Martın sonu bahar mı?
Her iki ittifak için de gençliğin yönetim mekanizmalarına katılamaması sorunu bir “sorun” olarak görülmüyor.
![Martın sonu bahar mı?](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/115106.jpg)
Kaynak: Max Pixel
“Terörizm, düşman, beka, mart ve bahar” 31 Mart yerel seçimleri denilince burjuva politikacıların dillerinden düşürmediği kavramlar olarak öne çıkıyor. Beyannameler açıklandı, adaylar tanıtıldı. Çılgın projeleriyle, adayların içten olmaya gayret gösterdiği gülüşleriyle hazırlanan pankartlar her tarafa asıldı.
Gençlikle ilgili bir konu gündem olunca dört bir ağızdan “Gençler bizim geleceğimiz” diyenler, konu seçim beyannameleri ve adaylık konusuna gelince suspus oluyorlar. Öyle ki, ne Cumhur İttifakı’nın açıkladığı seçim beyannamesinde ne de Millet İttifakı’nın bileşenlerinin beyannamelerinde kentlerin en büyük dinamiklerinden biri olan “gençliğin” adı bile geçmiyor. Seçilme yaşını 18’e indirmekle övünenler konu “belediyeleri yönetmeye” gelince gençliği bir anda unutuverdiler. Her iki ittifak için de gençliğin yönetim mekanizmalarına katılamaması sorunu bir “sorun” olarak görülmüyor.
Gençler, burjuva politikacılar için boş bir övünç kaynağı, potansiyel bir oy deposu, bol bol nutuk ve nasihat çekilecek bir kitle olarak görülüyor. Bu egemen atmosferde Bursa, Çanakkale ve Aydın’da “Gençlik de yönetmeye aday” diyerek seçim çalışması yürüten bağımsız meclis üyesi ve muhtar adayı olan gençlerin çıkışı önemli bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
GENÇ ADAYLAR VE GENÇLİK KİTLELERİ
Birey ve toplum arasındaki ilişki ancak karşılıklı etkileşim süreçleriyle ele alınabilir. Birey, ancak toplumun hareketinde bir güç olduğu, onun dinamiklerine ve yasalarına yaslandığı, hem ondan güç aldığı hem de onu güçlendirdiği, toplumun “aktif” bir öznesi olduğu durumda bireyin ve toplumun istençleri aynı hedefe yönelebilir.
İşte bu genç arkadaşlarımızın belediye meclis üyeliği ve muhtar adaylıklarıyla söyledikleri de birey ve toplum arasındaki bu ilişkiye dairdir. Bursa, Çanakkale ve Aydın’daki genç arkadaşlarımız belediye meclislerinin ve yerel yönetimlerin bir parçası olabilir ve bu önemlidir. Ancak tam tersi de mümkündür; gençliğin talepleri yerel yönetimlerin dışında kalabilir. Buradaki temel soru şudur; genç arkadaşlarımızın çağrısı seçim döneminden mi ibarettir?
Tek tek bireyler yerel yönetimlerde büyük değişiklikler meydana getirmez, getiremez. Ancak onlara oy veren/vermeyen, seçimlerde destekleyen/desteklemeyen işçi-işsiz, öğrenci gençlik kitlelerinin ekonomik, sosyal ve politik talepleriyle bir araya geldiği, örgütlü bir gücü temsil ettiği durumda; bu gücün yarattığı etkiyle gençliğin bu talepleri aday olan genç arkadaşlarımız nezdinde bir anlam ifade eder.
KRİZE VE TEK ADAM REJİMİNE KARŞI MÜCADELE
İşçi gençlerin fabrikalarda sendikal haklar ve ek zam talebiyle mücadeleyi yükselttiği, mahalle gençliğinin işsizlik ve eğitimsizlik sorunlarına karşı çözüm yolları aradığı, öğrenci gençliğin “parasız, bilimsel, demokratik eğitim” mücadelesini güçlendirdiği; bir bütün olarak gençlik kitlelerinin “tek adam rejimine”, krize ve kapitalizme karşı mücadeleyi büyüttüğü oranda gençliğin talepleri ve gelecek kavgası yerel yönetimlerin ve seçimlerin dışına çıkabilir, çıkmalıdır.
Martın sonu politik ve ekonomik koşullar açısından hiç de “bahar” değildir. Yerel seçimleri kim kazanırsa kazansın; ekonomik krizin yıkıcı sonuçlarının hissedileceği, küçülen ekonomi ve yükselen enflasyonun alım gücünü ezeceği, işten çıkarmaların yoğunlaşacağı, krizin bütün yükünün işçi ve emekçilere, her kesimden gençlik kitlelerine yükleneceği bir dönemin başlangıcıdır. Martın sonu havalar ısınabilir, mevsim normalleri bakımından bahar gelebilir. Ancak ekonomik-politik atmosfer bakımından “baharın gelişi” uzun erimli bir mücadeleyle, “geleceğimizden tasarruf etmeyeceğiz” diyen, krizin faturasını ödemeyi reddeden gençliğin tek adam rejimine ve kapitalist krize karşı mücadeleyi yükseltmesiyle mümkün olur.
Evrensel'i Takip Et