13 Mayıs 2019 08:55

“Aile şurası”, kadının kurası mı?

Kadın bedeni üzerinden şekillenen bu gibi söylemlerin kadına karşı şiddet, taciz-tecavüz vakalarının artmasındaki payını çarpıcı şekilde görüyoruz.

Paylaş

Yıldız Teknik Üniversitesi'nden bir öğrenci

Geçtiğimiz günlerde düzenlenen 7. Aile Şurası’nda Cumhurbaşkanı’nın büyük tepki uyandıracak açıklamaları oldu. Bir sabah yurtta kahvaltı ederken bizim de eleştiri yağmuruna tuttuğumuz gibi kadınlar hem sosyal medyada hem sohbet masalarında yine seslerini çıkarttılar.

BEDENLERİMİZ BİZİM!

Eleştirilerimiz ilk doğum kontrol ve aile planlamasına takılıyor. Krizin faturasının gitgide ağırlaştırdığı tüm geçim sıkıntısını pas geçip “Her doğan rızkıyla doğar” gibi “iyi dilek”lerle halka önerilerde bulunuyor Cumhurbaşkanı. Mesele doğum kontrolüne geldiğindeyse neredeyse kadınların elinden haklarını almaya varacak bir söylemle çocuk doğurmama isteğini insani bir istek olmaktan uzaklaştırıp bir dayatmayla önümüze sunuyor. Çocukları çok sevdiğinden değil ya, gelecek nesillerde iş gücünün azalmaması için yıllardır tutturuyor bu söylemi. Ancak son veriler bu çağrıya kulak verilmediğini gösteriyor. Çünkü bugün kim böyle bir ülkede çocuk yetiştirmek istiyor? Ayrıca bir çocuğun bütün masraflarını karşılayacak maddi durumun kıyısında olmakta zorlanıldığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Kadın bedeni üzerinden şekillenen bu gibi politik söylemlerin kadına karşı şiddet, taciz-tecavüz vakalarının artmasındaki payını son dönemde çarpıcı şekilde deneyimliyoruz.

SOKAKTA, KAMPÜSTE, YURTTA

Boşanmanın özendirildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı giderek artan kadına yönelik şiddetle ilgili ne yapıyor? Ekonomik bağımlılığı yüzünden eşinden boşanamayan onca kadın da mutluluk içerisinde mi, hapis hayatı mı yaşıyor? Yoksa iktidarın politikalarının şiddetin ve geçimsizliğin artışıyla hiçbir ilgisi yok mu? Sohbetimizdeki sorular devamlı artıyor. Karşı taraftan bir yanıt beklediğimiz de yok.

Mesele kendimize geldiğinde, üniversiteli genç kadınlar da diğer sosyal statüden kadınlar gibi binbir türlü sorunla baş etmek zorunda kalıyor. Artık akşamları tek başına sokakta yürüyemez hale gelmiş, toplu taşımalarda devamlı dikkatli olmaya çalışan, her an korkması beklenen bir kadın figürü var karşımızda. Erkek ve kadın yurtları arasında da halihazırda bir sürü eşitsizlik olduğunu biliyoruz. Bunlardan en barizi yurt giriş saatlerindeki esneklik payı. Sokaklar bizim için güvensiz olduğunda çözüm erkenden yurda gelmek mi olmalı? Okullarda ise akademik kadrodan eğitim müfredatına kadar cinsiyetçi bir dilden rahatça bahsedebiliriz.

GENÇ KADINLAR BİR ARADA

Yine Cumhurbaşkanı’nın dilinde genç kadınlara dair yalnızca “çarpık ilişkiler” var! Biz giderek daha aydın bir nesil olmaya çalışırken, o bizim için “aldatılan” ifadesini tercih ediyor. Ancak biz her aşamasında sermayeye hizmet eden bütün bu çağrılarının karşısında eşit ve insanca bir yaşam için bir araya gelmeye devam edeceğiz.

Tüm bu sorunları bir biçimiyle de olsa tartışıyor, ortak bir alan yaratıp bununla mücadele etmeye çalışıyoruz. Son zamanlarda ülke gündemini çokça meşgul eden ve çok fazla insanın tepkisini uyandıran taciz ve istismar vakaları ortada. Bizim için önemli olansa bütün bu gelişmeleri birbirinden bağımsız düşünmemek. Onlar her ne kadar bütün olaylardan kendilerini uzak tutuyorlarsa, biz de her bir suça ortak olduklarını o kadar dile getirmek zorundayız. Ancak biz ısrarlı olduğumuz sürece bu gidişata dur diyebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Şiddete dair…

SONRAKİ HABER

Diyarbakır’da eylem yapmak isteyen annelere yine polis ablukası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa