20 Ekim 2012 16:20
Üstün Akmen

Zannım o ki Teşvikiye Camii’ndeki törenden sonra Erol Günaydın alkışlanır, sevenleri ağlaşırlarken, çalgıcılar, bu donanımlı tiyatro insanını tel yerine saç gerili kemanlarını, demirden yaylarla gıcırdatarak çaldıkları bir ezgiyle aldılar ve götürdüler.  
 İstanbul dışındaydım, törene katılamadım, ama televizyonda izledim, Ses Tiyatrosu sahnesinden sonra Teşvikiye Camii’ne gelindi.
Kalabalık hüzün gibiydi.
Erol Günaydın ile profesyonel olarak ilk kez 1955 yılında Haldun Dormen Cep Tiyatrosunda “Papaz Kaçtı” adlı oyunda tanışanlardan kimler vardı diye beyaz camda kalabalık arasında arandım, doğal olarak ayırtına varamadım, ama törene katılanların tamamının tiyatromuzun en kıdemli oyuncularından birini daha sonsuzluğa uğurlayacak olmanın derin üzüntüsü içinde olduklarını anladım. Çünkü o, 60 yıla yakın bir süreçte çok sayıda tiyatro oyununun yanı sıra sinema filmlerinde, televizyon dizilerinde de rol almış ender değerlerimizdendi. Cami avlusunda olamamak, dahası onu çok sevdiği nergislerle uğurlayamamak bir türlü içime sinmedi.
Töreni televizyonda izlerken, nergisleri kıvılcım saçan sayısız yıldızlar gibi sonsuz bir yol halinde caminin avlusunda, avlunun dışında ve Teşvikiye Caddesi’nde duyumsadım. Nasreddin Hoca tiplemesinin, meddah gösterilerinin, “Ayı Yogi” seslendirmesi ve canlandırdığı diğer pek çok iz bırakan karakterin yıllar sonra dahi unutulmayacağına inananlardandım, ama tanıdıklarımın, hayranlık duyduklarımın birer birer çekip gitmesi yanı sıra Erol Ağabey’in hüznünü de ister istemez içime attım. Yıllar önce bir akşam, (galiba) Papirüs’te (hem de Tequila içerken) sözün bilindik temel kullanımını, konuşma sırasında ezgi ve entonasyonla dile gelen çeşitlemeleri nasıl büyük bir ustalıkla kullandığına tanık olup şaşkına dönüşümü anımsadım.
Sonra… Erol Günaydın da, her geçen gün biraz daha boka batan bu toplumun logar kapaklarındandı diyerek masa başında arkama yaslandım.
Birden ve aniden: “Heeey önden giden Ustalar! Erol Usta’yı da yeni sahnesinde alkışsız, ışıksız, falan bırakmayın sakın haaa” diye bağırdım.
Birer birer ve hep birlikte tümünün beni duyduğuna bütün kalbimle inandım.
Son zamanlarda duygusallık bende tavan yapmakta…
Ağlamaya başladım!


Ferhan Şensoy: Erol Günaydın ustayı toprağa verdik. Ölümsüzlüğe kavuştu gülümsemesi. Ekim 17 2012’de toprak gülme krizine girmiştir mutlaka. Kara toprak bu kıyağımızı unutma.

Evrensel'i Takip Et