TÜPRAŞ’ın kadın işçileri gelecekleri için direniyor
TÜPRAŞ'ın çeşitli bölümlerinde çalışan ve TİS sürecinin en canlı öznesi olan kadın işçiler, sendikalarıyla birlikte bu süreci tamamlamakta kararlı.
Fotoğraf: Petrol-İş web sayfası
Eren SARAN
İzmir
TÜPRAŞ’ta TİS görüşmelerinin tıkanmasının ardından işçiler rafineri önünde sabah saatlerinden akşamüzerine kadar süren eylemleriyle bir haftayı tamamladı. İşçiler bugün yapılacak son arabulucu görüşmesinin ardından eylemlerini nasıl sürdüreceklerinin kararını verecek. Tüm hafta içerisinde tam gün eylemlerine devam eden TÜPRAŞ işçilerinin içerisinde kadınların tutumu dikkat çekti. Zira sağlık biriminde, laboratuvarda, sahada ve masa başında uzun yıllardır çalışan ve TİS sürecinin en canlı öznesi olan kadın işçiler, sendikalarıyla birlikte bu süreci tamamlamakta kararlı.
Gün boyu sessiz görünseler de sendikanın ‘Toplanıyoruz arkadaşlar’ çağrısına en hızlı yanıt veren kadınlar, gün boyu gerçekleşen açıklamalarda, fabrika içerisine gerçekleştirilen yürüyüşlerde yüzlerce işçinin arasında en önde yer alıyor. Sendikal mücadele içerisinde yıllardır var olan kadın işçiler aynı zamanda ev içi sorumlulukların da üzerlerinde olduğunu, sendikalarda ileriden görev almak konusunda kimi zorlukları bu yüzden yaşadıklarının söylüyor. Kadın işçiler, sendikanın birleştirici gücünün geliştirilmesi, yeni gelen tüm işçiler arasında sendikal bilincin ve birbirleriyle iletişimlerinin kuvvetlendirilmesi gerektiğini de düşünüyor. TÜPRAŞ’ta kapsam içinde çalışan 30’un üzerinde kadın işçi yaşanılan süreci, ekonomik krizi ve TİS görüşmelerinin nasıl biteceğini tartışıp sonucu merakla bekliyor.
"KANSER RİSKİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Birçoğu özelleştirmeden önce çalışmaya başlamış. Özelleştirmenin ardından girenler bile en az 13 yıllık işçisi… TÜPRAŞ’a özelleştirme sonrası girenler “Biz burayı Koç Holding aldı diye tercih ettik. Kurumsal, güvenilir bir firma olması en azından böyle bir imaj vermesi bizim için tercih nedeniydi. Ancak şimdiki sürece baktığımızda gün geçtikçe işçisine karşı tavrı değişen bir Koç Holding görüyoruz” dedi.
Yirmi yılın üzerinde TÜPRAŞ’ta çalışan bir başka kadın işçi ise üzerine basa basa tekrar etti: “Burası sadece emeğimizi değil bedenimizi de sömürdü.” Uzun yıllar laboratuvarlarda çalışan birçok işçinin kanser riskiyle karşı karşıya olduğunu, zehirli kimyasalları solumaktan hemen hemen hepsinin yaşam sürelerinin kısaldığını belirten işçi, “Bugün TÜPRAŞ’tan emekli olan birçok arkadaşımız erken yaşlarda kansere yakalanıyor. İçeride de halen çalışan arkadaşlarımız arasında tanı konulanlar var. Sağlımızı kaybediyoruz. Biz TÜPRAŞ’a bedenimizi de sattık. Bunu mutlaka yazın.”
DOĞUMDAN SONRA GECE VARDİYASI
Rafineride vardiyalı sistemde çalışan kadın işçiler aynı zamanda hamilelik süreçlerini, doğum sonrası çalışma sürelerini de çok zor geçirmiş. İçlerinde erken doğum yapanlar, doğumdan hemen sonra ağır koşullarda çalışanlar var. Sağlık biriminde çalışan kadınlar hem çalışma arkadaşlarının geçirdikleri kazalarda ilk müdahale edenler olarak psikolojik olarak yıpranıyor, hem de çalıştıkları işte bedenen de birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Aynı sorunu bir işçi “Bizler burada her türlü zorlukla çalıştık. Vardiyalı çalışırken, sadece kadın olduğumuz için vardiyadan alındığımız da oldu” sözleriyle özetliyor. Bir diğeri ise doğum izninden döndükten sonra gece vardiyasında çalışmanın zorluklarını dile getiriyor.
TÜPRAŞ’a girdikten sonra bir aile olduklarının holding tarafından sıkça dile getirilmesine rağmen bugün seslerinin patronları tarafından duyulmamasına öfkeliler. “Zaten biz bir sürü zorluğa katlandık şimdi ise bizim haklarımıza saldıran, hak ettiğimiz zammı bize vermemek için diyalogdan adım atmaktan kaçınan bir patron var önümüzde” diye anlattılar bu durumu. Aynı zamanda emekliliklerinin ardından yerlerine alınacak işçilerin kadın olmayacağını daha çok masa başı işler için kadın işçilerin tercih edileceğini düşünüyorlar.
"İŞÇİ DOSTU DEĞİLLER"
Kadın işçiler, TÜPRAŞ’ta çalışmanın on yıl önce ekonomik olarak bir değer ifade ettiğini, diğer firmalara göre veya asgari ücretliye göre daha iyi olduğunu ancak artık bu özelliğini yitirdiğini dile getirdiler. Arkasından da şunları söylediler: “Ancak biz yüksek riskli bir alanda çalışıyoruz. Burada acil durum sireni duyduğumuz zaman çocuklarımızı ailelerimizi arayıp vedalaştığımız çok olmuştur. Kazalarda ölen yaralanan arkadaşlarımızı aklımızdan çıkaramıyoruz. Yangın çıktığı zaman buradan ayrılmadan müdahale ediyoruz. Yani işimiz zor. Aldığımız ücret ise tüm zorlukların yanında bizlerin rahat bir yaşam sürmesine yetmiyor. 360 gün çalışıyoruz beş gün kafamız rahat tatil yapamıyoruz. Rafineri işçisinin bu koşullarda çalışmaması lazım. Biz buranın gerçek emekçileriyiz. Elimizden geleceğimiz alındı. İşçi dostu görünüyorlar ama değiller.”
"KOÇ’UN ARKASINDA HÜKÜMET VAR"
Bir hafta boyunca sabahları sendikalarının açıklaması ile güne başlayan işçiler, eylemin bitiş saatine kadar geçen sürede rafinerinin yeşil alanlarında birbirleriyle sohbet edip süreci değerlendirerek bir sonraki adımlarının ne olacağını düşündüler. Bu sohbetlerde çokça ülke gündemi, hayat şartları tartışıldı. Ama en çok uzun yıllardır çalıştıkları TÜPRAŞ’ın patronu Koç Holdingin daha önceki sözleşme sürecinden farklı bir tavırla ortaya çıkmasını anlamlandırmaya çalıştılar.
TİS sürecinde önemli bir haftaya başladıklarının farkında olan kadın işçiler Koç Holding’in Yüksek Hakem Heyeti ile sendikayı sıkıştırdığını düşünüyor. Patronların arkasına hükümeti aldığını hatırlatan bir işçi “Biz hiç böyle bir sözleşme süreci geçirmedik. Bizim taleplerimiz neredeyse konuşulamaz hale geldi. Uzun yıllardır çalıştığımız sistemi değiştirerek TÜPRAŞ’ta daha az örgütlü taşeron bir çalışma sistemini getirmek istiyorlar. Bunu içerideki davranışlarında da hissediyoruz. Biz insanca yaşanabilecek, burada verdiğimiz emeğin karşılığı olan bir ücret zammı ile bu sözleşmeyi tamamlamayı bekliyorduk. İlk defa gergin bir tavırla karşı karşıyayız. Bize karşı böyle olmalarına kızgınız” diye konuştu.