Fatih Yaşlı: AKP, Astana’yı esnetmeye çalışıyor
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı, İdlib’deki gelişmeleri Evrensel'e değerlendirdi
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Suriye’nin Kürt kenti Afrin’e yönelik askeri operasyon sürerken, yine Kuzey Suriye’de el Kaide bağlantılı grupların kontrolündeki İdlib’de gözlem noktası” oluşturan TSK’ye yapılan saldırı nedeniyle 1 asker yaşamını yitirdi, 5 asker ile 1 sivil de yaralandı.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı, İdlib’deki gelişmeleri değerlendirdi. Saldırının meydana geldiği bölgeyi, “Suriye devleti ve müttefikleriyle, cihatçılar ve onların hamisi konumundaki AKP Türkiyesi’nin İdlib için verdiği savaşın en kritik noktalarından biri” olarak nitelendiren Yaşlı, AKP Hükümetinin İdlib’de ciddi bir askeri güç konuşlandırarak, Suriye devletinin ve müttefiklerinin İdlib merkeze doğru ilerleyişini kesmek istediğini ve bunun da çatışmaları beraberinde getirdiğini söyledi. Yaşlı “AKP, Rusya’yla yaptığı pazarlıklar neticesinde Astana’yı esnekleştirmeye, sahada fiili durum yaratmaya çalışıyor ve Rusya da göz yumuyor olabilir” dedi.
ŞEYH İSA NERESİ?
Astana görüşmeleri kapsamında Suriye’nin İdlib kentinde ‘Gerginliği Azaltma Bölgesi’ olduğu ileri sürülen Şeyh İsa bölgesinde TSK’nin gözlem noktasına yönelik saldırı oldu ve 1 asker yaşamını yitirdi. Bu bölgenin önemi nedir? Burada kimler var?
Şeyh İsa, TSK’nin Astana kapsamında İdlib’de kuracağı “Gerginliği Azaltma Bölgeleri”nden dördüncüsünü oluşturuyor ve “Altıncı Gözlem Noktası” olarak anılıyor. Burada Suriye el Kaidesi, yani eski adıyla Nusra, yeni adıyla Heyet Tahrir Şam (HTŞ) var, aynı zamanda irili ufaklı başka cihatçı gruplar da bölgede bulunuyor. Bunun yanı sıra son zamanlardaki hızlı ilerlemesiyle Suriye ordusu ve müttefikleri; İranlı, Iraklı milisler ve Hizbullah güçlerinin de bölgeye çok yakın oldukları biliniyor.
Bu bölgenin spesifik önemi halen kuşatma altındaki Şii köyleri Fua ve Keferya’ya ve geçtiğimiz günlerde cihatçılardan alınan Ebu Zuhur Havaalanı’na çok yakın olması. Ayrıca stratejik önemdeki M 5 Karayolu da yine bu bölgede. Dolayısıyla bu bölge Suriye devleti ve müttefikleriyle, cihatçılar ve onların hamisi konumundaki AKP Türkiyesi’nin İdlib için verdiği savaşın en kritik noktalarından biri. Görebildiğimiz kadarıyla AKP Türkiye’si burada ciddi bir güç konuşlandırarak, Suriye devletinin ve müttefiklerinin İdlib merkeze doğru ilerleyişini kesmek/yavaşlatmak istiyor ve bu da beraberinde çatışmaları getiriyor. Bunun yanı sıra burada konuşlanmak Halep ve genel olarak Fırat’ın batısındaki tüm Suriye üzerinde hak iddiasını sürdürmenin, rejimi devirme arzusunun olmazsa olmazı olarak görülüyor.
ŞEYH İSA ASTANA MUTABAKATINA DAHİL Mİ?
TSK’nin konuşlanmaya çalıştığı bölgenin Astana’da mutabakatıyla çizilen üçüncü bölge sınırının dışında olduğuna dair değerlendirmeler de var. Böyle ise TSK’nin burada bulunmasını nasıl yorumlarsınız?
Bu tür iddialar var ama devlet resmi açıklama yaptığına ve Rusya’dan bu yeni konuşlanmaya dair bir itiraz ya da yalanlama gelmediğine göre şimdilik bu bölgenin Astana’da yer alan bölgelerden biri olduğunu düşünmek durumundayız. Ancak öte yandan AKP, Rusya’yla yaptığı pazarlıklar neticesinde Astana’yı esnekleştirmeye, sahada fiili durumlar yaratmaya çalışıyor ve Rusya da buna göz yumuyor olabilir. Bunun nedenini henüz kestiremiyoruz; yani Rusya’nın zaman zaman Suriye’yi de zor duruma düşürecek bir pozisyon takınmasının gerisinde hem Suriye’ye hem de Türkiye’ye dair daha uzun vadeli bir plan var benim tahmin edebildiğim kadarıyla ancak bunun ne olduğu henüz netleşmiş değil, bunu ilerleyen zamanlarda daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.
‘SÜREÇ UZADIKÇA SIKINTILAR ÇOĞALACAK’
Afrin operasyonu ikinci haftasını geride bırakırken, İdlib’de TSK’ye yapılan saldırılarla gündeme geldi. AKP Hükümeti’nin bu bölgelerdeki planı ne gibi görünüyor? Bunun sonuçları ne olur?. Ayrıca bu gelişmeleri ABD ve Rusya’nın sahadaki hamlelerini gözönüne alarak değerlendirecek olursanız, neler diyeceksiniz?
İdlib bir “çatışmasızlık bölgesi” olarak TSK’nin askeri kontrolüne geçer, Afrin de alınırsa, bu fetihçi, mezhepçi dış politika açısından bir gövde gösterisi olacak, nasıl ki El Bab operasyonu ile alınan bölgelere şimdilerde “yeni-Osmanlı’nın bir vilayeti” olarak bakılıyorsa, valiler, kaymakamlar, öğretmenler, doktorlar atanıyorsa, aynısı bu iki yer için de geçerli olacak.
Suriye’nin bu şekilde bölünmesi, hem halen Esad’ı devirmek isteyen ABD ile bir pazarlık unsuru olarak kullanılacak hem de Rusya’yla kurulan ilişkilerin zeminini oluşturacak. Öte yandan İdlib ve Afrin “Kürt koridoru”nu engellemek açısından son derece önemli, bu iki bölgenin “devlet aklı”nın sınırların bütününde oluşturmayı hedeflediğini iddia ettiği “güvenlik koridoru” açısından ciddi bir önemi bulunuyor. Ancak tüm bunlar “evdeki hesap” kapsamında değerlendirilebilir. İdlib’de Suriye ordusu ve müttefiklerinin hızlı ilerleyişi ve Afrin’deki TSK’nin yavaşlığı, sahada çok ciddi sıkıntıların olduğunu gösteriyor, bunun dışında meselenin diplomatik/politik boyutları var ki, süreç uzadıkça bu boyutlarda da iktidarı ciddi sıkıntıların beklediğini, ayrıca gelişmelerin iktidarı içeride de sıkıştırma potansiyeli olduğunu belirtmek durumundayız.
‘TÜRKİYE, SURİYE, İRAN VE RUSYA’YLA SAHADA KARŞIYA GELEBİLİR’
Saldırıyı yapanların İran’la bağlantılı güçler olduğu belirtiliyor. Astana’da ortak olan İran neden böyle bir saldırı gerçekleştirsin? Bu bağlamda neler söylemek isterseniz?
Saldırıyı yapanların İran bağlantılı güçler olduğu söyleniyor ama aynı zamanda Suriye ordusunun da topçu atışı yaptığı yönünde ve hatta uçakların da bir tür uyarı atışı yaptığına dair iddialar var.
Neticede şunu söyleyebiliriz ki, saldırı Suriye’den ve/veya müttefiklerinden gelmiş durumda. İran’ın Astana’daki ülkelerden birisi olması ise böylesi bir tutumun içinde olmasını engellemez, çünkü İran Suriye’de zaman zaman Türkiye ile taktik işbirliği içerisine girse de, AKP’nin mezhepçi/yeni-Osmanlıcı dış politikasının stratejik olarak kendisine düşman olduğunu, AKP’nin yarın bir gün ABD ve İsrail ile yeni bir denge noktasında uzlaşabileceğini ve bunun bölgesel çıkarlarına zarar verebileceğini biliyor.
Hatırlarsanız, daha dün İran Türkiye’ye Afrin operasyonunu durdurma çağrısı yaptı ki, bunun öylesine yapılmış bir çağrı olmadığı kanaatindeyim ben. İktidarın emperyal ve mezhepçi dış politikası özellikle İdlib’deki el Kaide emirliğine kol kanat germeye devam ettikçe Suriye ve İran’la ve hatta Rusya’yla zaman zaman sahada karşı karşıya gelmeler olacak gibi görünüyor.