Venom filmi gerçek olabilir mi?
Filmde, Gazeteci Brock bir parazit tarafından enfekte edilerek Venom’a, bir uzaylı-insan melezine dönüşüyor. Bir parazit zihnimizi ele geçirebilir mi?
Allison E. McDONALD
Wilfrid Laurier Üniversitesi biyoloji doçenti
Marvel’in son filmi olan Venom, insanlar olarak en derindeki korkularımızdan birine oynuyor: Kendine hakimiyetin kaybı.
Filmde, Gazeteci Eddie Brock bir parazit tarafından enfekte edilerek Venom’a, bir uzaylı-insan melezine dönüşüyor. Fakat bir parazit gerçekten zihnimizi ve hareketlerimizi kontrol edebilir mi? Bu senaryo hakkında düşünebilmek için parazitlerin biyolojisine bakabiliriz.
Parazitler hem büyüleyici hem de tiksindiriciler. İki organizmanın iç içe birlikte yaşadığı simbiyotik ilişki biçimine denk düşerler.
Bu yakın ilişki, karşılıklı fayda çerçevesinde, kaynakların eşit değiş tokuşuyla mümkün olabilir: Arılar ve çiçekler arasında olduğu gibi; arılar bir besin kaynağı elde eder (polen veya nektar) ve çiçekler de üreyebilmek için polenlerini diğer çiçeklere yayar.
Diğer yandan parazitler terazinin kefesini kendi lehlerine değiştirip konaklarından menfaat sağlayabilirler. Çoğunlukla bu durum besinleri veya kaynakları çalmak vasıtasıyla gerçekleşir. Örneğin Ridley Scott’ın filmlerinde uzaylılar insanları, türlerinin yeni nesilleri için kuvöz olarak kullanıyorlardı.
Bu bile başlı başına korkunçken Venom’un temel dayanağı daha rahatsız edici. Peki ya parazit yalnızca vücudunuzda yaşamakla kalmayıp kendinize hakimiyetinizi ve davranışlarınızı kontrol etme yetinizi elinizden alsaydı?
ZOMBİ KARINCALAR
Venom, bir uzaylıyla (siyah tutkal) Brock’un (Tom Hardy) simbiyotik birlikteliğinin bir sonucu. Bu durumda Brock konak, uzaylı ise parazit ve Venom’un şiddet içeren davranışlarının kaynağı.
Doğada konaklarının davranışlarını ve fizyolojisini kontrol eden parazitlerin birçok örnekleri mevcut ve bilimsel araştırmalar bunun filmde nasıl gerçekleştiğini açıklayabilir.
Parazitin konağın davranışlarını ve görüntüsünü değiştirebildiği iyi bilinen örneklerden biri Ophiocordyceps unilateralis türü mantarla konağı olan karınca arasındaki ilişkidir.
Marangoz karıncalar, normalde tropik yağmur ormanlarında, ağaçlar arasında yaşar. Yiyecek bulmak için ağaçlık alanı terk ettiklerinde bazıları mantarla karşılaşır ve sporlar vasıtasıyla enfekte olurlar.
Mantar, karıncayı bir enerji kaynağı olarak kullanır, kaslara ve merkezi sinir sistemine zarar verir. Enfeksiyon ilerledikçe karınca nöbet geçirmeye başlar ve tuhaf, düzensiz bir zombi yürüyüşü ortaya çıkar. Sonuç olarak karınca bir ağaç fidanına tırmanır ve güneş en tepeye geldiğinde alt çene uzantılarını bir yaprağın üzerine kenetler, ölene kadar orada kitlenir.
Hayatta kalması ve büyümesi garanti altına alınan mantar ise bir sap ve spor kesesi oluşturarak karıncanın kafasından çıkar, sporlarını etrafa salar ve başka karıncaları enfekte eder. Döngü böylece devam eder.
Mantar, sadece karıncanın nörobiyolojisiyle oynayarak davranışlarını değiştirmez, fizyolojisini de değiştirerek kendisini kilitlemesini, böylece karıncanın öldüğünde bile olduğu yerde kalmasını sağlar.
GERÇEK HAYATTA DURUM NE?
Bu durumu Venom’a uyarlarsak, ilk adım olarak uzaylının insan konağını bir şekilde ele geçirmesi veya karşılaşması gerekir.
Fragmana göre uzaylı, Brock’un üzerine tırmanarak ağzından içeri giriyor. Diğer adımlar çok daha karışık ve konağın hareketleri ve zihni üzerinde kontrol sahibi olmayı içeriyor.
Konağın davranışları ve fizyolojisi üzerinde bir parazitin kontrol sahibi olmasını hangi mekanizmalarla açıklayabiliriz? Bir hipoteze göre, parazit konakta hareket ve davranıştan sorumlu biyolojik yolları etkileyecek proteinler üretiyor. Böylelikle aslında uzaylı, insanı kendi kullanımı için gasbediyor.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma, karıncanın ölüm ısırığı sırasında mantarda hangi genlerin ifade edildiğini (yani hangi proteinlerin üretildiğini) inceledi. Mantar, büyük ihtimalle karıncanın bağışıklık sistemini hedef alan toksinler kullanarak çevresel işaretleri algılamasını engelliyor ve bu sayede kurbanını uyuşturabiliyor.
Venom’da ise uzaylı, Eddie’nin biyokimyasını yeniden programlayacak moleküller üreterek onu tamamen öldürmeyip vücudu ve zihni üzerinde kontrolü ele geçiriyor olmalı.
Bu düzenbazlık, uzaylı parazitin insanlarla birlikte evrimi, mantar ve karıncanın ilişkisinin evrimleştiği sürenin yanına yaklaşamayacağı için mümkün değil.
İNSAN HACK’LEMEK
Tamamen biyolojik bir noktadan bakacak olursak, uzaylı parazit Brock’u veya başka herhangi bir insanı hack’leyecek genetik aletlerden neredeyse kesinlikle yoksun. Fakat adaptasyonun gerçekleşebilmesi için gerekli zaman verilirse veya biraz teknoloji yardımıyla belki de bu gibi parazitler önlerindeki engelleri aşmanın yolunu bulabilirler.
Yaşamın diğer bir belirleyici özelliği ise üreme kabiliyeti. Venom’daki uzaylı parazit çoğalarak, Brock artık hayatta kalabilmesi için kullanışlı olmadığında başka konakları enfekte edebilir mi?
Neyse ki biyolojideki güncel bilgi birikimimize dayanarak söyleyecek olursak; uzaylı parazitin enfeksiyonun ardından derhal bizi öldürmesi veya nörolojik ve fizyolojik sistemlerimizle biyolojik açıdan uyumlu olmayıp herhangi bir zihin kontrolü uygulayamaması daha muhtemel.
İnsanlık ve Spider-Man’in arkadaş canlısı çevresi rahat bir nefes alabilir.
theconversation.com’dan çeviren Cansu ÖZYAPICIEL
Evrensel'i Takip Et