Karl Marx’ın teorisi ve eylemi
Teori ve Eylem dergisi, Karl Marx'ın 200. yılında Marksist teoriyi çeşitli düzeyleriyle yeniden ele aldı.
Teori ve Eylem dergisi Mayıs 2018 sayısı kapağı
Dünya işçi sınıfının teorik hazinesinin kurucusu Karl Marx’ın düşünceleri doğumunun 200. yılında yeniden irdeleniyor. Karl Marx 1848 devrimleri sırasında Engels ile birlikte kaleme aldığı Komünist Manifesto ile işçi sınıfı hareketine bir program kazandırmış, kapitalizmin analizinden tarihin akışının sosyalizme doğru ilerlediği sonucunu çıkarmış, sömürü sistemine son verecek olan sınıfa işaret etmişti. Kendisiyle birlikte bütün ezilenlerin kurtuluşunun ön koşullarını gerçekleştirecek olan proletaryanın eylemi, Marx’ın görüşlerini birçok kez haklı çıkardı. 1871 Paris Komünü, 1917 Ekim Devrimi ve sonraki devrimler Marx’ın teorisinin hem sınandığı hem hayata geçirildiği tarihsel dönüm noktalarıydı.
Teori ve Eylem dergisi, 19. yüzyıldaki büyük dönüşümler çağında yaşamış olan Marx’ın düşüncelerinin ve eyleminin çeşitli yönleriyle irdelendiği özel bir sayıyla, büyük önderin doğumundan iki yüzyıl sonra, hem tarihe hem bugüne bakıyor. Böylece aradan geçen bunca zaman boyunca dünyayı anlamak ve değiştirmek isteyenler için eşsiz bir kılavuz ve mücadele silahı olarak geçerliliğini koruyan Marksist teori çeşitli düzeyleriyle yeniden ele alınıyor.
MÜCADELENİN BUGÜNKÜ KARŞILIKLARI TARTIŞILIYOR
Teori ve Eylem dergisinin özel sayısında Marksizmin hem dönemin diğer teorik görüşlerle mücadele içindeki gelişimi hem de bu mücadelenin bugünkü karşılıkları tartışılıyor. Skolastik ve kurgusal felsefeye karşı mücadele içinde gelişen diyalektik ve tarihi materyalizmin sömürülen sınıflar ve aydınlar için taşıdığı eşsiz değerin altı bir kez daha çiziliyor.
Dergi içeriğinin ya da konu başlıklarının başlıca üç düzeyde ele alındığını söylemek mümkün. Ancak bunların birbiri ardı sıra gelen kompartımanlar olarak sıralandığını söylemek doğru olmaz. Hemen her makalede; geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki süreklilik ilişkisi esas alınmış. Bu üç düzey; Marksizmin gelişimi sırasındaki sınıf hareketinin durumu; Marksist düşüncenin süreç içindeki evriminin bu hareketin düzeyiyle ne ölçüde denk düştüğü ve Marksizmin günümüz sınıf ve fikir mücadeleleri açısından taşıdığı önem olarak sıralanabilir.
ASLOLAN DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK
Marx “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı yorumlamakla yetindiler, aslolan onu değiştirmektir” diye yazmıştı. Kendi hayatını her gün yeniden üretirken girdiği toplumsal ilişkiler tarafından giderek sınırlandığını hisseden işçi sınıfı nihayet bu sınırlamanın kaynağının sömürü sistemi olduğunu fark eder. Zincirlerini kırması gerektiğini işçiye öğreten ve bu eyleminde onun sürekli yanında olan Marksizmdir.
Bugün burjuvazinin en büyük korkusu bu yüzden Marksizmin yeniden hatırlanması ve Marx’ın teorisinin maddi bir güce dönüşmesidir. Yoksulluğun bu kadar derinleştiği, sınıf çelişkilerinin sürekli derinleştiği günümüz koşullarında Marksizmin hayaleti, sömürücü sınıfların kabusu olarak sık sık görülmeye devam ediyor.
Teori ve Eylem 200. yıl özel sayısıyla “Marx hala genç ve güncel” diye hatırlatıyor. Ve Marx “aslolan”ın yani değiştirme mücadelesinin nasıl ve neden olması gerektiğini anlatmaya devam ediyor; işçi sınıfının yoldaşı olmayı sürdürüyor.
AYNI GEMİDE DEĞİLİZ
Dergide yer alan makale başlıkları, içinde bulunduğumuz siyasal ve iktisadi koşullarda ortaya çıkan ihtiyaçlara uygun seçilmiş. İşçi ve emekçilere sürekli olarak “Batarsak hep beraber batarız, çünkü aynı gemideyiz” diyen egemen sınıflara karşı, insanlığın sınıflara bölünmüş olduğunu hatırlatan Marx; burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki çelişkilerin uzlaşmayacağını söylemişti. “Marksizmin İnsana Söylediği” başlıklı yazı “insan” kavramını işte bu sınıfsal boyutuyla ele alıyor. Marksizmin sadece bir teori olmadığının aynı zamanda işçi sınıfı siyasetinin anahtarı olduğunu işleyen bir diğer makale de sınıf ile siyaset arasındaki ilişkiyi detaylandırıyor. “Bugün sınıf mücadelesi bitmiştir, işçi sınıfının devrimci rolü tarihe karışmıştır” iddialarının yanıtı ise Marx’ın sınıf kavrayışının güncel karşılıklarının işlendiği bir başka makalenin konusu. Bu konu Marx’ın devlet sorununa sınıfsal yaklaşımının, işçi sınıfının ilk iktidar deneyimi olan Komün tecrübesinin ve Marx’ın liberal burjuva bir içerikten temizleyerek sınıfsal tanımını yaptığı özgürlük kavramının işlendiği yazılarla güçlendirilmiş. Ülkemizde son zamanlarda çokça tartışılan ulusal soruna Marx’ın nasıl baktığı da yeniden hatırlanması amacıyla okurun ilgisine sunulmuş durumda. (KÜLTÜR SERVİSİ)
{{351670}}