Tahran zirvesi: Siyasi çözüm ama operasyondan sonra...
Hediye Levent, Yusuf Karataş ve Serhat Güvenç Tahran zirvesi ve yaşanan ‘ateşkes polemiği’ni Evrensel'e değerlendirdi.
Fotoğraflar: Evrensel Web (Youtube)-Evrensel
Meltem AKYOL
İstanbul
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Tahran’daki zirvesi ‘ateşkes polemiği’ ile sona erdi.
Zirvede yaşananları Evrensel Yazarları Hediye Levent ve Yusuf Karataş ile Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Güvenç ile konuştuk. Düşük tempolu bir operaayonun başlayacağını söyleyen Güvenç, “Türkiye’nin daha önce elde ettiği kazanımların bir kısmını kaybetmesi ihtimal dahilinde gözüküyor” dedi.
Hediye Levent ise zirve devam ederken Rusya’nın hava saldırılarının sürdüğünü hatırlatark, “Bu da şu anlama geliyor: Hiçbir şekilde İdlib’e yönelik operasyondan Suriye ordusu, Rusya ve İran vazgeçmeyecek” değerlendirmesinde bulundu. Yusuf Karataş ise İran ve Rusya’nın İdlib’de Halep, Duma, Dera’daki gibi bir süreci işleteceği yorumunda bulundu.
“İran’ın Kuzey Suriye’nin doğusunda ABD varlığına dair ısrarlı vurguları”na dikkat çeken Karataş, “Bu hem Kürtler üzerinde baskı yapmak, hem de en azından Türkiye ile pazarlık konusu yapmak bakımından anlaşılmalı” dedi.
DÜŞÜK TEMPOLU BİR OPERASYON BAŞLAYACAK
Prof. Dr. Serhat Güvenç - Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi: Sembolik olarak vurgulamak gerekirse Ruhani’nin İran’ın orada bulunmasının davet üzerine olduğu vurgusu önemli. Oradaki varlıklarını meşrulaştırıyor dolayısıyla da ABD güçlerini orada gayrimeşru gördüğünü ilan ediyor. Aslında dolaylı olarak Türkiye’ye de gönderme var ama Türkiye sonuçta masada olduğu için ABD kadar net ifade edilmiyor. İkincisi, Türkiye Tayyip Erdoğan’ın ağzından canlı yayında da dile getirilmesine rağmen istediği ateşkesi, süreyi, alamayacak gibi gözüküyor. Yani, cihatçıların ayıklanması için verilen süre dolmuşa benziyor. Operasyon başlayacak gibi gözüküyor. Çok tempolu değil ama yavaş yavaş başlayacak. Rusya, kimi terörist gördüğü yapılar konusunda çok net ve ısrarcı olacak. Belki Halep şiddetinde bir operasyon olmaz ama düşük tempolu bir operasyon başlayacak. Diplomasi için hâlâ zemin bırakıyor ama harekatı başlatacak. Suriye de zaten hazır bu işe. Bugün gördüm, Şam’da ticaret fuarı yapılmış. Uluslararası yatırımcıları davet etmişler. Şam da “Biz artık normalleşiyoruz. Bu defter kapatıldı” mesajı vermeye çalışıyor. Bu sembolik olarak önemli. Suriye için bu iş bitti gibi gözüküyor. Sonuç olarak benim okumam şu: Masadaki aktörlerden Türkiye dışında diğerleri mevcut durumdan çok da mutsuz değil. Türkiye açısından ise, Suriye savaşının bundan sonraki gidişinde Türkiye’nin daha önce elde ettiği kazanımların bir kısmını kaybetmesi ihtimal dahilinde gözüküyor.
İRAN VE RUSYA OPERASYONDAN VAZGEÇMEYECEK AMA...
Hediye Levent - Evrensel Gazetesi Yazarı:
Tahran zirvesinden aslında somut olarak fazla bir sonuç çıkmadı. Ancak anladığımız kadarıyla İran, Rusya ve Türkiye arasında Suriye politikası konusundaki makas hâlâ belli konularda oldukça açık görünüyor. Özellikle tarafların yaptığı vurgular oldukça önemli. Mesela İran, Amerika ile ilgili hassasiyetini öne çıkardı. Türkiye, Kürtlerle ilgili hassasiyetini vurguladı. Yine Rusya’nın da İdlib’e yönelik operasyondan hiçbir şekilde taviz vermeyeceği şeklindeki vurgusu önemliydi. Bu üç faklı konuda aslında İran ve Rusya yakın duruyor birbirine. Türkiye ise anladığımız kadarıyla İdlib’e yönelik operasyonu durdurmaya ya da ertelemeye çalışıyor. Sonuç bildirgesi hazırlanırken ateşkes şartının konulmasına yönelik talep de bunu gösteriyor.
Bir nokta daha var, bir taraftan Tahran zirvesi devam ederken diğer taraftan Rusya’nın hava saldırıları ve İdlib’ e yönelik topçu atışları da devam etti. Bu da şu anlama geliyor: Hiçbir şekilde İdlib’e yönelik operasyondan Suriye ordusu, Rusya ve İran vazgeçmeyecek. Diğer taraftan orada sıkışmış olan cihatçılar başta olmak üzere bir çok sorunun hâlâ çözümsüz olduğunu görüyoruz. Bu durumda şunu söyleyebiliriz: İdlib operasyonu askeri açıdan muhtemelen aylara yayılacak. Bu çerçevede Rusya ve Suriye Ordusu İdlib’i büyük ihtimalle kuşatma altında tutacak.
Diğer taraftan Türkiye’nin durumuna bakacak olursak eğer Tahran zirvesinden şunu anladık: Türkiye’nin B ve C planları yok gibi görünüyor. Diğer taraftan Rusya ve İran aynı zamanda Suriye İdlip operasyonundan kesinlikle vazgeçmeyecek. Ancak Türkiye’nin ateşkes talebi ile ilgili şöyle bir nokta da var. Ateşkes ve silah bırakma arasında ciddi bir fark var. Ateşkes söz konusu olduğunda iki tarafın da elinde kozlarının olması gerekiyor. Yani bir eşitlik durumu söz konusu. Ancak silah bırakma durumunda ise silah bırakması istenen tarafın aslında elinde çok fazla kozu olmadığı ve sıkıştığı anlamına gelir. Şimdi İdlip’teki gruplara yönelik Türkiye ateşkes isterken diğer gruplar yani Rusya, İran ve Suriye haftalardır silah bırakma çağrısı yapıyor. Dolayısıyla aslında İdlip içindeki gruplara Türkiye’nin bakış açısının diğer ülkelerden farklı olduğu ortaya çıkıyor bu durumda.
HALEP, DUMA, DERA’DA SÜRDÜRÜLENE BENZER BİR SÜREÇ İŞLEYECEK
Yusuf Karataş -Evrensel Gazetesi Yazarı: Tahran’daki görüşme öncesinde Rusya ve Suriye uçaklarının İdlib’e hava operasyonu yaptıkları haberi ve ardından yapılan ortak görüşmeden sonra Erdoğan’ın ateşkesin sonuç bildirgesine alınması ısrarına rağmen bunun Putin tarafından reddedilmesi, Rusya’nın ve Suriye’nin İdlib operasyonunu sürdürme kararlılığının ifadesi olarak değerlendirilebilir. Erdoğan’ın en temel beklentisinin gerçekleşmediğini söyleyebiliriz. Ama devamında kullanılan diplomatik dil Türkiye ile ilişkileri sürdürme, Astana’daki İran, Rusya, Türkiye iş birliğinin devamı noktasında ısrarı gösteriyor. Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusu belki Türkiye bakımından Kürtlere dair kaygıları için bir şey ifade edebilir ama zaten Rusya ve İran, toprak bütünlüğü vurgusunu her fırsatta dile getiriyor. İkinci nokta Türkiye için önemli diyebileceğim mültecilerle ilgili bir konu. Siyasi çözüm vurgusu baştan beri ifade ediliyor ama idlib’e operasyon yapılmasını reddeden değil, aksine Rusya ve İran bakımından idlib operasyonundan sonra bir siyasi çözümü dillendirmek biçiminde de anlaşılabilir. Toplamında aslında İran ve Rusya’nın Türkiye’yi doğrudan karşıya almayacak bir diplomatik dille başlayan süreci, Halep, Duma, Dera’da sürdürülen süreci İdlib’de de sürdürecekleri şeklinde değerlendirilebilir. Ortak toplantıdan sonra Erdoğan’ın söylediklerinin bildirgeye yansımadığı sonucuna varmak mümkün. Ateşkes Türkiye’nin beklentisi, aynı zamanda ifade edilen PYD, YPG’nin terör örgütleri listesine dahil olmasıydı ki, bu kabul görmedi. İran’ın Kuzey Suriye’nin doğusunda ABD varlığına dair ısrarlı vurguları hem Kürtler üzerinde baskı yapmak, hem de en azından Türkiye ile pazarlık konusu yapmak bakımından anlaşılmalı. Kürtlere dair bir baskılayıcı politika, İran ile Türkiye’nin buluşabileceği noktayı ifade edebilir.