13 Aralık 2018 01:12

Erdal Eren anılıyor: 'Gençliğin mücadeleden başka seçeneği yok'

12 Eylül cuntası tarafından idam edilen Erdal Eren anılıyor. Emek Gençliği MYK Üyesi Sinancem Alikoç, 'Geleceksizleştirmeye karşı birleşelim' dedi.

Fotoğraf: Caner Gören/AA

Paylaş

Derya KAYA
Ankara

İşçi sınıfı ve halk hareketini bastırmak, gençliğin yükselen devrimci hareketini engellemek üzere devreye sokulan 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 38 yıl geçti. Baskı, işkence ve zulmün en karanlık günleriydi o günler. Öyle ki cunta rejiminin mahkemeleri 17 yaşında olmasına rağmen Erdal Eren için kalem kırmaktan çekinmedi. Ama onun gösterdiği direniş ve haykırdığı son sözler gençliğe miras kaldı. Erdal Eren için bugün yapılan anmalara yüzlerce genç katılacak. Anma etkinliklerine katılan gençlerin yüzleri her yıl değişirken, Erdal hep 17 yaşında. Gençler bir araya gelirken aynı zamanda güncel taleplerini de dile getiriyorlar. Gençliğin bugün yaşadığı sorunları ve taleplerini Emek Gençliği MYK Üyesi Sinancem Alikoç’la konuştuk.

12 Eylül faşist cuntası tarafından yaşı büyütülerek idam edilen genç komünist Erdal Eren, idamının 38. yılında ülke genelinde düzenlenecek etkinliklerle anılacak. Bugün Ankara’daki mezarı başında da anılacak olan Erdal Eren için, saat 12.00’de Karşıyaka Mezarlığı 2 No’lu Kapı’da buluşulacak.

Erdal Eren’in mücadelesini ve gençliğin bugünkü sorun ve taleplerini gazetemize değerlendiren Emek Gençliği MYK Üyesi Sinancem Alikoç, “Erdallardan bu yana süren bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm şiarını haykırmak için her yıl olduğu gibi bu yıl da 13 Aralık’ta sokaklarda olacağız” dedi. Bugün Erdal Eren’i ve o dönem gençlik kuşağını anlamanın özel bir önemi olduğunu belirten Alikoç, gençliğin birçok sorununun o günden bugüne hâlâ yakıcı bir biçimde devam ettiğini dile getirdi. Alikoç, ülkenin bugünkü durumunun 12 Eylül’ü aratmadığını da ifade ederek, “Artan baskı ve sömürü koşullarında Erdal Eren’i ve onun mücadelesini anlamak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için onun bıraktığı mücadele mirasını ilerletmek, daha da önem kazandı” şeklinde konuştu.

‘SÖMÜRÜ HER ALANDA DERİNLEŞİYOR’

Türkiye’de uzun süredir gerici-faşist bir politik rejimin inşa edilmek istendiğini dile getiren Alikoç, iktidarın bu saiklerle uyguladığı politikaların gençliği adeta bir cendereye soktuğunu ifade etti. Alikoç, içeride ve dışarıda savaş politikalarının yol açtığı ölümlerin, muhalif her sesin gözaltı veya tutuklamalarla bastırılmaya çalışılmasının ve ağırlaşan yaşam ve çalışma koşullarının gençlik açısından büyük bir geleceksizlik anlamına geldiğine işaret etti. Sistemin her alanda çürüdüğüne dikkat çeken Alikoç, “En temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınmış durumda. İşçi cinayetlerinin, kadın cinayetlerinin, tacizin, tecavüzün yaşanmadığı gün yok gibi ve bunlar artarak devam ediyor. Sömürü her alanda derinleşiyor. Bilimden sanata her alanda daha yoğun bir saldırıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

‘KRİZİN FATURASI GENÇLİĞE ÇIKARILIYOR’

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz koşullarının da gençlerin yaşamını derinden etkilediğini ifade eden Alikoç, gıdadan giyeceğe, okul araç gereçlerinden ulaşım masraflarına kadar gelen zamların gençliği darboğaza soktuğunu söyledi. Alikoç, yaşanan krize karşılık iktidarın emekçilere ve gençliğe fedakarlık yapmayı salık vermek dışında bir şey söylemediğini ifade etti. Alikoç şu değerlendirmede bulundu: “Asgari ücret görüşmeleri halihazırda sürüyor. Geçen yılki görüşmeler sonrası Erdoğan 1603 liralık asgari ücret için, ‘Elinize dilinize dursun’ demişti. Bu yılki tavırlarının da daha olumlu olmayacağı kesin. Öte yandan geçtiğimiz aylarda KYK bursu bekleyen öğrencilere “Bedavacılığa alışmayın” öğütleri verildi. Binlerce şirketin borçları tek kalemde temizlenebiliyorken iktidarın gençliğe reva gördüğü şey işte bu tablo!” diye konuştu.

‘DÜNYA GENÇLİĞİNİN SORUNLARI ORTAK’

Alikoç, dünya gençliğinin de tıpkı Türkiye gençliği gibi kapitalizmin yol açtığı sorunlarla boğuştuğuna dikkat çekerek Fransa, Arnavutluk ve Kolombiya’daki eylemlere işaret etti. Dünya gençliğinin taleplerini büyük eylemlerle ifade etmesinin sorunların yakıcılığı açısından fikir verici olduğunu dile getiren Alikoç, “Sorun ve taleplerin ne kadar ortak olduğunu görüyoruz. Arnavutluk’ta üniversite öğrencileri harç ücretlerinin yarı yarıya düşürülmesi için boykotlar örgütlüyor. Fransa’da liseliler sözde ‘eğitim reformu’nu protesto için alanlara iniyor. Kolombiya’da üniversiteliler eğitime daha fazla kaynak ayrılması talebiyle protesto eylemleri düzenliyor… Bu eylemler ‘yurt dışına gitme hayalleri’ bakımından da önemli. Çünkü artık yurt dışında da durum çok farklı değil” diye konuştu. Erdal Eren’in gösterdiği mücadelenin hem evrensel hem de tarihsel bir önemi olduğunu hatırlatan Alikoç, “İdamına karşı da dünya gençliği uluslararası kampanyalar örgütlemişti. Bugün bu örnekleri yeniden hatırlamak, bu örnekleri genişletmek önemli. Sorunları ortak olan dünya gençliği hem bu sorunlar karşısında dayanışma göstermeli hem de birbirinin mücadele deneyimlerinden öğrenerek ilerlemeli” dedi.

GELECEKSİZLEŞTİRMEYE KARŞI BİRLEŞELİM

Türkiye gençliğini amfilerden atölyelere, bulundukları her alanda mücadele etmeye çağıran Alikoç, “Tüm bu tabloya baktığımızda mücadele etmekten başka seçeneğimizin olmadığını görüyoruz, Türkiye gençliği bu nedenle geleceği için mücadeleye omuz vermek durumunda. Emek Gençliği olarak tüm gençliği 13 Aralık’ta Erdal Eren’i anma etkinliklerinde buluşmaya çağırıyoruz. Geleceksizleştirmeye, baskılara ve sömürüye karşı bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için birleşelim!” çağrısı yaptı.

ERDAL EREN KİMDİR?

12 Eylül döneminde Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) üyesi olan Erdal Eren, bir askeri öldürdüğü iftirasıyla idam edilmişti. ODTÜ Öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 akşamı Ankara’nın Yukarı Ayrancı semtinde, duvara yazı yazarken, dönemin MHP’li Bakanı Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vuruldu. Kurşunlamakla yetinmeyen ve yaralı olan Sinan Suner’i arabasına alan Ezendemir, başkent sokaklarında dolaştırıp işkence etti. Kan kaybından öldüğünü anlayınca da Sinan Suner’i bir hastanenin kapısına atıp kaçtı. Olayın duyulmasının ardından ODTÜ’lü arkadaşları ve yoldaşları 2 Şubat 1980’de Sinan Suner’in öldürüldüğü Ayrancı Hoşdere Caddesi’nde eylem düzenledi. Yapılan protestoya cunta askerleri müdahale etmiş ve çıkan çatışmada Er Zekeriya Önge yaşamını yitirmişti. Er Önge’yi Erdal Eren’in vurduğu iddia edilerek, Erdal gözaltına alındı daha sonra Mamak Askeri Cezaevine konuldu. Erdal Eren 12 Eylül faşist cuntasının işbaşına gelmesinin ardından, Kenan Evren’in “Asmayalım da besleyelim mi?​” talimatı doğrultusunda 13 Aralık 1980’de idam edildi. Erdal’ın idam haberini duyan yoldaşları bunu protesto ettiler. O protestoda gözaltına alınan yine devrimci bir lise öğrencisi olan Ercan Koca da 16 Aralık’ta polislerin işkencesinde öldürüldü. Erdal, her yıl Sinan Suner ve Ercan Koca ile birlikte anılıyor. 

ÖNCEKİ HABER

Mali’de başkentte protesto yasağı

SONRAKİ HABER

Endonezya’da doğal afetler 4 bin 211 can aldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa