28 Nisan 2018 23:14

Kore’de bir daha asla savaş olmayacak mı?

Akademisyen Ceren Ergenç iki Kore liderinin “Bir daha asla savaş olmayacak” diyerek noktaladığı tarihi görüşmeyi Evrensel’e değerlendirdi.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) ve Kore Cumhuriyeti (Güney Kore) Liderleri Kim Jong-un ile Moon Jae-in’in “tarihi” olarak nitelendirilen buluşması ve ardından “Kore Yarımadası’nda bir daha savaş olmayacak” taahhüdüyle ilan edilen ortak deklarasyonu ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Asya Araştırmaları Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ceren Ergenç ile konuştuk.

ABD yönetiminin, zirvede açıklanan Panmunjom Deklarasyonu’nun tamamımdan “memnun olmadığı”nı vurgulayan Ergenç, süreçteki sorunları şöyle sıraladı:

- ABD’den ilk gelen yorumlar ülkenin, Güney Kore’nin nükleer silahsızlandırılması maddesinden memnuniyetsiz olduğu yönünde.

- Kuzey Kore’nin “nükleersizleşmesi”nin tam olarak hangi koşulları içerdiği henüz belirsiz.

- Bu ayrıntılar belli olmadan silahsızlanma süreci başlamış sayılamayacak

- Daha önce de benzer prensip kararları alınmış ve uygulanamamıştı.

- Hazirandaki Kuzey Kore-ABD görüşmesinin içeriği henüz belirsiz.

- İki Kore hükümeti ya da ABD gibi müdahil diğer hükümetlerin davranışlarından kaynaklı güven kaybı olursa benzer bir başarısızlık bu deneme için de geçerli olabilir.

Ergenç, sorularımızı yanıtladı:

GERİLİME BÖLGE ÜLKELERİ MÜDAHALE ETTİ

Kısa süre önce ‘Nükleer savaş çıkıyor’ denilen ve oldukça gerilen Kore Yarımadası’nda hızlı denilebilecek bir şekilde ‘tarihi barış zirvesi’ dönemine geçilmesi nasıl oldu? Bunun arkasında yatan bölgesel ve uluslararası gerekçeler neler?

Soğuk Savaş döneminin çözülmeden kalan tek mirası olan Kore Yarımadası’nın bölünmüşlüğünü sona erdirmek uzun zamandır bölge ülkelerinin gündemindeydi. 2002’de ABD’nin girişimiyle, küresel güçlerin de katılımıyla  süren altılı görüşmelerin 2008’de başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra bölge ülkeleri Kuzey Kore’yi ASEAN Bölgesel Forumu’na almak ve Çin’in yaptığı gibi ülkeye kalkınma yardımı ve küresel düzenle bütünleşmesine destek olacak danışmanlar göndermek gibi yöntemlerle ‘içeriden’ bir çözüm bulma arayışına girdiler.

Bu süreç, Kuzey Kore ve ABD’de yeni liderlerin başa gelmesiyle sekteye uğradı. Kim Jong-un ve Trump’ın meseledeki davranışları aslında çok benzer. İkisi de iç politikada meşruiyet sağlamak için şatafatlı dış politika söylemleri kullanmak niyetinde. İki yeni lider de devletin kurumsal karar alma mekanizmalarını yok saydıkları için uluslararası kamuoyunda bu fütursuz dış politika söylemlerinin eyleme dökülebileceği endişesi var.

Trump’ın Asya’da ABD varlığını hatırlatmak için ortaya attığı Kuzey Kore’ye saldırı tehdidine Kim’in benzer şekilde yanıt vermesiyle gerilen sürece bölge ülkeleri bir kez daha müdahale ettiler.

Kim Jong-un’un kız kardeşi Kim Yo Jong şubatta Seul’de düzenlenen Kış Olimpiyatları’na Kuzey Kore heyetinin başı olarak katıldı. Bu aynı zamanda Kim ailesinin Kore Savaşı’ndan beri Güney Kore’ye ilk ziyaretiydi.

Daha sonra. Kim Jong-un ve eşi Ri Sol-ju mart sonunda Çin’i ziyaret etti. Bu Kim’in 2011’de iktidara gelmesinden sonra ilk dış ziyaretiydi ve ülkesine geri dönünceye kadar bu resmi ziyaret kamuya açıklanmadı. Bu ziyaretle Çin, Kuzey-Güney görüşmelerinin yeniden başlamasına desteğini göstermiş oldu. Bu  müdahaleyi Çin-ABD ilişkilerini başlatan Pinpon Diplomasisine (ABD masa tenisi takımının 1971’de Çin’e ziyaretiyle başlayan diplomatik süreç) benzetebiliriz.  

Kış Olimpiyatları ve Çin ziyaretinde Kim Yo Song ve Ri Sol-ju, Kuzey Kore’de değişen siyaset tarzının simgesi olarak öne çıktı ve bölge ülkelerinin kamuoyunda destek gördü. Bölge kamuoyunda Kuzey Kore’ye ılımlı bir tavrın oluşmasını takiben, Trump Kim’le görüşmeye hazır olduğunu açıkladı.

Trump-Kim görüşmesi gerçekleşmeden önce Kuzey-Güney Zirvesi gerçekleşti. Zirvenin iki ülke arasındaki tarafsız bölge Panmunjom’da gerçekleşmesine karar verildi.  

İki ülke liderlerinin görüşmesinin bu kadar medyatik ve şov ağırlıklı olmasının nedeni nedir sizce?

Zirve için tarafsız bölgenin seçilmesi dışında da başka semboller kullanıldı. İki ülke başkanı, Kim Jong-un ve Moon Jae-in’in başına el ele verdiği görüntüler 1998’de ilk ve en kapsamlı Güney-Kuzey birleşmesi çabası olan Günışığı Siyaseti’nin toplumsal hafızasına göndermede bulunuyordu.

Moon Jae-in, Güney Kore’nin demokratikleşme sürecinde etkin yer almış bir insan hakları avukatı ve ülkenin demok-ratik olarak seçilen ilk başkanı ve aynı zamanda Günışığı Siyaseti’nin mimarı olan Kim Dae-Jong ve ikinci Kuzey-Güney zirvesini gerçekleştiren Roh Moo-hyun’in yakın çalışma arkadaşı. Moon, seçim kampanyası süresince ve hükümet kurduktan sonra bu mirasın takipçisi olacağını sıklıkla ifade etmişti.

Zirvenin sonunda Panmunjom Deklarasyonu olarak adlandırılan bir çerçeve anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla iki taraf ateşkesin 65. yıl dönümünde Çin ve ABD’nin de desteğiyle Kore İç Savaşı’nı resmi olarak bitirme ve yarımadayı iktisadi ve toplumsal sorunları en aza indirecek önlemler alarak yeniden birleştirme konusunda anlaştılar.

DEKLARASYONDAKİ BELİRSİZLİKLER

Ortak deklarasyondaki ‘Bir daha asla savaş olmayacak’ gibi söylemlerin, iki ülkenin de farklı uluslararası güçlerin çıkarlarıyla uzlaşan siyaseti pozisyonları nedeniyle gerçekleşmesi ne kadar mümkün?

İki taraf Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması konusunda da prensipte anlaştılar. Bu anlaşma, ABD’den askeri destek alan Güney Kore’nin de nükleer silahlanmadan vazgeçmesi anlamına geliyor ki ABD’den ilk gelen yorumlar ülkenin bu maddeden memnuniyetsiz olduğu yönünde. Ayrıca, Kuzey Kore’nin silahlanma için değil enerji üretimi için olduğunu iddia ettiği nükleer üsleri olduğu için “nükleersizleşme” kararının tam olarak hangi koşulları içerdiği henüz belirsiz. Taraflar bu ayrıntıların sonbaharda yapılacak toplantılarda belli olacağını ifade ettiler. Önceki müzakereleri de izlemiş olanlar bu ayrıntılar belli olmadan silahsızlanma sürecinin başlamış sayılamayacağını düşünüyor.

Daha önce Günışığı Siyaseti çerçevesinde de benzer prensip kararları alınmış ve uygulanamamıştı. O zaman olduğu gibi şimdi de, iki Kore hükümeti ya da ABD gibi müdahil diğer hükümetlerin davranışlarından kaynaklı güven kaybı olursa benzer bir başarısızlık bu deneme için de geçerli olabilir.

TRUMP-KİM GÖRÜŞMESİNİN İÇERİĞİ HÂLÂ BELİRSİZ

Bu zirveden sonra ABD Lideri Donald Trump’la da görüşme planı var. Kore Yarımadası ve bu bölge üzerinde ekonomik/siyasi planları bulunan ülkeleri hesaba katarak sürecin nasıl gelişmesini bekliyorsunuz?

Trump, Panmunjom Deklarasyonu’nun açıklanmasının hemen ardından hazirandaki Kuzey Kore-ABD görüşmesini gerçekleştirmeye hâlâ kararlı olduğunu belirtti ama bu görüşmenin içeriği henüz belirsiz. Panmunjom Deklarasyonu Çin başta olmak üzere bölge güçlerinin Kore Yarımadası’nda çözüm sürecini etkin bir şekilde yönetme kararının bir ürünü. Güney Kore Başkanı Moon, zirve öncesinde Kuzey Kore’nin bir diğer müttefiği olan Rusya’yla bir iktisadi iş birliği açılımı başlatarak bütün bölge güçlerinin desteğini aldı. ASEAN da Kuzey-Güney Zirvesinin Kim-Trump buluşmasına temel oluşturacağını belirterek desteğini açıkladı.

ÖNCEKİ HABER

Gerçek hayatın kendisi zaten bir Panopticon

SONRAKİ HABER

318. hafta F oturumu: Dört hasta tutuklu açlık grevine başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa