‘Ün’ü var getirisi yok: Çanakkale domatesi para etmiyor!
Çanakkale domatesinin üretim merkezleri olan Kösedere ve Kumkale’de üretici düşük fiyat nedeniyle kan ağlıyor.
Fotoğraf: Evrensel
Seçkin SAĞLAM
Eren AŞNAZ
Çanakkale
Ünü kent sınırını aşarak, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerin pazarlarına “Çanakkale domatesi” etiketiyle sunulan domatesin üreticisinin hali hiç de ‘ünlü’ bir ürün üretiyormuş gibi değil. Çanakkale domatesi üretim merkezleri olan Kösedere ve Kumkale’de üretici adeta kan ağlıyor!
Geçen yıllara göre iki kat artmış girdi maliyetleri ile iyice beli bükülen çiftçi, şimdi ürünlerinden para kazanmanın derdi ile karşı karşıya. 40-50 kuruşa kadar düşen fiyatlara rağmen ürününü satacak birini bulmakta zorlanıyor.
TOPLAMAMAK DAHA KÂRLI
Domateslerin toplanmaması, toplanıp satılmasından daha kârlı hale gelmiş durumda. “En büyük sorunumuz girdi fiyatları” diyen üreticiler, artan maliyeti satılan ürünle karşılayamadıklarını söylüyor. Yıllardır önlem alınamayan tuta (domates güvesi) belası da cabası!
Üreticilerden Mehmet Yücel yaşadıkları sorunu şöyle özetliyor: “Bende 25 dönüm domates var. 10 dönümünü ancak temizleyebildik, yarısı dışarıya yarısı kasaya! 15 dönüm tarlada duruyor. Fiyatlar 40-50 kuruş! Satıyoruz ama paranın gelip gelmeyeceğini bilmiyoruz. İzmir’den falan pazarcılar gelirse peşin parayla 50 kuruşa satıyoruz. Sorunlar bir değil iki değil. Kasa bile bulamıyoruz. Kasayı bulup tarladaki ürünümüzü toplayamıyoruz. 6-7 gündür 10 dönümlük yeri topluyorum. Aslında iki günde biter. Ama 100 kasa, 150 kasa geliyor. Taksit taksit topluyoruz. Bir gün buluyoruz bir gün bulamıyoruz”
ÖDEME ÜÇ GÜN GECİKİRSE ELEKTRİĞİ KESİYORLAR
Elektrik fiyatındaki artış üreticinin adeta belini kırmış. Mehmet Yücel yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Eskiden ‘Mazot pahalı’ diyorduk, elektrik mazotu geçti. 10 dönüm domates suladım, 3 bin 500 lira fatura ödedim bir ayda. Eskiden üç aylıktı, şimdi aylık ödüyoruz. İki gün geçti mi hemen kesmeye geliyorlar. Birkaç gün sonra yatıracağım parasını, domates suluyorum, adam dinlemedi, geldi kesti elektriği. Adam utanır ya, kaçakçı mıyız biz? Domatesi sattık ama parası gelmedi. Gelir mi, gelmez mi, ne kadar gelir bilmiyoruz!”
DOMATESİ TOPLAMAYIP TARLADA BIRAKACAKLAR VAR
Geçen yıl domatesin, bu yıla göre daha çok para kazandırdığını ifade eden domates üreticisi Köksal Can, “Çanakkale domatesi, burada üretiliyor. Mart ayında İstanbul’da ya da başka büyük kentlerde, ‘Çanakkale domatesi’ diye satılıyor. Mart ayında burada dikimi bile yok. Ama marka olmuş, öyle dendiğinde insanlar ilgi gösteriyor, alıyor. Geçen yıl domates biraz para etti, para etti dediğim de herkes para kazanamadı tabii, ama yine bu yıla göre daha iyiydi. Ben kendimden örnek vereyim, ben normalde 10-15 dönüm domates dikerdim, bu sene 25 dönüm diktim. Ne oldu? 10 dönüm kadar alanı temizledim gerisi duruyor. Eve para gelmiyor zaten. Gelen borca harca gidiyor. Piyasada bir sürü alacağımız var, para isteyemiyoruz. Şu anda bir liraya da satsak, domatese harcadığımız ilaç parasını karşılayamayız. Bir de başımızda tuta belası var. Erken dikmeyelim dedik, hayvan erken gelmesin diye. Şu anda domatesini toplamayıp da tarlada bırakacak arkadaşlarımız var. Geçen sene tutalı da olsa satılıyordu. Elektrik parasını bile zor ödüyoruz” dedi.
7 BİN HARCAYIP 4 BİN TL KAZANMAK
Domates üretiminin seneye düşeceğini söyleyen Kumkale Ovası üreticilerinden Gürsel Candoğan sebebini şu şekilde açıkladı: “Türkiye’nin hiçbir yerinde burada yapılan hizmet yoktur. İlacı sulaması çok büyük emekler veriliyor. Girdiler çok pahalı. Bir dönüm domatesin maliyeti 7-8 bin lirayı buluyor. 6-7 ton domates alsak ne olacak? 50 kuruştan 3-4 bin lira para. 7 bin lira nerede 3 bin lira nerede? Böyle giderse bu sene 1000 dönüm dikildiyse, seneye iki yüz dönüm dikilir, o da durumu iyi olanlar. Ama umut kapısı işte. Para ederse diye bekleniyor. İlaç paraları var, banka kredileri var. Böyle giderse bu sene kesin icralar gelir çiftçiye. Üretici icralık olmamak için arabasını satacak, evini satacak, traktörünü, tarlasını satacak. Sonu çok kötü yani!”
‘HİÇBİR ÜRÜNDEN PARA KAZANAMIYORUZ’
Çanakkale’de 50 kuruşa alınan domatesin, İstanbul’da pazarda 4-5 liraya satıldığına dikkat çeken Üretici Gökhan Mavzer şunları söylüyor: “Pazarcının eline geçtiğinde 5-10 kat fiyat konuluyor üzerine. Burada en önemli sorunumuz girdiler. Geçen 50 liraya kullandığımız gübre 150 lira oldu, mazot 7 lira oldu. Girdilerin hepsi artıyor, mahsul ucuzluyor. Buğdayı yıllardan beri 800-900-1200’e satıyoruz. Mazot iki lirayken de aynı fiyata satıyoruz, 7 liraya alırken de aynı fiyat! Gübre 30 liraydı oldu 150 lira. Para kazanabileceğimiz ürün kalmadı. Girdiler çoğaldığı için hiçbir şeyden para kazanamıyoruz. Arkadan gelen genç nüfus da yok çiftçilik yapacak” dedi.
BORÇ ÖDEYEBİLMEK İÇİN EV SATACAK DURUMA GELDİK
Maliyet fiyatları, ürünün satılmaması, tuta hastalığı gibi olabilecek tüm olumsuzlukların bu sezonda yaşayan üreticiyi zor durumda bıraktığı ifade ediliyor. Borçlarını ödemek için ürettiği ürünün para etmesi gereken, ancak bugün gelinen noktada ürünlerini satmakta dahi zorlanan üreticiyi zor bir kış dönemi bekliyor.
Kumkaleli üreticilerden Mehmet Yücel; “Yapacak bir şey yok. Dayanabildiğimiz kadar dayanacağız. Adam traktörünü satıyor, arabasını satıyor borç ödüyor. Çeltiğe fiyat veren yok, elimizde kaldı, depoda duruyor. Her şeyi deniyoruz, bu sene de pamuk denedik. Gübresi, ilacı, mazotu, elektriği… Her şey parayla ve her yıl katlanarak artan maliyetle çiftçilik yapılıyor. Tarlayı boş bıraksak daha iyi geçiniriz. Kumar yani, nasip diyoruz, şansımıza ne çıkarsa. Böyle giderse kimse bu işle uğraşmaz. Ben de düşünmüyorum seneye bu kadar domates dikmeyi” dedi.
DEFEDİLEMEYEN BELA: TUTA
10 yılı aşkın bir süredir domates üreticisini perişan eden domates yaprak galeri güvesi Tuta Absoluta zararlısına hâlâ bir çözüm bulunamadı.
Her yıl değiştirilen ilaçlarla engellenmeye çalışılan, üreticinin “ölmeyen böcek” dediği tuta çiftçiyi perişan etmiş durumda.
Kumkaleli üreticilerden Gökhan Mavzer, ‘başımızın belası’ diye tanımladığı tuta ile üreticinin verdiği mücadelenin sonuçsuz kaldığına değinerek şunları söyledi: “Tutayı saldılar, kanser gibi uğraşıyoruz. Kelebeğini zaten öldüremiyoruz, hiçbir ilaç öldürmüyor. Hiç bilmediğimiz ilaçları ‘Tutayı öldürüyor’ diye atıyoruz, nafile! Ölmeyen bir havyan mı olur? Bir kelebek 250 yumurta yapıyor, düşünün! Çok pis bir hayvan. Biz de 4-5 günde bir, yumurta çıkışına göre ilaç atıyoruz ama yine de etkili olamıyoruz. Bağışıklık kazanıyor ilaca, her yıl değişik bir ilaçla mücadele etmeye çalışıyoruz. Herkes burada ziraat mühendisi gibi oldu, etkili maddesi neyse ona göre ilaç veriyoruz.”
YERLİ TOHUM GİTTİ GÜVE GELDİ
Domates güvesi tuta ile devletin mücadele etmesi gerektiğini belirten üretici Gürsel Candoğan çarpıcı bir iddiayı gündeme getiriyor: Biz getirmedik sonuçta bu hayvanı. Ama zararı çiftçiye oluyor. Nereden geldi, nasıl geldi? Ben tohumla geldiğini düşünüyorum. Yerli tohum yasak zaten, önce tohumu veriyorlar, arkasından da ilacını satıyorlar. İki taraftan para kazanıyor, sömürüyor yani.”