07 Ağustos 2019 01:10
Son Güncellenme Tarihi: 08 Ağustos 2019 12:19

"Basın kartını meslek örgütleri vermeli"

Yeni Basın Kartı Komisyonunun iktidar yanlısı isimlerden oluşması ile yeniden gündeme gelen basın kartı tartışmasını basın meslek örgütü temsilcileri Evrensel’e değerlendirdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin ardından Saray’a bağlanan ve 13 ay toplanmayan Basın Kartı Komisyonu nihayet temmuzda toplantı yaptı. Pek gizli toplantının detayları da paylaşılmadı, komisyonda kimlerin olduğu da. Sonra CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer vesilesi ile öğrendik ki 9 kişilik komisyonun tamamı iktidar yanlısı isimlerden oluşuyor. TGS’nin TGC’nin dışarda kaldığı komisyonun 2 üyesi zaten Cumhurbaşkanlığından. Cumhurbaşkanlığından verilen üyelerinden İletişim Başkan Yardımcısı Zahid Sobac’nın gazetecileri fişleyen raporu ile bilinen SETA’nın araştırmacı kadrosunda bulunduğu biliniyor. Kalan üyelerden 3’ü ATV, Star ve Daily Sabah gazetelerinden, 2’si ise Anadolu Ajansı (AA) ve TRT’den. AA ve Daily Sabah’tan gelen isimler ‘basın-meslek’ örgütü temsilcisi olarak varlar komisyonda, Medya İş ve Medya Derneğinden.  

Böyle olunca bizim uzun zamandır verilmeyen sarı basın kartları, ki artı sarı değil turkuvazlar, başka bahara kaldı. Bizim diyorum çünkü Evrensel’de benimle birlikte pek çok çalışma arkadaşımın kartı yok, başvuru yaptık, çok da oldu ama henüz yanıt alamadık. Gayriresmi bilgimiz, bizim başvuruların komisyon gündemine bile gelemediği. Nereye takılıyor henüz bilemiyoruz ama komisyon tartışması vesilesi ile bu konuyu masaya yatıralım istedik.

Dava izlemekten, Meclise girmeye ve hatta kimi zaman bir sokak eylemi takip etmeye kadar karşımıza çıkan ‘Sarı basın kartı olmayan giremez’ engeli ile nasıl başa çıkmalı, ne yapmalı sorularına basın meslek örgütlerinin temsilcileri ile yanıt aramaya çalıştık. Ortak görüş bu komisyonla iktidar istediği gazeteciye kart verecek istemediği gazeteciye vermeyecek. İstemeyeceği gazetecileri tahmin etmek zor olmayacaktır. Önerilerinden biri kartları basın meslek örgütlerinin vermesi... Peki nasıl?

YIPRANMA HAKKI YOK SAYILMADAN KARTI SENDİKALAR VERMELİ

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, sarı basın kartının Türkiye’de uzun yıllardır tartışma konusu olduğuna dikkat çekiyor. Durmuş’a göre komisyonun oluşumu, yapısı ve sonuçlarına bakıldığında ise “Bundan sonra iktidara yakın olanların kart alabileceği bir döneme geçildiğini gösteriyor”.

Durmuş, son 10 yılda 10 bini aşkın gazetecinin işsiz kaldığını, yüzlerce gazetecinin cezaevine girip çıktığını, binlerce gazetecinin davalarla boğuştuğunun altını çiziyor ancak son 5 yıla özellikle dikkat çekiyor: “Gazeteciler üzerindeki baskılar arttı, gazeteciler adeta kıskaca alındı, bunun yanında gazetecilik mesleğine itibar kaybettirildi.”

Gazetecilere dönük baskılara paralel olarak basın kartı komisyonunda da birtakım değişiklikler yapıldığını belirten Durmuş ekliyor: “2016 yılında yönetmelikte yapılan değişiklikle kart komisyonunda meslek örgütü temsilcileri yer buldu ancak kartı verme yetkisi genel müdüre verildi. Bu da, ki zaten sorunluydu, basın kartının adaletli dağıtımının önüne geçti. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin ardından yapılan değişiklik ise hem komisyonu belirleme hem de kartı verme yetkisi İletişim Başkanına verildi. Bu da sarı (turkuaz) basın kartını ulaşılamaz hale getirdi. 2013 yılında gazetecilerin yıpranma hakkı, yapılan değişiklikle basın kartı taşıma koşuluna bağlandı. Sarı basın kartı eskisi kadar gazetecilere bir ayrıcalık getirmese de büyük bir hak olan yıpranma hakkı hâlâ buna bağlanıyor.”

Durmuş önerilerini ise şöyle sıralıyor: “Gazeteci işe başladığı zaman sigortası ödenmeye başlıyor ve sendikaya üye olabiliyor ancak işe başladığı gün basın kartı başvurusu yapsa dahi en erken 6 ay sonra alabiliyor. Gazetecilik yapıyor ama gazeteci sayılmıyor. Bu yüzden, yıpranma hakkını yok sayarak hareket etmeden, basın kartını sendikaların vermesi gerektiğini düşünüyorum. TGS olarak yıpranma hakkının basın kartı taşıma koşuluna bağlanmasını iptal ettirip 5953 sayılı Kanun’a tabii çalışmanın yeterli olması için de matbaa işçilerinin gasbedilen yıpranma hakkını geri getirmek için de girişimlerimiz sürüyor. Yıpranmadan yararlanmanın koşulu da basın sigortası koşuluna bağlanmalıdır.”

BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ KOMİSYON OLUŞTURMALI

DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, sarı basın kartı uygulamasının AKP’den önce de sorunlu olduğunu belirtiyor: “Ama AKP iktidarları boyunca gazetecilere yönelik baskı ve tehditlerin dozu her geçen yıl arttı. AKP en büyük operasyonlarını önce medya üzerinde yaptı. Bu operasyonların son örneği yeni oluşturulan basın kartı komisyonu oldu. Tek parti, tek adam rejiminin gazetecileri oluşturuluyor. Oluşan komisyon sadece iktidar yanlısı gazetecilerden hatta doğrudan partililerden oluşuyor. Bu komisyon tabii ki çeşitli bahanelerle iktidara biat etmeyene “turkuaz” kart vermeyecek. Bu en çok sahada çalışan meslektaşlarımızı etkileyecek. Kolluk güçleri zaten uzun zamandır sahada çalışan meslektaşlarımıza çeşitli bahanelerle zorluk çıkarıyor, işlerini yapmalarını engelliyordu. Şimdi “turkuaz” kart bir simge olacak ve sadece biat etmişleri gazeteci sayacaklar”.

İşin bir de ekonomik boyutu olduğuna dikkat çekiyor Eren: “Basın kartının gazetecilere tek ekonomik katkısı toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanılmasıydı. Birçok gazeteci bundan yoksun kalacak, ki bu ekonomik olarak zor durumdaki gazetecileri daha da zorlayacak.

Gazetecilik Türkiye’de zaten büyük baskı altında, hapishaneler, açılan davalar, kapatılan yayın organları, işsizlik gibi. Zaten yıllardır gazetecilere ağır akreditasyon uygulanıyor. Şimdi bu akreditasyon ‘resmi’ hale getiriliyor.”

Uzun zamandır basın kartlarını devletin değil meslek örgütlerinin vermesi gerektiğini söylediklerini belirten Eren sözlerini şöyle tamamlıyor: “Yeni durum bir fırsat da yaratıyor aslında. Devletin değil, mesleğin gerçek sahiplerinin vereceği kartlar derhal kullanıma girmeli. DİSK Basın-İş, TGS, TGC, ÇGD, Haber-Sen, Özgür Gazeteciler İnisiyatifi, yerel basın temsilcileri bir araya gelip bir komisyon oluşturmalı. Medya alanında çalışan akademisyenlerden de katkı alınmalı ve bu komisyon evrensel gazetecilik ilkelerini gözeterek basın kartı dağıtmalı. Verilecek bu kartları iktidar elbette kabul etmeyecektir, ama bunu kabul ettirmek de basın ve ifade özgürlüğünün bir parçasıdır.”

EVRENSEL'E BASIN KARTI ENGELİ

Yeni Basın Komisyonunun ‘istemediği gazeteciye kart vermeyeceği’ tartışmasını somut örneği üzerinden bakmaya yarar var. Evrensel’de 7 arkadaşımızın basın kartı başvurusu 2 yılı aşkın bir süredir yanıtlanmıyor. Komisyon kart başvurularını gündeme dahi almazken, çalışma arkadaşlarımız pek çok haberi ‘Sarı basın kartı var mı’ engeline takılarak izleyemiyor.  

Öte yandan daha önce Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından uygulanan Basın Kartı Yönetmeliği, başkanlık sistemine geçilmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına devredilmişti. Düzenleme sonrası basın kartları yönetmeliği ile kartın rengi değiştirildi. Düzenleme sonrası bütün gazetecilere turkuvaz kart için başvuru zorunluluğu getirildi. Ancak geçen süre içerisinde de Evrensel’den başvuru yapan hiçbir gazetecinin başvurusu sonuçlanmadı.

FİŞLEYENLER FİŞLEDİKLERİNE KART MI VERECEK?

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, iktidarın, istediği gazeteciye kart vereceği, istemediği gazeteciye kart vermeyeceği bir komisyon oluşturduğu görüşünde. Güneş, “SETA Vakfı ile fişlenen, göz dağı verilen medyanın basın kartları”nın SETA araştırmacısının da içerisinde olduğu iktidar medyasının temsilcileri tarafından değerlendirileceğinin altını çiziyor.

Son iki yıldır zaten iktidarın faaliyetlerini eleştiren gazetelerde çalışan gazetecilerin kartlarının verilmediğine dikkat çeken Güneş, gazetecilerin kartlarının verilmesi için Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin yaptığı girişimlerin de görmezden gelindiğini belirtiyor.

1947 yılından beri 13 kez basın kartı yönetmeliği çıkarıldığına dikkat çeken Güneş, 14 Aralık 2018’de yürürlüğe giren 14. Basın Kartı Yönetmeliğinin, bugüne kadar çıkarılan tüm yönetmeliklerin gerisinde olduğunun altını çizerek nedenlerini açıklıyor: “Türkiye’de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği bir ortamda, her gazeteci kendini mahkeme karşısında bulabilmekte ve hüküm giyebilmektedir. Basın Kartları Yönetmeliği’nin 6. maddesiyle; Basın Kartı almak için 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinde sayılan terör suçları ve 4. maddesinde sayılan terör amacı ile işlenen suçlardan hüküm giymemiş olmak şartı getirilmiştir. İktidar neredeyse eleştiri getiren tüm gazetecilerin mesleki faaliyetini terör faaliyeti olarak tarif etmekte, hedef göstermektedir.  Aynı madde ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda kamu barışına karşı suçlar kapsamında hüküm giymiş gazetecilerin kart alması mümkün değildir. Yönetmelikle ‘Suç işlemeye tahrik, suç ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlarından hüküm giymemiş olmak, milli savunmaya karşı suçlar ile devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından hüküm giymemiş olmak’ koşulu getirilmiştir. Bu bağlamda anılan maddelerin yoruma açık olması haber için koşuşturan her gazetecinin kartının iptal edilmesi anlamına gelebilir.”

Güneş sözlerini şu çağrı ile bitiriyor: “Bir an önce bu hukuksuz sürecin sona ermesini, basın kartlarına, sürekli kartlarına el konulan meslektaşlarımızın kartlarının verilmesini istiyoruz. Bu siyasal iklimde zor olsa da meslek örgütlerinin görüşleri alınarak yeniden demokratik bir yönetmelik çıkarılıp yeni bir basın kartları komisyonu oluşturulması için iktidara çağrı yapıyoruz.”


BASIN KONSEYİ: KİMLİĞİMİZİN ELİMİZDEN GİTMESİNE İTİRAZ EDİYORUZ

Basın Konseyi, gerçekleştireceği Ağustos ayı Yüksek Kurul Toplantısı öncesi İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Basın toplantısında Konsey üyeleri, medyadaki sorunları ve yeni Basın Kartı Komisyonunun ile birlikte gündeme gelen basın kartı tartışmalarına değindi.

Ayda iki kez toplanan Basın konseyi Ağustos ayı toplantısını İzmir’de gerçekleştirdi. Toplantıları öncesi basın mensuplarıyla bir araya gelen konsey üyeleri, “Mesleğimiz ipotek altında. Eleştirel gazeteciliğin Türkiye’de yaşatılması gerekiyor ve bunun için mücadele etmeliyiz” dedi.

Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen ile Basın konsey üyelerinin katıldığı toplantıda, Konsey Başkanı Tüfenç, “Bugünler de epey sorun var medyada. Bunlardan en yenilerinden biri de basın kartı sorunu. Biz kimliğimizin elimizden gitmesine itiraz ediyoruz. Bu dönemde bunları aşmak için bir araya gelmek zorundayız. Bu dayatmalar kabul edilemez” dedi.

136 siteye gelen erişim engeline de değinen Türenç, “Bu erişim engeli tamamen anayasaya aykırıdır. Kişi hak ve özgürlüklerine, ifade özgürlüklerine aykırıdır. Türkiye’de eleştirel gazeteciliğin yaşatılması gerekiyor” diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

YKS'ye giren öğrenciler konuştu: Emeklerimin karşılığını alamadım!

SONRAKİ HABER

Uludağ Üniversitesi öğrencileri: Görükle’de yaşamak sınav haline geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa