15 Mart 2019 12:07

İşçi evlerinden izlenimler: Söz dönüp dolaşıp ekonomiye bağlanıyor

İkitelli'de işçi evlerini dolaşan Tarık Kaya izlenimlerini yazdı.

İkitelli'de bir kahve | Fotoğraf: Şerif Karataş/Evrensel

Paylaş

Tarık KAYA
İstanbul

Fabrikadan, atölyeden, iş yerinden çıkanlar, İstanbul trafiğinden yakayı kurtarabilirse, dinlenebilmek için değilse de evdeki işlerini yapabilmek, kendini, çocuğunu yarına hazırlamak, bir günü daha atlatabilecek enerjiyi toplayabilmek için kendini eve atıyor. Misafirlerinden daha önce eve gidip hazırlık yapma şansları yok işçi ailelerinin. Aniden çıkan bir mesai ile misafirlerden sonra gelinebilir evin kapısına hatta. Bir koşturmaca, sürekli bir hazırlanma bütün işçi evlerine yansıyan. Bu hengameyi bilerek dolaşıyoruz İkitelli’deki işçi evlerini. 

Misafirliğin müdavimi çaylar gelip giderken, tekstilde çalışan işçi arkadaşımız, hayatın getirdiği yorgunluğu, tüm ülkenin kötüye gidişine bağlıyor hemencecik. Başka bir şeyden söz etmeye imkan yok, işler nasıl diye sorduğumuzda da, hafta sonu ne yapıyorsunuz dediğimizde de söz kendiliğinden ekonomik krize, tanzim satış noktalarına, mesailere, hukuksuzluğa geliyor. Asgari ücret 2 bin lira oldu ama pek çok yerde yaşanan şey onun çalıştığı yerde de yaşanıyor: “Benim hesabıma asgari ücret yatırıyorlar, sonra maaş bordromda şöyle yazıyor; 300 TL’si geri verilecek. Gidiyorum, 300 lirasını elden geri veriyorum. Asgari ücret bile alamıyorum. Şikayet etsen kime şikayet edeceksen, devlet zaten buna müsaade ediyor.” 

Suriyeli işçilerin zaten sigortaları yok, böylece işverenler asgari ücret bile verseler, Suriyeli işçilerden her türlü ‘kârlı’ oluyor onlar için. “Türkiyeli işçilere ise sigortanı yaptığımız için sizin maaşınızdan kesiyoruz” diyorlarmış. 

SURİYELİLER HEP HEDEF

Suriyelilerin yaptığı tekil suçlar bile çok hızlı bir genellemeye, tüm Suriyelileri hedef alan söylemlere dönüşüyor. Suriyelilerin tüm Küçükçekmece’de işçi ve emekçilerin en yoksul tabakasını temsil etmesi nedeniyle de Türkiyeli işçiler, onları kendilerinden aşağıda ve dolayısıyla hırsızlıklardan, yoksulluklardan sorumlu tutuyorlar. Neredeyse her işçi evinden benzer bir izlenimle ayrılıyoruz: “Suriyelilere maaş veriliyor, daha kendimizi besleyemiyoruz onları nasıl besleyeceğiz”, “Her işi çok kaba yapıyorlar, verimsiz çalışıyorlar”... Verimsiz çalışıyorlar mı bilmem ama en kötü işleri onlar yapıyor ve bunu çok kötü koşullarda çalışarak yapıyorlar. Üstelik ilk kapının önüne konulacaklar da onlar. 

Misafirliğe gittiğimiz bir gıda işçisi, krizden Suriyeli işçilerin de etkilendiğini, daha az kalifiye oldukları ve hiçbir güvenceleri olmadıkları için tazminatsız hızla işten atıldıklarını söylüyor. Kendi çalıştığı iş yerinde üretim hiç durmamış ama neredeyse yarı yarıya azalmış. Ekonomik krizin geçeceğine dair de bir beklentisi yok. Geçen seçimde CHP’ye oy vermiş, bu seçimden pek beklentisi olmasa bile, “Hangisi gelse aynı” gibi düşünmesine rağmen, birçok kaleme oy verildiği için sandığa gideceğini söylüyor.

SÖZ DÖNÜP DOLAŞIP EKONOMİYE GELİYOR

Misafir olduğumuz başka bir evde, iki aile ile buluşuyoruz. Uzun bir AKP’li seçmen eleştirisi oluyor. Bir bakıma AKP seçmenini eğitimsiz ve oy verme yeterliliğinden yoksun görüyorlar. CHP’yi kötü muhalefet yapmakla eleştirseler de asıl sorumluluğu CHP’ye oy vermeyen AKP seçmeninde buluyorlar. Karşılaştığımız CHP’li seçmenler tüm bu olup bitenden kendisine dair hiçbir sorumluluk çıkarmıyor. 

Doğru ifade mi bilmem ama CHP seçmeni başka nasıl muhalefet yapılır kısmını unutmuş gibi. Mahalle meclisleri, kent konseyleri, kuru laflar gibi geliyor, kafalarında canlanmıyor. Yani birlikte hareket etme, ortak karar verme, mahalleye dair sözlerini söylemeye dair deneyimleri yok. Söz buraya sıkıştığında; “Kılıçdaroğlu zaten partiyi batırdı” deyip atıyorlar yükü üstlerinden.

İstanbul’da AKP ve CHP’nin kafa kafaya bir yarışta olmaları CHP seçmeninin seçimlere dair motivasyonunu biraz arttırıyor gibi. En azından böyle propaganda ediliyor. Ama kimse seçimlerden kesin bir zafer beklentisinde değil.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

"Halkın yüzde 80’i açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor"

SONRAKİ HABER

İzmir’de kadınlar, “Kent, yaşam ve kadın” panelinde bir araya geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa