28 Ocak 2018 00:30

'Haklarında müebbet istenen sanıklar tutuksuz yargılanıyor'

İstanbul Başakşehir’de dövülerek öldürülen Yavuz Anuk'un ablası haklarında müebbet istenen sanıkların tutuksuz yargılandığına dikkat çekti.

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

 
İstanbul Başakşehir’de geçtiğimiz yıl ablasıyla birlikte oturan Yavuz Anuk (29) rezidansın 22. kat koridorunda dövülerek öldürülmüştü. Olayla ilgili biri tutuklu 6 sanığın olduğu dava yarın Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Dava öncesi konuştuğumuz öldürülen Yavuz Anuk’un ikiz kardeşi Öznur Bacı Anuk, “Sanıklar hakkında ayrı ayrı müebbet isteniyor ama sanıklar tutuksuz yargılanıyor. Adalet bunun neresinde?​” diyor.

Olay 28 Ocak 2017’te İstanbul Başakşehir’de bulunan bir rezidansın 22. katında yaşandı. Ablasıyla birlikte rezidansın 22. katında oturan Yavuz Anuk işkence edilerek öldürüldü. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yarın görülecek dava öncesi konuştuğumuz ikiz kardeşi Öznür Bacı Anuk, “Kardeşim olayın yaşandığı gün öğle arası 12.00- 12.30 gibi beni aradı. ‘Yemek yapıp sana getireceğim, birlikte yiyelim’ dedi. Tamam dedim. Olayın yaşandığı günden önce kardeşimin canı çok sıkkındı. Evden iki gün boyunca dışarı çıkmamıştı. Nedenini biz bilmiyorduk. Hiç bir şey de söylemedi. 28 Ocak 2017 tarihi saat 13.00-13.30 sıralarında yanıma geldi. Yemek getirdi, yedik. ‘Evden taşınalım, gidelim’ diye ısrar etti. Sonra da bana ‘canım sıkkın eve gitmek istiyorum’ dedi. Saat 16.00 gibiydi benim yanımdan ayrıldığında” diye konuştu.

‘HİÇBİR ŞEY ANLATMADI, OYALADI BENİ’

Anuk olayın yaşandığı rezidansta aynı zamanda güvenlik görevlisi de olduğunu söyleyerek şunları aktardı: “Kardeşimle eve gittikten sonra görüşmedim. Ama abime ‘uyuyacağını’ söylemiş. Beni saat 17.00-17.30 gibi sitenin güvenlik görevlisi olan Şeyma D. adlı kadın aradı. Rezidansa ne zaman geleceğimi sordu? Benle bir şey konuşması gerektiğini söyledi. Rezidansa geldiğimde güvenlik görevlisi kadının yanına gittim. İki kişiydiler. Kız sürekli telefon görüşmesi yaptı. Erkek olana sordum, ‘bu arkadaş neden beni çağırdı? Neden telefonla sürekli görüşüyor’ dedim. ‘Abla bilmiyorum bu kızın bugün bir problemi var’ dedi. Kız içeri geldi telefonunu şarja taktı. Ama sürekli birileri arıyordu, Ben kıza ‘benle ne işin var söyle evime gideceğim’ dedim. Ama o ’sigara iç, çay iç’ diyerek beni oyaladı. Bilerek ve isteyerek beni oyaladığından eminim. Zaten araçla Kemal Yurttürk ve Özkan Türker’in hızlı bir şekilde çıktığını gördükten sonra bana ‘gidebilirsin’ dedi. Hiç bir şey anlatmadı, oyaladı sadece.”

‘KARDEŞİM OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEDİM’

Şeyma D. ayrıldıktan sonra asansörle eve çıktığını aktaran Anuk, “Asansörden çıkınca ışıklar yanmıyordu. Normalde o ışıklar hep yanar, sönme ihtimali yok. Telefonla uğraşarak koridora yöneldim. Ve kan izlerini gördüm. Yerde yüzü tanınmaz halde biri yatıyordu. Yüzü mosmordu. Bundan dolayı, Arap biri olabileceğini düşündüm. Aklıma hiç kardeşim gelmedi. Kardeşim olabileceğini hiç düşünmedim. Şoka girdim. İlk önce asansörde kamera vardı elimi salladım. Belki güvenlik görevlileri görürler diye. Daha sonra polisi aradım ulaşamadım. Şoktaydım zaten. Bağırdım. Duyan olmadı. Aşağıya inip güvenliğe haber verdim. Güvenlikler yukarı çıkıp geldiler, ‘korkma’ dediler. Sakinleştirmeye çalıştılar. Daha sonra polisler geldi” dedi.

‘KARDEŞİM KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI’

Uzun süre kardeşi olduğunu bilmediğini söyleyen Anuk, “O esnada kardeşimi arıyorum cevap yok. Benim kardeşim kan görmeye dayanamaz. Evden çıkmasını istemiyorum, olayı görmesini istemiyorum. Tekrar yukarı çıkmak istedim, ısrar ettim. Yukarı çıkmama izin verdiler. Yukarıya çıkınca kardeşimi arayacağım sıra Şeyma D. telefonu elimden aldı, ben ararım dedi. Ama hiç aramamış kardeşimi. Kardeşimi aramış olsaydı, telefon sesi açıktı duyardık. Bizim dairinin önünde herhangi bir kan izine de rastlamadım. Kardeşimi görmek için eve gitmek istedim ama izin vermediler. Ondan sonra anladım” şeklinde konuştu.

Olay tarihine kadar 4 ay boyunca 250 numarada, sanıkların ise çaprazlarındaki 252’inci dairede kaldıklarını aktaran Anuk, “Olay yerini inceleme bizim evimizi incelemeye almamıştı, sadece onların evini incelemişti. Ne kardeşimin telefonunu almış ne başka bir şey. Bizim eve yönelik hiç bir şey almamıştı. Yaklaşık 20 gün sonra kendi evime giderek kardeşimin eşyalarını topladığımda kardeşime ait özel eşyalar duruyordu. Hatta bizim evde bir gözlük, çorap falan bulduk, onların bize ait olmadığını savcıyla görüşüp bildirdim. Kardeşim terlikle ve montsuz çıkacak bir insan değildi. Anahtarını, telefonunu hiçbir şeyi almadan evden çıkmazdı. Evden çıkarıldığını düşünüyoruz” dedi.
Olay günü sanıkların kaldığı 252’inci dairede güvenliğe, çok fazla ses olduğu için şikayet geldiğini belirten Anuk, “Zaten eve gelip giden belli olmazdı. Olayın yaşandığı gün 6 kişi o dairede ne yapıyordu? Bunu öğrenmek istiyorum. Çok fazla gürültü olmuş dairede. Ben de orada hep güvenlik görevlisiydim, aynı zamanda başka bir yerde de ek iş yapıyordum. Bir insanı işkenceye öldürmek nedir? Nasıl öfkedir? Neyin hıncıdır? Kardeşimin katilleri en ağır şekilde yargılansın, ne yaptı onlara? Bu öfke ne içindi?​”dedi.

Sadece suçu üstüne alan Evren Gürsoy’un  tutuklu yargılandığını anlatan Anuk, “Ayrı ayrı müebbet istiyorsunuz ama 5 sanık elini kolunu sallayarak aramızda geziyor. Bütün kayıtlar var. 252 numaralı dairede ne yaşandı, biz bunu öğrenmek istiyoruz. Evlerinin her yerinde kan vardı. Balkonlarında bile kan olduğunu duyduk. Evren Gürsoy’un alkollü ve uyuşturucu madde aldığını adli tıp raporunda var. Benim kardeşim alkol ve uyuşturucu madde kullanmadığı halde, bir sarhoşun benim kardeşimi düşürmesi imkansız.  Mümkün değil tek kişi tarafından kardeşimin öldürülmesi. Her şey bu kadar netken neden diğer sanıklar tutuksuz yargılanıyorlar. Sadece o güne ait bazı kamera kayıtları yok, bize göre silinmiş Neden olay günü görüntüleri yok, başka günlere ait görüntüler var” diye konuştu. Anuk, tutuksuz yargılanan ve olay günü o evde olan Kemal Yurttürk,  Kenan Özdemir, Özkan Türker, Recep Yılmaz, Yavuz Değirmencinin de tutuklu olarak yargılanmasını ve olayın biran önce ortaya çıkmasını talep etti. Anuk, “Ben bu olayı hiç unutmuyorum. Kardeşimin yüzüne vurulan her kemeri yüzümde hissediyorum. Benim kardeşimin  kemeri ile işkence yapmışlar. Her gün ben bu olayı yeniden yaşıyorum. İtiraf eden katil Evren, pişman olduğunu, savcı, hakimden, devletten adalet beklediğini dile getirdi. Annemde hakime, savcıya, devlete şunu söyledi: ‘katilde adalet istiyor, bizde adalet istiyoruz, acaba adalet kimin için var. Hangi taraf için sağlanacak. Bu planlı yapılan bir katliamdır. Biranda gelişen bir cinayet değildir. Tutuksuz yargılanan diğer sanıklarında bu olayda parmağı vardır. Bu cinayet bir kişinin işlediği bir cinayet değil” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan’ın övdüğü ÖSO kimdir?

SONRAKİ HABER

Diljen Ronî: Meşhur olanı değil, bende etki yaratanı okudum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa