25 Haziran 2019 15:30
/
Güncelleme: 28 Haziran 2019 07:45

Kızılcaköylü kadınlardan “Neymiş Bu Jeotermal?” oyunu

Aydın Efeler Kızılcaköy de köylerine yapılmak istenen jeotermal santrale karşı uzun zamandır köy meydanına kurdukları nöbet çadırında direnişlerini sürdüren Kızılcaköylü kadınlar “Neymiş Bu Jeotermal” tiyatro oyununu sergilemeye hazırlanıyor.

Seher Çenesiz’in yazıp yönettiği Hilal Yılmaz’ın reji asistanlığını yaptığı “Neymiş Bu Jeotermal” isimli tek perdelik tiyatro oyunu 27 Haziran Perşembe saat 20.30 da merkez Aydın/Efeler Muzaffer izgü Kültür Merkezinde sahnelenecek. 

Ekmek ve Gül’e konuşan oyunu yazarı ve yönetmeni Seher Çenesiz, “Bu seneki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sonrasıydı tiyatro oynama fikri gündeme geldiğinde. Projeye başlamadan evvel kadınları tanımak istedim. Kızılcaköy direniş çadırındaki kadınların direncini, mücadelelerine olan inancını, inadını görünce ben de çok heyecanlandım. Yıllarca kadın mücadelesine gönül vermiş biri olarak hiç tiyatroya girmemiş, ya da hiç tiyatro sahnesi görmemiş kendi halinde hayatlarını sürdüren köylü kadınlarla tiyatro konuşmak, çalışma yapmak çok anlamlı bir serüven oldu benim için” diye konuştu. 

‘DOĞANIN TALANINA KARŞI BİRLİK OLMAK İÇİN...’

“Kadınlar özgürleştikce tüm dünya özgürleşecektir” diyen Çenesiz, Kızılcaköy direniş çadırındaki asıl öznebib de kadınlar olduğunu vurguladı. Çenesiz şöyle devam etti: “Ve biz kadınlar zor bir şeye aday olduk aslında. Çok yakında tiyatro oyunumuzla karşınızda olacağız, Umarım tüm Aydın halkında istediğimiz etkiyi yaratabiliriz. Kızılcaköylü kadınlar çok net bir şekilde jeotermal istemiyorlar. Biz istersek ağaçlarımız yeşerir, çiçeklerimiz açar, ama hepimiz istersek hepimiz birlikte olursak her şey güzelleşir ve değişir. Doğanın talanına karşı birlik olmak için herkesi oyunumuza bekliyoruz.” (EKMEK VE GÜL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et