28 Haziran 2018 15:16

Müzik varsa biz (de) varız

Dikmen'deki Barok Sanat Merkezi ile müziğe başlamalarını ve karşılaştıkları engelleri konuştuk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Yakın zamanda konser düzenleyen ve geniş yaş aralığına sahip Dikmen’deki Barok Sanat Merkezi’ne konuk olduk. Konser sürecini, müziğe başlamalarını ve karşılaştıkları engelleri konuştuk.

Sohbetimize Ozan ile başlıyoruz. Ozan, Hacettepe’de, İstatistik 1. sınıf öğrencisi. “Aslında müziğe ailemin zoruyla” başladım diyerek küçük bir itirafta bulunuyor. Küçük yaşta yeteneğinin keşfedilmesiyle başlamış. Şimdi çok severek bağlama çalıyor. Şu an kursa gitse de üniversitede müziğe verilen desteğin az olmasından rahatsız. “Topluluklar olsa da onlar da oldukça baskı altında. Yeteneğimizi buralarda geliştirmek adına bir şey yapamıyoruz.” diyor. Konser süreciyle devam ediyoruz. “Neredeyse her gün prova alıyorduk, yoğun bir dönem geçirdik. Yaşı küçük arkadaşlarımız fazlaydı, onları da takip etmek gerekliydi. Biraz yorucu olsa da güzel bir iş ortaya koyduk. Arkadaşlarınla beraber ortak bir iş yapmak, bence dünyanın en güzel şeyi. Konserden hemen önce ‘yapamayacağım’ korkusu olsa da emek verdiğim işi yapmak beni mutlu etti.” diyerek duygularını bizimle paylaşıyor.

'MÜZİKTEN VAZGEÇMEYİN'

Sohbetimize Yağmur ile devam ediyoruz. Lise son sınıf öğrencisi, bir yandan sınava hazırlanıyor bir yandan müzik ile ilgileniyor. Müziğin bu stresli dönemde çok iyi geldiğini, kafasını dağıttığını söylüyor. Ailesi bir şey söylemese de arkadaşları sürekli artık müziği bırakıp dershaneye başlayarak dersleriyle ilgilenmesi gerektiğini söylüyorlarmış Yağmur’a. 

Yağmur’un da müziğe ilgisi küçük yaşlardan başlamış. Glee’nin* de etkisiyle annesini ikna edip kursa yazılmış. O da okulunda müziğe destek olmamasından şikâyetçi. “Müzik derslerimiz boş geçiyor. Velilerin ve yönetimin de baskısıyla ders çalışılacak zamanlar hâline getiriliyor.” sözleriyle tabloyu önümüze seriyor. Yağmur, aynı zamanda tiyatroyla da uğraşıyor. Tiyatroya desteğin de yetersizliğine dair “Aslında Türkiye’yi geliştiren bir şey yapıyoruz ama hem destek verilmiyor hem sanatımız engelleniyor.” diyor. Konser için de “Kısa zamanda iyi bir iş başardık. İlginin az olmasını bekledim ama katılım da destek de çok iyiydi.” yorumunu yapıyor. Hem sınava hazırlanıp hem sanatla uğraşan arkadaşlarına bir mesajı var Yağmur’un. Müzikten vazgeçmemelerini, bu stresli dönemlerde rahatlatacağını, müziğe destek verildiğinde herkesin başarabileceğini ve sadece ders çalışmamız istense de kendimizi var etmemiz gerektiğini söylüyor.

SANATIN SINAVLA SINAVI

Bu yıl liseye başlayacak olan Evren, lise ve güzel sanatlar sınavına birlikte hazırlanıp aynı zamanda sanat merkezinde ve okulunda iki ayrı konsere hazırlandığını anlatırken hepimiz oldukça yoğun bir sene geçirdiğini anlıyoruz ki, bir de deshaneye gittiğini ekliyor. “Konser günü okulun öğle arasında arkadaşlarımla prova almam gerekiyordu, hocam ise ‘Liseye hazırlanman gerekirken hâlâ konser peşinde koşuyorsun’ diyerek benimle kavga etmişti.” diyor. Bu yoğun yılın sürekli değişen sınav sistemine denk gelmesinin ise çalıştıkları yayınlardan, öğretmenlerin yöntemlerine kadar birçok şeyin dönem içinde bir iki kez değişmesiyle sonuçlandığını anlatıyor. Liseye geçtiğinde, görmediği birçok konu nedeniyle bağlantı eksikliği olacağından, bu sınavlara çalışırken MEB’in kitaplarının yeterli olmadığından söz ediyor. Okulundaki istediği müzik eğitimini sorduğumuzda, müzik öğretmenlerinin destek olduğunu ancak okul yönetiminin “konser yapılsın” demesine rağmen ekipmanların bakımı ile ilgilenmediğini, öğretmenlerin tamir ettirdiklerini anlatıyor. Evren, iki sene önce ismini yazdırmadan gitar ve resim kursuna gittiğini çünkü okulun TEOG için öğrencilere bu aktiviteleri yasakladığından bahsetti. “Her şey ders çalışmaya odaklı” diyen Evren, “Resim, müzik gibi aktivitelere devletin destek vermesini isterdim” diyerek duygularını paylaşıyor.

'TİCARİ KAYGI GÜTMEYEN SANAT MERKEZLERİ GEREKLİ'

Sohbetimize katılan Bağış Hoca, uzun süredir konser fikirleri olduğunu fakat bir dönem Ankara’da yaşanan patlamalara bağlı kaygı sebebi ile ertelendiğini belirtiyor. Öğrencilerin yaşadığı sınav kaygılarının ve ailelerinin konser çalışmasını etkilediğini, ülke genelinde sanatın kötü durumda olduğunu vurguluyor. Hem Müzik Bölümü hem lise sınavlarına hazırlanan öğrencisi örnek verirken önemli sorunlardan birinin rol model eksikliği olduğunu anlatıyor. Bu eksikliğin ise ticari kaygı taşımadan farklı sanat merkezlerinin açılması ile kapatılabilecek bir etkileşimle telafi edilebileceğini düşünüyor. Gözlemlerini anlatan Bağış Hoca, 15 sene öncesinde daha görülebilir olan müzik üretme isteğinin azaldığını anlatıyor. Enstrümanlar arasında bir üstünlük oluştuğunu anlatan Bağış Hoca, bağlamanın daha az tercih edilmesini TRT’nin uzun seneler bağlamaya yer vermemesi ve hâlâ yasaklı sanatçılar olmasıyla ilişkilendiriyor. Velilerin medyada gördükleri modellere göre çocuklarını bir kalıp içinde yetiştirme isteklerini de sanat üretimini zorlaştıran bir süreç olarak değerlendirip sohbetimizi sonlandırıyoruz.

*Glee, Fox Broadcasting Company'de yayımlanan Amerikan müzikal drama televizyon dizisi.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye Gençlik Hareketi Tarihinden Portreler 1923-1960

SONRAKİ HABER

Meslek(siz) Liseli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa