Tes-İş Yatağan Şube Yöneticisi Kemal Özcan: Seçime indirgenen demokrasi de yalanmış
Tes-İş Yatağan Şube Yöneticisi Kemal Özcan kayyum atamalarına tepki gösterdi: "Halkın önüne sandık koyuyorsun, seçim yap diyorsun, sonra da halkın seçimini yok sayıyorsun"
Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel
Kemal ÖZCAN
Tes-İş Yatağan Şube Yöneticisi
AKP Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerine tekrar kayyum atadı. Nedeni ise PKK terör örgütüne yardım ve yataklık etmek.
Peki “FETÖ”ye yardım ve yataklık edenlere ne oldu?
Artık bu ülkede seçime girmek serbest, seçilmek yasak! Halkın önüne sandık koyuyorsun, seçim yap diyorsun, sonra da halkın seçimini yok sayıyorsun.
Mademki kayyum atayacaktın ne diye halkla dalga geçer gibi seçim yaptın? Hiç gerek yoktu seçime. Direkt kayyumlarla yola devam etseydiniz de seçmenin gururu ve onuruyla bu kadar oynamasaydınız.
Mahkemenin verdiği bir hüküm yok ama İçişleri Bakanlığı soruşturma açmışmış! Senden olmayana aç soruşturmayı, ata kayyumu. Kaybettiğin belediyeleri kayyum zoruyla kazan.
Halkın verdiği oyları bir paçavra gibi çöpe at. Ne güzel taktik ya... Kazanamadığın yeri kayyumla geri al. Ne güzel, ne ileri demokrasimiz var? Kaybettiğin yere kayyum ata ki kayyum da belediyeyi jakuzili garsoniyere çevirsin. Halkın parasıyla kendilerine sauna yapsınlar.
Velhasıl bu memleket AKP ablukasında, halk büyük bir baskı altında yaşıyor. Kürtlerin oy kullanma haklarını ellerinden alın olsun bitsin! Böylece insanları her seçim sandığa kadar yormamış olursunuz. Hem Kürtlere oy kullandırmazsanız İstanbul’u da çok rahat alırsınız. Fena fikir değil hani!
Akıllarında bir mahkeme kurup belirttikleri nedenlerden dolayı görevden aldıklarını beyan ediyorlar. Süleyman Efendi’nin ‘Mahkeme kararını mı bekleyecektik’ ya da ‘Allah bizi çarpar’ gibi akıl ve izan dışı açıklamaları manidardır. Henüz neticelenmeyen mahkeme, adli ve idari soruşturmaların selameti içinmiş. İşine gelince kırmızı bültenle arananı TRT’ye çıkar, işine gelmeyince belediyelere kayyum ata, terörist ilan et.
İstanbul’da Kürtlerin oylarını alamayınca, teröre destekten Kürtlerin seçtiklerini görevden alıyorlar. Terörle mücadeleden tamamen AKP iktidarı sorumluyken, ne hikmetse şehit cenazesinde muhalefet lideri linç ediliyor.
İddia ediyorum, bugün PKK silah bıraksa ve hatta tümüyle sınır dışına çıksa bir dahaki seçime kadar ne AKP kalır ne de ortağı. AKP’nin derdi, itaat. İtaat et, rahat et!
Abdullah Öcalan’ın yazdığı mektupları okutuyordunuz. Şivan Perwer ve Barzani ile el ele tutuşup Irak Kürdistan yönetimine selamlar gönderiyordunuz.
Kayyum uygulaması artık keyfe keder bir hal aldı. Seçim işlevsiz hale getirildi. Niye seçim yapıyorsunuz kardeşim? Direkt kayyum atayın gitsin.
Bugün Diyarbakır, Mardin, Van, yarın İstanbul, Ankara, İzmir... Aç bir soruşturma belediye yönetimine el koy! İşte sarı öküzü verdin mi, sıra bunlara da gelir. Demokrasi sadece seçime indirgenmişti, o da yalanmış! 12 Eylül’de de aynısı olmuştu.
O gün askerler ülke yönetimine el koymuştu, bugün siyasi iktidar belediyelere el koyuyor. Seçilmiş hükümete yapılınca darbe deniyor da seçilmiş belediye başkanına yapılınca terörle mücadele!
Başkanı görevden alınan belediye en kısa sürede yeniden seçime gitmelidir. Demokrasi bunu gerektirir. Eğer biri atanacaksa onu da sadece ve sadece meclis seçmelidir. Çünkü belediyeler kanununda açıkça, görevden uzaklaştırılan, tutuklanan ya da kamu hizmetinden yasaklama cezası alan belediye başkanları yerine belediye meclisinden yeni başkan vekili seçileceği yazıyor.
Belediye meclisi de halk tarafından seçilmiş olduğundan, halkın demokratik iradesi bu şekilde yansımış oluyor. İstifa ettirdikleri AKP’li belediyelerin başına kayyum atamadılar. 17 yıllık AKP iktidarında bu olanlara hiç şaşırmıyorum. Ben en çok CHP’nin takındığı tavırsızlığa bir anlam veremiyorum.
Terörist diyecekler diye, ki zaten diyorlar, HDP’ye açıktan destek veremiyorlar. İşte başkanlık sistemi, işte ileri demokrasi. Bunun Türkiye’deki adı ileri demokrasidir. Artık insanların demokrasiye inancı filan da kalmadı... Bu belediyelerin şehit ailelerini işten çıkardıkları söyleniyor. Ne derece doğru bilmiyorum, ancak Türkiye’deki en aşağılık şeyin şehit ve şehitlik üstünden siyasi çıkar sağlamak olduğunu biliyorum...
Ahmet Türk kayyum döneminde Süleyman Soylu’ya belediye üzerinden, her biri 40 bin ve 42 bin liradan iki kere hediye verildiğini söyledi. Tayyip Erdoğan’a da 136 bin liralık hediye verildiğini ifade etti. Ahmet Türk, ‘Bende faturası var, 136 bin 944 liralık. Ben Cumhurbaşkanı’nın böyle bir hediye aldığına inanmıyorum’ dedi.
Kayyum ranta ve talana dönüşmüş durumda. Kılıçdaroğlu ‘Bu tür olaylar yaşanınca sokağa çıkmak, protesto etmek gibi durumları doğru bulmuyoruz’ dedi. Aman ha, sokağa çıkmayın terörist olursunuz. Oysa İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Eskişehir, Hatay, Adana, Aydın ve Muğla gibi illerin büyükşehir belediye başkanları Diyarbakır’a giderek, orada hakkı gasbedilen belediye başkanı ile omuz omuza görüntü verse ve demokratik sistem üzerine bir bildiri yayımlasalar bence çok yerinde olurdu.
Yarın İmamoğlu’nu ‘valiye hakaretten’, Mansur Yavaş’ı da ‘evrakta sahtecilikten’ görevden alırlarsa o zaman göreceğim ben sizi. AKP 13 yıl boyunca ortaklık yaptıkları, onurlarına para bastırdıkları, ellerinde mikrofon şehir şehir gezerek ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ diye, hıçkıra hıçkıra şarkı söyledikleri adamı suya sabuna dokunmadan terörist ilan ettiler.
Güya kendilerini ‘ak’ladılar, biz de bunu milletçe yedik. Aklı başında her insanın bu antidemokratik olaya tepki vermesi gerekir. Kayyum atanınca bu şehirlerde yaşayanlar, bunlar teröre destek oluyormuş diyerek bir daha oy vermez mi artık? Aksine halk sizden daha çok nefret ediyor bilesiniz.
Buradaki asıl amaç toplumsal bir kırılma yaratmaktır. Mesele kayyumun kime yapıldığı değil yapılabiliyor olması. İktidarın, bir belediye başkanı hakkında isnat edilen suçları işlediğine dair mahkeme kararı olmadan, o seçimin sonuçlarını geçersiz kılıp yerel yönetimi eline alabilmesidir. Lafa gelince büyük devletiz, güçlü devletiz ama en ufak sorunda kayyum ata geç.
Gene bir umutsuzluk çöktü üzerimize, nefes alamaz olduk. Daha neler yapacaklar bakalım. O son noktayı görelim de bitsin artık bu oyun. Hoş kalın, inançla ve dirençle kalın!