Erdoğan'dan Hazinedar yorumu: Demek ki su kaçağı var
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Fransa ziyareti öncesi İstanbul Atatürk Havalimanında gündeme dair açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Fransa ziyareti öncesi İstanbul Atatürk Havalimanında basın açıklaması yaptı.
Fransa’da yapacağı temaslara değinen Erdoğan, “Fransa görüşlerimizin ve tutumlarımızın büyük ölçüde örtüştüğü bir ülke. Karşılaştığımız krizler de ülkelerimiz arasında yakın bri dayanışmayı elzem kılıyor. Cumhurbaşkanı Macron'la pek çok konuda yakın temas halindeyiz” dedi.
“Bu ziyareti çok önemsiyorum” ifadesini kullanan Erdoğan, görüşmelerde ikili ilişkilerle birlikte Filistin, Kudüs, Suriye, Irak, AB, Kıbrıs başta olmak üzere bölgesel konuların ele alınacağını belirtti.
Erdoğan, Fransa’yla ticaret hacmini 13.5 milyar avrodan 20 milyar avroya taşımayı hedeflediklerini ifade ederek “Türkiye'deki yatırım imkanlarını ve ikili ticaret ilişkilerimizi daha da geliştirmenin yollarını değerlendireceğiz” şeklinde konuştu.
Fransa’da 700 bin Türkiye kökenlinin bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı, “Bunların yarısı hemen hemen çifte vatandaş durumunda. Bunlarla ilgili görüşmelerimiz de olacak. Türk toplumunun temsilcileri ile de bugün bir araya geleceğim” ifadelerini kullandı.
HAZİNEDAR YANITI: ATAŞEHİR'DE NE OLDUYSA BURADA DA BU
Soru-cevap bölümünde kabine revizyonuyla ilgili iddiaların doğruluk payının olmadığını söyleyen Erdoğan, CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın görevden uzaklaştırılması içinse şöyle konuştu: “Bu konu tamamiyle İçişleri Bakanlığı'nın sürekli olarak müfettişleri ile yaptığı kontrollerdir. Zaman zaman özel mülkiye müfettişleri çıkarmak suretiyle yapılan kontroller vardır. Bunlar sürekli belediyelerde çalışan mülkiye müfettişlerinin verdiği bilgiler dahilinde olabileceği gibi, özel mülkiye müfettişleri ile istihbarat üzere atılan adımlardır. Bu belediye başkanlığı yapanlar için bilinen şeylerdir. Benim belediye başkanlığım döneminde oda tahsis ettiğimiz mülkiye müfettişimiz vardı. Bundan bihaber olanlar çıkıyor konuşuyor. Asıl önemli olan şu anda bu tür açığa alma kararını İçişleri Bakanlığı veriyorsa burada demek ki bir su kaçağı var.
Ataşehir'de ne olduysa burada da bu. Bize gelen bilgiler çok daha farklı fakat işadamlarımız, vatandaşlarımız, kendilerinden rüşvet talebinde bulunulduğu zaman yüzleşmeye var mısın dediğimizde birçoğu kaçıyor. Hem şikayet ediyorsun, hem de suç üstü dediğimiz zaman da bundan kaçarsanız biz o zaman burada görevi suiistimal edenleri nasıl ortaya çıkaracağız. Yurtdışına çıkma vs, tüm bunların hepsi İçişleri Bakanlığımızın yasal haklarıdır. Bunu hukuk çerçevesi içerisinde kullanmıştır. Orada bir başka şey daha var, arkadaşlar söylediler, benim çocuklarımın da yurtdışında okuma imkanı oldu gibi, buraya düzeltme yapmamız lazım. Benim çocuklarımın yurtdışına gitmesi, sayın belediye başkanının, ben en kaliteli okullarda okuttum mantığından hareketle değil, benim öz çocuklarım kendi öz vatanında okuma şansı olmadıkları için yurtdışına gittiler. Erkek oğlum katsayı engeline takılarak, Boğaziçi'ne tutuyordu puanı, burada farklı bir üniversiteye girme oldu. Biz de yurtdışına gönderdik. Kızlarım başörtü nedeniyle Türkiye'de okuma hakkından mahrum oldular. Onları da bundan dolayı yurtdışına, ağabeyinin yanına gönderdik. Bunları da bilmiyorlar, bilmeden de farklı farklı yakıştırmalar yapıyorlar. Mani bir durum yoksa önü de açılır.”
HAKAN ATİLLA DAVASI: AMERİKA ADALET ANLAYIŞINI GÖZDEN GEÇİRMELİ
ABD’deki Hakan Atilla davasına ilişkin konuşan Erdoğan, “Amerika şu anda çok ciddi bir kumpaslar zinciri içerisinde bir süreç işletiyor. Sadece hukukta değil, ekonomi alanında da kumpaslar var. Her tarafı kendine göre yola getirme gayretinin içinde. 6 kez Amerika'ya giren Hakan Atilla engelleme ile karşılaşmıyor, 7. girişinde alınıyor. 6 davanın bir tanesinde kara para aklama yok diyor, diğerlerinde dolaylı yoldan işi kara para aklamaya kadar getiriyor. Halk Bankası'nın kendisinin de uzaktan yakından bu dava ile ilgisi yok. Zarrab konusu ile bütünleştirmek sureti ile bir yerlere vardılar. Çok daha çirkin olanı, bu davalarda, duruşmalarda süreç çok farklı işletildi. Amerika'nın adalet anlayışı buysa o zaman dünya yandı. Amerika adalet anlayışını gözden geçirmeli” dedi.
‘100 BİN İMZAYI TOPLAYAMAYAN SİYASET YAPMASIN’
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu’nun görüşmesine ilişkin soruya ise “Siyaset yapıyoruz. Eğer 100 bin imzayı toplamaktan uzaksa bir siyasi hareket o zaman bunu yapmasına gerek yok. Demek ki hiç gücü yok. Bu yolda bu mücadeleyi vermek de zor bir iş, yürümez. Bir diğer konu maliyetleri çok yüksekse, maliyet noktasında noter masrafları falan onun sorunu. İktidar bu kararı tek başına vermedi ki” yanıtını verdi.
ERDOĞAN: ACABA MEDYAYI MI SUÇLASAK, DİNİ EĞİTİM ÖNEMLİ
Erdoğan, 4 yaşındaki Elif Mina ile 2 yaşındaki Miray Hira’nın babaları Ali Yardım tarafından öldürülmesine yaptığı yorumda “Bu konunun izahı söz konusu değil. Bunlar cani. Bunlar insanlıktan nasibini almış değil. Yaşadıklarımız gerçekten, televizyon ekranlarında bunları izlediğimiz zaman acaba diyoruz medyayı mı suçlasak. Ya bunları gösterme. Bunu gördüğü zaman bazı vatandaşlarımız idam diyor. Ya sen nasıl yavrunu öldürürsün ya. Bazıları da kendini de öldürüyor. Ya kendini öldürsen ne yazar öldürmesen ne yazar. Ondan sonra ruhsal bunalım tartışması başlıyor. Buna toplumsal olarak vereceğimiz tepki çok çok önemli. Onları önce kendi akrabalarından yakınlarından başlamak üzere yalnızlığa itmek veya onları içinde bulundukları psikolojiden çıkarmak için önce onların adım atması gerekir. Nesillerimizi iyi eğitmemiz, iyi yetiştirmemiz gerekiyor. Bu noktada dini eğitimin de çok çok önemli olduğunu ifade etmem gerekiyor” dedi. (HABER MERKEZİ)