza sonuna dek devam etmeliyiz.”

Yararlanılan Kaynaklar:
EMEP 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslar arası Dayanışma Günü Türkiye Durum Raporu
www.un.org
Mirabel Sisters: Cultural and Community Center (www.mirabalcenter.com)

Evrensel'i Takip Et