'Ekolojik suçları yasalarla meşrulaştırmaya çalışıyorlar'
Adana'da Prof. Dr. Beyza Üstün'ün katılımıyla düzenlenen panelde 'Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı' tartışıldı.
Sosyal Haklar Derneği Adana Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi ve Adana Çevre Platformu tarafından Prof. Dr. Beyza Üstün'ün katılımıyla düzenlenen panelde, Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı çerçevesinde canların yaşam ortamının sermayenin kullanımına açılması ve buna karşı mücadele imkanları konuşuldu.
Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı'nın ne ilk ne de son olduğunu ifade eden Üstün, insanların kendi öz alanlarına dokunulduğunda harekete geçtiğini belirterek "Son yıllarda hepimizin yaşam alanlarına giriliyor. Taş ocakları, termik, santraller, kentsel dönüşüm… Bunların birbirinden farkı yok. Cerattepe’de verilen mücadele ile burada verilen mücadele aynı” dedi.
Yaşam alanlarına yapılan bu müdahalelerin bir meşruiyeti olmadığına vurgu yapan Üstün, “Biz hem geçmişimizi hem de gelecek yılları, bu ekosistemi korumak için bir aradayız. Bütün bu saldırılara bütün bu yasalarla meşrulaştırılmaya çalışılan ekoloji suçlarına karşı yan yana durmak meşrudur. Onlar yasa çıkarsa da önemli olan bizim yan yana durmamızdır” dedi.
'TEHLİKE ÇUKUROVA İÇİN UZAK DEĞİL'
Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide açılışı yapan Adana Çevre Platformu üyesi Yaşar Gökoğlu, İskenderun Körfezinde yapılan ve yapılması planlanan 16 termik santral projesi ile Sayimbeyli ve Feke’de bulunan HES projelerine, Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali projesine, Tufanbeyli Termik Santrali'ne dikkat çekerek tehlikenin Çukurova için uzak olmadığını ifade etti. Bölgede ekoloji mücadelesinin yürütülmesi gerektiğini söyleyen Gökoğlu, "Sorun hepimizin sorunu. Topografyamız değiştiriliyor" dedi.
'SERMAYEYE YENİ ALAN AÇMAK İÇİN BAŞLATILDI'
Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı'nın ilk olmadığını ve bu tasarının içine sığdırılan bir çok tasarının bugüne kadar geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Beyza Üstün, tüm bu girişimlerin yaşam alanlarına müdahaleyi yasallaştırmak amacı taşıdığını ifade etti.
Üstün, yaşam alanlarının içindeki canlılarla birlikte sermayenin kullanımına açılmasının 2000'li yıllardan sonra kapitalistlerin krizlerini bir şekilde çözümlemek için ortaya çıktığını söyledi. Yapılanın şirketlere yeni bir alan açma sürecinin parçası olduğununun altını çizen Üstün, "Bu ülkenin hemen hemen bütün dereleri HES'lere açıldı, bunun meşru olmadığını herkes biliyordu" dedi.
İktidarın bu tasarıyı 2009'da pişirdiğini, 2011'de ise Meclise getirdiğini hatırlatan Üstün, karşılarında gördükleri örgütlü tepkiden kaynaklı tasarıyı geri çektiklerini söyledi. Üstün, bu yasa da koruma alanlarının, sit alanlarının, Milli Park olarak tanımlanan alanların koruma statütelerini ortadan kaldırdığını ifade etti.
'2012'DEKİ KARARI 2015'TE SUR'DA CİZRE'DE UYGULADILAR'
2012'de Tarlabaşı'da, Sulukule'de yapılanların 2015 yılında Cizre'de, Sur'da, Nusaybin’de de yapıldığını dile getiren Üstün, HES'leri güvenlik gerekçesine sığınarak meşrulaştırmak istedikleri gibi Sur'da, Cizre'de gerçekleştirilen yıkımın da aynı şekilde güvenlik gerekçesiyle meşrulaştırılmak istendiğini söyledi.
'KORUNAN ALAN KALMAYACAK'
Üstün, bu tasarıyla kıyı alanlarının da sermayeye açıldığını belirterek “Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün sitesine girerseniz. Orada Yumurtalık kıyı çizgisinin değişim planının yapıldığını görürsünüz” dedi.
'MÜCADELE SERMAYEYE VE FAŞİZME KARŞI'
Bu süreçlerde halkın yaşam alanlarından itilirken kazananın sermaye olduğunu ifade eden Üstün, Kürt halkının topraklarından sürüldüğünü, tarımın yok edildiğini, işçilerin ya Elbistan’da olduğu gibi “Kaldırması çok maliyetli” denilerek göçük altında bırakıldıklarını ya da İstanbul’un göbeğinde asanörden düşerek hayatlarını kaybettiklerini belirterek “Kim kalkınıyor? Kalkınan bu işi kotaran şirketler. Mücadele faşizme karşı, sermayeye karşı. Yaşam alanını koruyanların mücadelesi henüz emekle buluşmadı. Bunu yapabilirsek mücadelenin en büyük kalkışını yapabiliriz, onları durdurabiliriz” dedi. (Adana/EVRENSEL)