03 Temmuz 2018 06:01
Son Güncellenme Tarihi: 03 Temmuz 2018 11:15

Haziranda enflasyon 15,39'a çıktı, zam şampiyonu soğan oldu

Enflasyon, haziran ayında 'zirve' yaparak yüzde 2,61 arttı, yıllık bazda ise yüzde 15,39 oldu.

(Fotoğraf: Ali Atmaca/AA)

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

Enflasyon, haziran ayında yüzde 2,61 artarken, yıllık bazda yüzde 15,39 oldu. Çekirdek TÜFE, haziranda yüzde 14.60 seviyesine yükseldi. Yurtiçi üretici fiyatları aylık bazda yüzde 3.03 artarken, yıllık bazda yüzde 23.71'e yükseldi.

'ARTIŞ SÜRERSE YOKSULLUK KALICI HALE GELECEK'

Kamuda ve birçok özel sektördeki TİS’lerin yüzde 10’u geçmeyen düzeylerde bağıtlandığını ifade eden Prof. Dr. Sinan Alçın, “Ücret artışları daha yılın ortası gelmeden buhar olup uçmuş durumda. Çok ciddi kayıplar var. Bu uzun vadeli devam ettiğinde yoksulluğun kalıcı hale gelmesi anlamına geliyor” dedi.

TÜİK, haziran ayı enflasyon verilerini açıkladı. TÜFE’de bir önceki aya göre yüzde 2,61, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 9,17, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,39 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 11,49 artış gerçekleşti.

AYLIK EN YÜKSEK ARTIŞ GIDADA

Ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı Haziran ayında endekste yer alan gruplardan, haberleşmede yüzde 4,76, ulaştırmada yüzde 2,66, ev eşyasında yüzde 2,24 ve eğlence ve kültürde yüzde 2,16 artış gerçekleşti.

Ana harcama grupları itibariyle 2018 yılı Haziran ayında endekste yer alan gruplardan sadece giyim ve ayakkabı grubunda yüzde 1,15 oranında düşüş gerçekleşti.

TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre ev eşyası yüzde 18,91, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 18,89, çeşitli mal ve hizmetler yüzde 16,79 ve lokanta ve oteller yüzde 13,30 ile artışın yüksek olduğu diğer ana harcama grupları oldu.

ZAM ŞAMPİYONU KURU SOĞAN OLDU

Tüketici fiyatları bazında haziranda bir önceki aya göre en yüksek fiyat artışı yüzde 82,53 ile kuru soğanda oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, fiyat artışında kuru soğanı, yüzde 63,34 ile patates, yüzde 57,72 ile havuç izledi.

Haziranda fiyatı en çok artış gösteren diğer ürünler arasında yüzde 57,28 ile sivri biber, yüzde 50,23 ile yurt içi bir hafta ve daha fazla süreli turlar, yüzde 35,32 ile limon, yüzde 32,27 ile internet ücreti, yüzde 23,59 ile domates, yüzde 14,99 ile yurt dışı bir hafta ve daha fazla süreli turlar, yüzde 14,84 ile yeşil soğan yer aldı.

En yüksek artış gösteren seçilmiş maddeler:

  1. Kuru soğan %82,53
  2. Patates %63,34
  3. Havuç %57,72
  4. Sivri biber %57,28
  5. Yurt içi bir hafta ve daha fazla süreli turlar %50,23
  6. Limon %35,32
  7. İnternet ücreti %32,27
  8. Domates %23,59
  9. Yurt dışı bir hafta ve daha fazla süreli turlar %14,99
  10. Yeşil soğan %14,84
  11. Elma %12,49
  12. Bilgisayar %9,13
  13. Ütü %9,07
  14. Tavuk eti %8,95
  15. Şehirlerarası otobüs ücreti %8,31
  16. Fırın %7,51
  17. Salatalık %6,87
  18. Çamaşır makinesi %6,67
  19. Uçak bileti ücreti %6,51
  20. Bulaşık makinesi %6,03

'MUTFAĞA CİDDİ BİR BİÇİMDE YANSIDI'

Merkez Bankasının yıl sonu tahminlerinin yüzde 10’un altında olduğunu belirten Sinan Alçın, “Fakat gelinen aşamada, yılın ortası diyebileceğimiz haziran ayında tüketici fiyat endeksinin yüzde 15.39’a çıktığını görüyoruz. Bu bir önceki ayla karşılaştırıldığında da ciddi bir sıçrama olduğu görülüyor. Yüzde 2.61’lik bir aylık artıştan bahsediyoruz. Bunun içerisinde özellikle gıda fiyatlarında bir artışın olmuş olması gündelik yaşamda geniş halk kesimlerinin mutfağına ciddi bir biçimde yansıdığı gösteriyor. Zaten bunu çarşıdan pazardan da gözlemliyoruz. Özellikle seçim öncesinden başlayan patates soğan fiyatlarındaki aşırı artış, oradaki manipülatif etkileri de hesaba kattığımızda ciddi bir sorun olduğunu görüyoruz” dedi.

‘ÜRETİMDEKİ MALİYETİN ETKİLERİ VAR’

Ocak ayı rakamına göre yüzde 50’lik bir sıçrama olduğuna dikkat çeken Alçın, “Bu ciddi hareketin gerisinde üretici fiyatlarındaki yükselişin olduğunu görüyoruz. Mesela enerji fiyatları bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 35 artış göstermiş. Bu artış hem dünya genelindeki petrol fiyatlarındaki artışa bağlı ama esas olarak dolar kurundaki süratli yükseliş enerji maliyetlerini arttırmış gözüküyor. Bunun dışında ara malı fiyatlarında yüzde 28.47’lik ciddi bir artış var. Özellikle üretimin yüzde 75’nin ithal girdiye bağımlı olduğu koşulda ara malı fiyatlarındaki artış ciddi biçimde durgunluk yaratıyor. Bunun etkilerini de ekonomide görüyoruz. Bu hızlı yükseliş ve belirsizlik sürecinin devam ediyor olması önümüzdeki ayların beklentilerini de bozuyor” diye konuştu.

REEL GELİR AZALDI

Bu seyirle devam etmesi halinde yıl sonunda yüzde 18-19’luk bir enflasyonla karşı karşıya kalmanın sürpriz olmayacağını dile getiren Alçın, enflasyonda yaşanan artıştan halkın nasıl etkilendiğini şöyle açıkladı: “Kamuda yapılan zamlar orta vadeli plandaki hedefler ve Merkez Bankasının hedefleri üzerinden belirlenen ücret artışlarıydı. Şimdi o çok geride kalmış oluyor. Yüzde 8-9’luk ücret artışları daha yılın ortası gelmeden buhar olup uçmuş durumda. Yine birçok TİS yüzde 10’u geçmeyen düzeylerde bağıtlanmıştı. Buralarda çok ciddi kayıplar var. Enflasyondaki ciddi artış geniş halk kesimleri açısından reel gelirlerin azalması anlamına geliyor. Bu da uzun vadeli devam ettiğinde yoksulluğun kalıcı hale gelmesi anlamına geliyor.”

NİTELİKSEL BİR DÖNÜŞÜM GEREKİYOR

Enflasyonun düşmesi için üretim yapısının yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Alçın şunları söyledi: “2001 yılında uygulamaya konulan güçlü ekonomiye geçiş programının (Kemal Derviş programı) özünü verimliliğe dayalı büyüme stratejisi oluşturuyor. Aynı işçiye daha fazla yük bindirmek, yani sömürü oranının artmasına dayalı bir strateji. Bu özellikle gelir dağılımında bozulma yaratırken üretimde de katma değeri düşük, taşeron, tedarikçi konumunda bir sanayi yapısı ortaya çıkarmış oldu. Bu taşeron sanayi ithal girdiyle ancak ayakta durabiliyor. Döviz kuru ya da diğer etkenlerle ithal girdinin fiyatı arttığında doğrudan maliyeti artırıyor. Geniş halk kesimi açısından işyerinde hem yoğun ve baskı altında bir çalışma ortamı öte taraftan sürekli artan enflasyon nedeniyle de elindeki gelirle giderek daha az hizmet aldığı bir durum ortaya çıkıyor. Bunun değişmesi lazım. Ekonomide verimlilik hattından çıkıp niteliksel bir dönüşüme girilmesi gerekiyor.” 

ENFLASYON EN ÇOK YOKSULU ETKİLEDİ

Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Enflasyon ve Hayat Pahalılığı Haziran 2018 Dönem Raporu’na göre enflasyon en çok yoksulları etkiledi. En yoksul yüzde 20’lik kesim için haziran ayı enflasyonu yüzde 2.74 olarak gerçekleşirken, en zengin yüzde 20’lik kesim için yüzde 2.25 oldu.

Enflasyon sebzede yüzde 60; süt, peynir ve yumurta grubunda yüzde 30 olarak gerçekleşti. Asgari ücretli süt, peynir ve yumurta karşısında yüzde 12, sebze karşısında yüzde 28 daha yoksul hale geldi.

Raporda hükümetin esas aldığı enflasyon sepeti de eleştirildi. Dar gelirli için ağırlığı son derece önemli olan kira ve gıdanın, sepetteki ağırlığının sistematik olarak azaltıldığına dikkat çekilen raporda, sepette en fazla ağırlığa sahip olan ürünün yüzde 6.6 ile araç alımı olduğu, ekmeğin enflasyon sepetindeki ağırlığının ise yüzde 2.1’de bırakıldığı ifade edildi.

Raporda Haziran 2003-Haziran 2018 dönemlerine göre gizli yoksullaşma oranları da hesaplandı. Buna göre son 15 yıllık dönemde (Haziran 2003-Haziran 2018) gizli yoksullaşmayı en yoğun olarak yaşayanlar, işteki duruma göre yüzde 10.7ile “yevmiyeliler” oldu. Enflasyon nedeniyle yaşanan gizli yoksullaşma, en yoksul yüzde 20 için yüzde 9.3 seviyesinde gerçekleşti. En zengin yüzde 20 için gizli yoksullaşma ise yüzde 5.7’de kaldı. 

ÖNCEKİ HABER

Tofaş, üretime 18 gün ara verecek

SONRAKİ HABER

Kalafatoğlu: İki yılın altında verilecek cezalar yetersiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa