SODEV Raporu | AKP’li seçmenin cezalandırma yöntemi: Sandığa gitmeme
Sosyal Demokrasi Vakfının araştırmasına göre seçmenlerin yüzde 54.3’ünün oy tercihlerinde mevcut ekonomik durum etkili olacak.
Fotoğraf: Pexels
Bülent FALAKAOĞLU
Seçimden önce ekonominin hızlı büyümesi şüphesiz iktidar partilerine yarar.
Ekonomik büyümeye paralel olarak iktidar partisi oy oranını arttırır. Sonucun böyle olduğuna dair sayısız örnek var.
Peki ya ekonomik küçülme (kriz) dönemlerinde seçmen tavrı nasıl gelişir?
Ya da soruyu daha güncel soralım: Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu kriz 31 Mart yerel seçimlerini nasıl etkileyecek?
Sorunun yanıtını, Sosyal Demokrasi Vakfının (SODEV) bir araştırmasından yola çıkarak verelim.
Araştırmanın adı: Ekonomik Krizin Boyutu ve Yerel Seçimlerde Seçmen Davranışına Etkisi Raporu.
Araştırmaya göre, seçmenlerin yüzde 54.3’ünün oy tercihlerinde mevcut ekonomik durum etkili olacak.
Olmaması da mümkün değil!
Zira ekonomik kriz ile birlikte ev ekonomisi sarsılmış.
Araştırmaya göre seçmenlerin yaklaşık yarısı gelir ve harcama denkliğine sahip değil. Yani seçmenlerin yarısından biraz fazlası geçimini ya borçlanarak ya aile-yakın çevresinden yardımla sağlıyor ya da mevcut birikiminden harcayarak.
AKP seçmeninin bile yüzde 42’si harcamalarının gelirini aştığını söylüyor.
İşte bu tablo büyük bir kararsızlar kitlesi oluşturuyor.
Öyle ki..
Kararsız seçmen oranı AKP ve CHP’den sonra 3. büyük grubu oluşturuyor.
Araştırmanın ortaya koyduğuna göre...
Kararsız seçmenin yüzde 44’ü, önceki yerel seçimlerde AKP seçmeni.
Milyonlarca AKP seçmeni kararsız.
Bunlara MHP seçmenini de eklediğinizde çıkan sonuç şu: Kararsızların yüzde 56’sı Cumhur İttifakı’nın seçmeni.
2014 yerel seçimlerinde bu iki partiye (AKP-MHP) oy verip şimdi kararsız olanların sayısı HDP’nin toplam seçmeninden bile fazla.
Merak edilen soru şu: Kararsızlar acaba nasıl davranacak?
BU SEFER KAÇMAK MÜMKÜN DEĞİL!
İktidarı paylaşan Cumhur İttifakı, ekonominin olumsuz sonuçlarından kaçmak için genel seçimleri erkene almıştı.
Bu sefer ise...
Seçimler ekonomik krizin oldukça ağır hissedildiği bir dönemin ortasına denk düştü.
Resmi rakamlara göre 4 milyon kişi işsiz.
Enflasyon yüzde 20’lerde hayat çok pahalı!
Bu sefer kaçış mümkün değil!
Araştırmaya katılanlara...
“Son bir yılda ‘Artık alamıyoruz’ dediğiniz bir şey var mı?” diye sorulmuş.
Yüzde 85’i ‘var’ yanıtını vermiş.
Bu yanıtı verenlere “Artık neyi alamıyorsunuz?” sorusu yöneltilmiş.
Yüzde 51’i, ‘kırmızı et’ demiş.
Yüzde 23’ü ‘giyim’...
Sonrası ‘patates’, ‘soğan’, ‘domates’, ‘biber’ diye sıralamış. Yani en temel tarımsal ihtiyaçlara erişmekte zorlandığını dile getirmiş.
Ekonomik durumlarının son bir yıl içinde kötüleşmiş olduğunu ifade edenlerin sayısı çığ gibi büyümüş durumda.
SODEV’in araştırma sonuçlarına göre...
2014’te AKP’ye oy vermiş olan seçmenlerin neredeyse yarısı aynı şeyi söylüyor.
Üstelik...
Ekonomik durumun oy tercihini etkileyeceğini söyleyen AKP’lilerin oranı yüzde 40’ı aşmış durumda.
Sonuçtan kaçış yok!
Bu nedenle hükümet ekonomi konuşmak istemiyor.
TELAFİ MÜMKÜN MÜ?
Türkiye 7 Haziran 2015 genel seçimlerine de son yılların en düşük büyüme ve en yüksek işsizlik oranlarıyla girmişti.
Muhalefet ekonomiye odaklanmıştı.
Yüksek asgari ücret, emeklilere ikramiye, çiftçiye ucuz mazot vb...
Muhalefetin vaatleri ekonomikti.
İktidardaki AKP ise ‘istikrara’ ve icraatlara vurgu yapıyordu.
Nitekim iktidar çoğunluğu kaybetti. (Haziran seçim sonuçlarını geçersiz sayarak, bambaşka koşullarda, 1 Kasım tarihinde yeniden seçime gitti).
Önce o döneme göre, iktidar açısından bugünün dezavantajlarına dikkat çekelim.
- O dönem düşük de olsa (yüzde 2-3 arasında) bir ekonomik büyüme vardı. Şimdi ekonomi küçülüyor.
- O dönem AKP seçmeninin sadece yüzde 13’ü kararsızken şimdi bu oran 2.5 kat daha fazla (SODEV verisi).
İktidarın o döneme göre avantajı ise...
O dönem tek başına girerken şimdi seçime birçok ilde MHP ile ortak gidiyor oluşu.
İşin iktidar açısından dezavantajlı kısmından (ekonomi) başlayalım.
İktidar, ekonominin yarattığı boşluğu ‘beka’ tartışması ile doldurmaya çalışıyor. Lakin SODEV’in araştırmasına göre bunun bir karşılığı yok.
Bu sonuç...
‘Beka’ söylemine AKP içinden itirazların artması..
Binali Yıldırım, Nihat Zeybekci gibi AKP’nin metropol adaylarının da ‘Beka’ sorununu tarif etmemeleri..
Araştırma şirketi ANAR’ın ‘beka’ sorunu tespit edemediklerini açıklaması..
AKP seçmeninin buna inandığını gösteren bir sonucun ortaya konmaması..
Ve benzeri gelişmelerle uyum gösteriyor.
‘Beka’nın dolduramadığı boşluğu MHP ile telafi etmek mümkün mü?
İşte bu sorunun yanıtı açısından da, iktidarı rahatlatacak bir sonuç yok.
Şöyle ki..
Araştırma, 2014’te MHP’ye oy verenlerin bu pazar seçim olsa CHP’ye, AKP’den daha büyük oranda yöneleceği saptanmakta.
AKP’LİNİN AİDİYETİ GÜÇLÜ AMA OYU GARANTİ DEĞİL!
Büyük kararsızlığına rağmen...
Araştırma, AKP seçmeninin büyük çoğunluğunun ikinci bir partisi olmadığını gösterdi.
Buna göre AKP seçmeninin yüzde 69’u yine aynı partiye oy vereceğini belirtti.
2014’te yüzde 45 oranında oy alan AKP için bu yüzde 31’lik bir taban demek.
Geriye kalan AKP’liler ne yapacak?
Tek belirleyici olan ekonomi değil.
Seçmen kendi geliri ve yaşamı içinde önemli olan etkenlere göre karar veriyor..
Geliri açısından durum hiç iç açıcı değil.
AKP seçmeninin neredeyse üçte biri (yüzde 27.9) kendi ekonomik durumunu ‘kötü veya çok kötü’ olarak nitelendiriyor.
Yaşamı için önemli olan ne?
Türkiye’nin en büyük üç sorununun ekonomi, işsizlik ve eğitim olarak sıralanması...
Verilen yanıtlarda, AKP seçmeninin de genel seçmen eğilimine yakın eğilimler göstermesi...
Yaşamı için önemli olanın ne olduğuna dair bir cevap veriyor.
‘Beka’ sorunu görmüyor lakin eğitimin etrafının imam hatiplerle çevrelenmesini sorunlu buluyor, AKP seçmeni.
24 Haziran genel seçimlerinde MHP’de yoğunlaşarak partisini uyaran AKP’li seçmenin bu seçimde tavrı farklı.
Oy vermeleri halinde yine AKP’yi tercih edeceğini belirtmekle birlikte... Sandığa gitmeyerek ekonomik kriz nedeniyle hükümeti cezalandırma eğilimi ağır basıyor.
Geçmiş dönemlerde AKP ve CHP seçmeninin ikinci partisi olan MHP artık çekim merkezi değil. Bugün bizzat kendisi her iki partiye (CHP, AKP) oy geçişkenliğine sahip bir partiye dönüşmüş durumda.
AKP’li seçmenin, tıpkı 7 Haziran 2015 seçimindeki gibi, sandığa gitmeme eğilimi yüksek. Araştırmanın sonuçlarını duyuran SODEV Başkanı Ertan Aksoy, bu seçimde katılımın 4-5 puan düşebileceğine işaret ediyor.
Sonuç: AKP’li seçmenin aidiyeti güçlü fakat oyu garanti değil!
ERDOĞAN YETER Mİ?
Bu tablo karşısında, AKP için tek bir koz kalıyor: Erdoğan sahaya indikçe kararsızlar partisine dönecek.
Erdoğan’ın önceki seçimlerde görülen kilit açma fonksiyonu bu seçimde o kadar işlevli olmayabilir.
Saldırıdan, ‘Ben seçmene terörist demedim’ savunmasına geçmek zorunda kalması örneğinin gösterdiği gibi...
Araştırmada partilerin oy oranı da ölçülmekle birlikte, SODEV’in vakıf kimliği dolayısıyla sonuçlar basınla paylaşılmadı.
Unutulmamalı ki ekonomik kriz bir siyasi parti değil! Lakin muhalefet partilerine geniş kapılar açar.
Yüzde 3 hata payı ile kamuoyuyla paylaşılan SODEV araştırmasının gösterdiği gibi, bu dönem de bir hayli alan açıyor; kullanmak isteyene!
SODEV’in anketinden çıkan sonuçlar şöyle: