AP, Türkiye raporunu kabul etti
Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısı yapan raporu kabul etti.
Fotoğraf: JLogan/Wikimedia Commons
Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısı yapan raporu kabul etti.
Hollandalı AP üyesi Kati Piri tarafından hazırlanan "2018 Türkiye Raporu" Strazburg'daki Genel Kurulda oylandı. "Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye ile katılım müzakerelerini resmen askıya alması" önerisinin yer aldığı rapor, 109'a karşı 370 oyla kabul edildi. 143 parlamenter ise çekimser kaldı.
Rapor, çağrıya gerekçe olarak Türkiye’deki insan hakları ihlallerini gösteriliyor.
"OHAL FİİLEN DEVAM EDİYOR"
Hollandalı Avrupa Parlamenteri Kati Piri'nin kaleme aldığı raporda insan hakları ihlalleri, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'a yönelik "keyfi tutuklamalar", "İstihbarat örgütünün Diyanet İşleri Başkanlığı'nı muhaliflere baskı uygulamak için kullanması", "160 basın kuruluşunun kapatılması", "yolsuzluk olaylarının giderilememesi", "Hristiyan ve Aleviler dahil olmak üzere dini azınlıkların baskı altında olması" ve "Avrupa Birliği ülkelerine yapılan iltica başvurularının tavan yapması" yer alıyor. Ayrıca OHAL'in fiilen devam ettiği, tutuklanan kişilere yönelik davaların çoğunda kesin kanıt olmadan işlem yapıldığı ifade ediliyor.
OHAL Komisyonu’nun sadece yüzde 7 oranında olumlu sonuç verdiği ve 81 bin dosyanın hala işlem beklediği hatırlatılıyor. Türk hükümetinden bu kişilerin uluslararası hukuk standartlarına uygun şekilde maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilebileceği şekilde bir mekanizmanın kurulması talep ediliyor.
Raporda 2015 yılından bu yana devam eden yeni İstanbul Havalimanı çalışmalarında 38 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatılarak bu kapsamda kötü çalışma koşullarını protesto eden kişilerin cezaevine gönderilmesi sert bir dille eleştiriliyor.
Türkiye ve Ermenistan'a ilişkilerin normalleştirilmesi çağrısında bulunulan raporda, "İki ülke arasındaki sınır kapısının açılmasının ilişkilerin gelişmesine etki edebileceği" vurgulandı.
Öte yandan raporda, Ankara yönetimine Akkuyu Nükleer Santrali inşaatını durdurması çağrısında bulunuldu.
Raporda ayrıca Ayasofya'nın camiye dönüştürülmemesi vurgusu yapıldı.
RAPORDAN DETAYLAR
Euronews’in haberine göre rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:
- Raporda OHAL’in fiili olarak devam ettiği, OHAL prosedürlerinin halen yerel idare ve makamlarca devam ettirildiği yer alıyor. İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve mal edinme özgürlüğü konusunda çok ciddi geriye gidişin olduğu ve bundan endişe duyulduğu belirtiliyor.
- Terör iddiaları sebebiyle 150 bin kişinin gözaltına alınması ve 78 bin kişinin tutuklanmasından çok derin endişe duyulduğu ve bu davaların çoğunda kesin kanıt olmadan işlem yapıldığı belirtiliyor.
- Raporda Gülen Hareketi ve muhaliflere baskı uygulamak için Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türk istihbarat kurumu tarafından kullanılmasının büyük endişeye sebep olduğu ifade ediliyor. Bu durumun Avrupa ülkelerinin egemenlik haklarını ve sosyal düzenini tehdit ettiği belirtilerek bu konuda Avrupa ve üye ülkelerin güvenlik birimleri göreve davet ediliyor.
- Pasaportların tutuklu veya şüpheli yakınlarını da kapsayacak biçimde iptallerinden ciddi endişe duyulduğu ifade ediliyor, bu sürecin idari olarak denetlenmesi ve adli olarak desteklenemeyen iptallerin kaldırılması talebinde bulunuluyor.
- Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri’nin raporuna dayanarak, terörle mücadele yasasının insan hakları ihlallerini meşrulaştırmak için kötüye kullanılması konusunda Türkiye uyarılıyor. Terörle mücadele yasasının uluslararası insan hakları standartlarına uygun hale getirilmesi talep ediliyor.
- OHAL Komisyonu’nun sadece yüzde 7 olumlu sonuç verdiği ve 81 bin dosyanın hala işlem beklediği hatırlatılıyor. İşten atılan kişinin ve ailesinin üzerinde başta ekonomik olmak üzere çok sert sonuçlar doğurduğu ve adeta sosyal ve profesyonel hayatta damgalandıkları belirtiliyor. Türk hükümetinden bu kişilerin uluslararası hukuk standartlarına uygun şekilde maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilebileceği şekilde bir mekanizmanın kurulması talep ediliyor.
- Sendika üyeliğinin suç delili olarak ele alınmasından derin bir endişe duyuluyor ve bunun ülkede sendikal hakların gelişmesine yönelik ciddi bir engel teşkil ettiği belirtiliyor.
- OHAL'in başlatılmasından bu yana Türk vatandaşlarından gelen sığınma başvurularının çarpıcı biçimde arttığı vurgulanıyor. Avrupa Sığınma Destek Ofisi'ne göre, Türkiye'nin vatandaşları Avrupa Birliği ülkelerine sığınma talebinde bulunan beşinci ülke konumuna yükselmesi endişeye neden olduğu belirtiliyor. Eylül 2018 rakamlarına göre 16 binden fazla iltica başvurusunun hala karara bağlanması gerektiği ifade ediliyor.
- Türkiye'de yolsuzluğun birçok alanda yaygın olduğu vrugulanıyor ve bir önceki raporda yer alan uyarılar hatırlatılıyor. Yolsuzluk davalarında soruşturma, kovuşturma ve mahkumiyet sicil kaydının, özellikle üst düzey yolsuzluk davalarıyla ilgili olarak zayıf kalmasından endişe duyulduğu belirtiliyor.
AB-Türkiye Ortaklık Konseyi Toplantısı, dört yıl aranın ardından 15 Mart tarihinde Brüksel'de yapılacak. Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürüten Romanyalı yetkililer toplantının ana gündem maddesinin insan hakları olacağını ifade etti. Görüşmede taraflar arasında vize serbestisi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, katılım sürecinde gelinen nokta, terörle mücadelede iş birliği gibi konular ele alınacak.
İLK KEZ ASKIYA ALMA ÇAĞRISI
Raporun onaylanmasıyla, Avrupa Parlamentosu ilk kez üyelik sürecindeki aday bir ülke ile müzakerelerin askıya alınması çağrısı yapmış oldu.
SEMBOLİK
Bununla birlikte, parlamento oylaması sembolik önem taşıyor; Avrupa Komisyonu üzerinde bağlayıcı yetkisi bulunmuyor.
ERDOĞAN: EY BATI, HANİ AB’DE İDAM YASAKTI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Uluslararası İyilik Ödülleri programında yaptığı konuşmada AB’nin kararına tepki gösterdi. Raporda Türkiye’deki antidemokratik uygulamalara ilişkin eleştirilere yanıt veren Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’yi öne sürdü.
Erdoğan, “Bizi tahrik etmeye çalışıyorsan, biz tahrik olmayacağız. Biz bu oyunla tahrik olmayacak kadar evrensel bir dinin mensuplarıyız. Bu oyuna gelmeyiz. Aynı şekilde Mısır'da darbe mahkemelerinin kararlarıyla idam edilen gençlerin acısını yüreklerinde hissetmediler. Daha geçenlerde 9 genci idam ettiler. Ey Batı! Avrupa Birliği, hani AB ülkelerinde idam yasaktı. Siz Sisi'nin davetiyle nasıl oluyor da icabet ediyorsunuz. O da bir katliamın düzenleyicisi. Samimi olsaydınız, gerçek demokrat olsaydınız böyle bir idam mekanizmasını çalıştıran davetine icap etmezdiniz. Beni Sisi'yle barıştırmak isteyen çok var. Asla kabul etmiyorum, etmem de. Halkın yüzde 52 oyu almış olan Mursi'yi ve arkadaşlarını mahkum eden bir antidemokratla karşı karşıya gelmem, onunla aynı masaya oturmam” dedi.
TÜRKİYE'DEN TEPKİ: HÜKÜMSÜZDÜR
AKP Sözcüsü Ömer Çelik de Twitter hesabından, AP'nin kararına ilişkin paylaşımda bulundu. Çelik, paylaşımında, "Bizim açımızdan değersiz, hükümsüz ve itibarsız bir karar bu. Bu itibarsız karar, AP'nin artık aşırı sağın ideolojik güdümüne girdiğinin ilan edilmesidir. AP demokratik gelişmeye açık ve destekleyici kararlar almaktan uzaklaştı. Aşırı sağın dar penceresinden bakıyor dünyaya." değerlendirmesinde bulundu.
Çelik, “AP'ye sesleniyoruz. Bu raporu size aynen iade ediyoruz. Kabul ettiğiniz bu raporu, 'Avrupa Irkçılık ve İslam Düşmanlığı Müzesi' kurup kapısına asabilirsiniz. O raporu her gördüğünüzde, Avrupa'yı ırkçılara adım adım bir kere daha nasıl teslim ettiğinizi hatırlarsınız." İfadelerini kullandı.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: RAPOR HİÇBİR ANLAM İFADE ETMİYOR
Dışişleri Bakanlığından da yazılı açıklama yapılarak karara tepki gösterildi. Açıklamada, “Türkiye'nin reform sürecini yeniden başlattığı bir dönemde, Avrupa Parlamentosu tarafından benimsenen tek taraflı ve objektiflikten uzak tutuma, tarafımızca herhangi bir değer atfedilmesi mümkün değildir. Söz konusu tavsiye kararı bizim için hiçbir anlam ifade etmemektedir” ifadesi kullanıldı.
Verilen aleyhte ve çekimser oyların AP içinde de sağlam bir zemin bulmadığını gösterdiği iddia edilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Ön yargılı ve haksız değerlendirmeler barındıran raporun, AP seçimleri sürecinde, özellikle ülkemizde gerçekleştirilecek yerel seçimlerin arifesinde ve Türkiye ile AB arasında yaklaşık dört yıllık bir aradan sonra düzenlenecek Ortaklık Konseyi'nin hemen öncesinde kabul edilmesi, Avrupa'da benimsediğimiz seçim kültürüne aykırı düşmektedir. AP'de hakim olmaya başlayan sağ ve sol aşırı akımların bu raporu gerçekleri yansıtmayan, dışlayıcı ve ayrımcı popülist bir metin haline dönüştürmüş olmasını, AB'nin geleceği ve ortak değerlerimiz açısından endişe verici buluyoruz.”
Açıklamada, AB'ye üyeliğin, Türkiye'nin stratejik hedefi olduğuna vurgu yapılırken, “İlişkilerimizin ana eksenini oluşturan katılım müzakerelerinin askıya alınmasına yönelik çağrı, Avrupa Parlamentosunun vizyoner bir bakış açısından yoksun olduğunu ve ahde vefa ilkesine saygı duymadığını açıkça ortaya koymaktadır” denildi.
‘RAPOR YANLI VE SİYASİ’
Ermeni soykırımının raporda yer almasının, raporun yanlılığını gösterdiğini ifade eden Dışişleri Bakanlığı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, reform sürecinin arkasındaki itici ve hızlandırıcı güçtür. Yargı Reformu Stratejisi'nin güncellenmesi ve İnsan Hakları Eylem Planı'nın hazırlanması ve vize serbestisi sürecinde ilerleme kaydedilmesi gibi reform odaklı adımlar attığımız bir dönemde, raporda asılsız iddialara yer verilmiş olması Avrupa Parlamentosunun çelişkili ve ön yargılı tutumunun göstergesidir” dedi.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, Avrupa Parlamentosu'nun (AP) 2018 Türkiye Raporu'na ilişkin, "Ülkemiz gerçekleriyle hiçbir alakası olmayan ve Türkiye karşıtı çevrelerden beslenerek ortaya atılan, mesnetsiz iddialara dayandırılarak hazırlanan söz konusu raporun, AP Genel Kurulu tarafından kabul edilmesini şiddetle kınıyorum." ifadesini kullandı. (HABER MERKEZİ)