2 Haziran 2018 12:42

Sandık taşıma kararına öfke: Çaldıracak oyumuz yok

Bir Adım Daha İnisiyatifi, YSK’nin 19 ilde 170 bin seçmenin taşınması kararına karşı eylem yaptı. Beyoğlu İlçe Seçim Kurulu önünde bir araya gelen yurttaşlar, sandık taşıma kararının hukuksuz olduğunu belirterek "Bu güvenlik değil, çalma operasyonudur. Bizim çaldıracak bir oyumuz, kaçıracak bir sandığımız yok. Sandık nereye taşınırsa oraya ulaşacağız" dedi

Bir Adım Daha İnisiyatifi Sözcüsü Emre Öztürk, YSK’nin 170 bin seçmenin taşınması kararını “güvenlik” gerekçesi ile ilan ettiğini hatırlatarak “Bir il ve ilçede güvenlik sorunu varsa bu sorunla YSK mi yoksa güvenlik güçleri mi ilgilenmeli?​” diye sordu. Sandık taşıma kararı verilen illerde güvenlik sorunu olmadığının ve günlük yaşam rutinlerinin devam ettiğinin altını çizen Öztürk, “Güvenlik sorunu yok. Tek sorun AKP’nin yarattığı güvenlik sorunudur. Ülkenin güvenlik sorunu vatandaşların değil yönetenlerin sorumluluğundadır. Oy verme hakkımızdan, sorunu çözemediniz diye feragat etmek zorunda değiliz” dedi. “Sandıkla gideceğini anlayan hükümetin tek imkanı YSK yoluyla hile yapmak” diyen Öztürk, sandık taşıma kararını “Çalma operasyonu” olarak tanımladı. Öztürk, “Bizim çaldıracak bir oyumuz, kaçıracak bir sandığımız yok. Sandık nereye taşınırsa oraya ulaşacağız” diye konuşmasını sonlandırdı.

‘ADALETSİZLİKLERİN EN BÜYÜĞÜ’

Bir Adım Daha İnisiyatifi sözcülerinden Eyüp Yavuzer de başından beri seçim sürecinin adaletsiz yürütüldüğüne dikkat çekerek “Yaşanan adaletsizliklere sandıkların taşınmasıyla çok daha büyüğü ekleniyor. Ülkenin batısında yaşayanlar olarak ülkenin farklı coğrafyalarındaki insanların oylarının gasbedilmesine hep birlikte karşı çıkmalıyız” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et