22 Aralık 2018 11:25
/
Güncelleme: 11:59

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye Gfençlik Vakfı’nın 3. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"TÜGVA’dan Asım’ın Nesli kıratında nesiller yetiştirmesini bekliyoruz. Bu çatı altındaki her genç mukaddes değerlerin, milli hedeflerin takipçisi olmalıdır.

Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonlarını oluşturma, hayata geçirme vazifesini sizlere emanet ediyorum.

Bize doğruluktan şaşmamayı, ibadetten geri durmamayı tavsiye eden ecdadımıza kulak verin.

Her zaman mazlumların hamisi olmak için çalıştık. Milletimizin hakimi değil sadece hadimi, hizmetkarı olduk.

Bu sayede gönüllere girdik, kalplere yerleştik. Bize gurur, kibir yakışmaz. Karşımdaki gençliği ehli tevazu, tevazu ehli olarak görüyorum.

Ülke içindeki başarılarımızı da sınırlarımız dışındaki bağlarımızın gücünü de bu şekilde elde ettik.

Irkçılık, İslam nefreti gibi hastalıklar hızla yayılırken biz yaratılanı severiz yaratandan ötürü diyerek yola devam ediyoruz.

Ülkemizde geleceğini başka yerlerde arayan tek gencimiz kalmayana kadar misyonunuzu yerine getirmiş olamazsınız.

Kendi medeniyet köklerinden habersiz hiçbir gencimiz kalmayana kadar hiçbirimize durmak, dinlenmek yoktur.

Ali Fuat Başgil Gençlerle baş başa kitabının giriş bölümüne çarpıcı iki ikazla başlar. Birincisinde çalış, namerde muhtaç olmak ölmekten beterdir der. İkincisinde ise gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir der.

Yere yıktığın düşmanını tekmeleme. Sen İsrail’deki Yahudi değilsin. Zira onlar yere devirdikleri bırak erkeği, kadını, çocuğu bile tekmelerler. Biz mağdur, mazlum durumunda olana tekmeyi atmayız. Yiğitsen dik olarak gel hakkını bildirelim deriz." (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et