İHD, Adana Barosu ve ÇHD cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekti
İHD Adana Şubesi ve Adana Barosu Cezaevleri Komisyonu açlık grevindekilerin durumuna dikkat çekmek için ortak açıklama yaptı.
İLGİLİ HABERLER
Açlık grevlerine ilişkin Meclis İnceleme Komisyonu’na başvuru
Açlık grevlerinin bitirilmesi için aydın ve yazarlar bir araya geliyor
İHD Adana Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Adana Barosu Cezaevi Komisyonu ve ÇHD; Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi, Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi ve Osmaniye 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşan hak ihlalleri raporunu açıkladı. Raporda Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılması ve cezaevlerindeki hak ihlallerinin son bulması için sürdürülen açlık grevlerine dikkat çekildi.
Ocak ayında açlık grevine giren ilk gruplardaki mahpuslarda; kilo kaybı, uyku sorunu, baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, koku, ses ve ışığa karşı duyarlılığın artması, mide bulantısı, bağırsak kanaması, gözlerde yanmalar gibi semptomların görülmeye başladı. Açıklamaya katılan açlık grevindeki tutukluların yakınları, raporda anlatılanları doğrulayarak kardeşlerinin, çocuklarının geri dönülmez noktaya geldiğini belirterek talepleri kabul edilerek açlık grevlerinin son bulmasını istedi.
“AÇLIK GREVLERİ SUÇ SAYILIYOR”
Rapora göre bölge hapishanelerinde ortalama 60 mahpus süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde. İfade özgürlüğü sayılması gereken açlık grevleri cezaevi yönetimleri tarafından suç sayılarak soruşturmalara maruz kalıyor, açlık grevine giren mahpusların bulunduğu hapishanelerin tamamında mahpusların her gün hekim tarafından yapılması gereken kilo ve tansiyon kontrolleri hemşire ve gardiyanlar tarafından yapılıyor.
“ADALET BAKANLIĞINI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”
Hapishane Komisyonu Sözcüsü Avukat Zelal Demiray, “Tecridi protesto etmek amacıyla 7 mahpus yaşamına son verdiğini ve açlık grevinde olan mahpusların geri dönüşü olmayan sağlık problemleri ile kalıcı hastalıklar tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek daha fazla ölüm olmaması için bir an evvel taleplerin karşılanmasını istedi. Adalet Bakanlığı’nı göreve çağıran Demiray, “Dünya üzerinde başkaca hiçbir örneği olmayan, gerek İnfaz Yasası, gerek Anayasa, gerekse taraf olunan uluslararası sözleşmeler ile AİHS hükümlerine aykırılık teşkil eden İmralı Hapishanesindeki haksız, yasadışı, keyfi ve insan varoluşuna aykırı ağırlaştırılmış tecrit uygulamasının bir an önce kaldırılması için Adalet Bakanlığını göreve çağırdığımızı ilan ederiz” dedi.
“HAK İHLALLERİ SORUŞTURULSUN”
Tespit ettikleri hak ihlallerinin sonlandırılması için Adalet Bakanlığı, Hapishane İdareleri ve savcılıkların gerekli hassasiyetleri göstermesi gerektiğini söyleyen Demiray, “İradi veya ihmali davranışlarıyla kusur veya kastları tespit edilen kamu görevlileri hakkında etkin idari ve cezai soruşturmaları başlatılması gerektiğini ifade ederiz” diye konuştu.
“YASALAR HERKESE EİT UYGULANIR”
ÇHD adına konuşan Ali Akıncı, açlık grevlerinin 15 günü geçmesine rağmen ÇHD’nin gündeminde yeteri kadar yer almadığını belirtti. Açlık grevlerini daha görünür kılınması için ÇHD’ye görev düştüğünü dile getiren Akıncı, “Ölümler açlık grevlerinin talepleri kabul edilerek durdurulabilir” dedi. Adana Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı Tugay Bek, yasada, Anayasada olan bir hakkın herkese eşit uygulanması gerektiğini belirterek “Herkes için geçerli olan bazı yasalar var ama ‘bazı kişiler faydalanamaz’ deniyor. Böyle bir durumda bu ülkede yaşayan tüm yurttaşlar açısından da herhangi bir hakkın güvencesi olduğundan bahsedilemez. Tüm vatandaşların uygulanan ağırlaştırılış tecride buradan karşı gelmesi gerekir” dedi. Yerel seçilmede ortaya çıkan sonucun baskı ve antidemokratik uygulamaları halkın kabul etmediği anlamına geldiğini dile getiren Bek, “Buradan iktidarın çıkarması gereken sonuç demokratik barışçıl adımlar atılması olmalı” dedi. İHD MYK Üyesi Yasemin Dora Şeker de insan yaşamını odak noktasına koymuş bir dernek olarak açlık grevlerinin devam etmesini doğru bulmadıklarını belirterek bunun sona ermesi için açlık grevlerini ortaya çıkaran zeminin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Taleplerin hukuka ve insanlığa uygun olduğunu dile getiren Şeker, “İnsanların yaşamına son vermesini istemiyoruz” dedi.
KEYFİ YASAKLAR UYGULANIYOR
Raporda öne çıkan hak ihlalleri şu şekilde:
- Özellikle Osmaniye Hapishanesinde mahpusların aileleriyle yaptıkları telefon görüşmelerinde açlık grevinde olduklarını söylemeleriyle beraber telefon görüşmelerine anında son verilmiş, örgüt propagandası yapıldığı gerekçesiyle mahpuslara telefon görüş yasağı ve hücre cezası gibi disiplin cezaları verilmiştir. Söz konusu telefon görüş yasağı herhangi bir tebligat yapılmaksızın ve savunma alınmaksızın usule aykırı bir şekilde derhal uygulamaya konulduğu tespit edilmiştir.
- Hapishanelerin tamamında ayakta sayım dayatılıyor. tamamında ayakta sayım dayatmasının devam ettiği Hapishane yönetimleri tarafından ayda 4-5 kere sık sık aramaların yapıldığı, odaların dağıtıldığı, özellikle Osmaniye’de kadınların kaldığı bölümde arama esnasında gardiyanlar tarafından çorapların dahi çıkartıldığı, göğüslerinin taciz boyutuna varan derecede sıkıldığı ve ayakta sayım uygulamasının halen devam ettiği tespit edilmiştir.
- Basın-yayın-tv gibi haber alma ve bilgi edinme araçlarında, kitap, dergi ve gazetelerde kısıtlamaya gidildiği, hiçbir hapishanede istenilen gazetelerin örneğin Yeni Yaşam gibi temin edilmediği, Yeni Yaşam adlı gazetenin bayilere gelmiş olmasına rağmen bu sefer de açlık grevine giren Leyla Güven ile genel olarak devam eden açlık grevlerine ilişkin haberlerin yer alması nedeniyle açlık grevini yaygınlaştırıcı ve teşvik edici ihtimali ile verilmiyor.
- Özellikle Osmaniye’de çoğu mektubun verilmediği, mektuplarda yazan beyanlardan ötürü disiplin soruşturmaların başlatıldığı, Kürtçe dil ile yazılan mektup ve kartların ‘bilinmeyen bir dil’ olarak tanımlanarak tercümesi için ücret verilmesi gerektiğinden bahisle el konulduğu, Kürkçülerde ise yaşanan genel hak ihlallerine karşı yazılan başvurular ve mektupların sakıncalı olduğu gerekçesiyle gönderilmiyor.
- Kürkçüler F Tipinde kalan FETÖ, IŞİD, PKK gibi farklı suç gruplarına mensup mahpuslar açık ve kapalı görüşleri aynı zamanda aynı yerde yapmaya zorlanıyor.
“TECRİT BİR ÇOK CEZAEVİNDE”
Raporda özellikle Osmaniye Hapishanesinde, Nusaybin davalarından yargılanan mahpusları bazılarına özel muamele uygulandığı, yaralı olanların tedavilerinin özenli ve düzenli bir şekilde yapılmadığı, ayrıca Melis Teksan adlı kadın mahpusun 7 aydır hiçbir gerekçe gösterilmeksizin arkadaşlarının yanından alınarak başka bir koğuşta tek başına kaldığı, yine Abdulkadir Baybars adlı mahpusun ise açlık grevinde de olmasına rağmen 1 yıla yakın süredir tek başına tutulduğu ifade ediliyor. Hapishanelerin büyük çoğunluğunda yaşanan haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı çıkan mahpuslara yoğun disiplin cezalarının verildiği, özellikle Osmaniye T1’de kalan kadın mahpuslara verilen hücre cezalarında, hücrelerin yaşamaya elverişli olmayacak derecede kötü olduğu, yine hücre camının karşıda erkek hücrelerin olduğu gerekçesiyle siyah poşetlerle kapatıldığı belirtiliyor. Bazı mahpuslar aldıkları disiplin cezalarından ötürü 2 yıla yakın süredir aileleriyle açık-kapalı görüş yapamıyor, bazıları ise aylardır aileleriyle telefon görüşü yapmıyor. (Adana/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et