Mülteciler "gönüllü" denilerek zorla savaş bölgesine geri gönderiliyor
AKP iktidarının Fırat'ın doğusuna gerçekleştirdiği askeri operasyonun gerekçelerinden biri olarak sunduğu "mültecileri güvenli bölgeye yerleştirme planı"na siyasiler tepki gösterdi.
Fotoğraf: Göhan Balcı/AA
Meltem AKYOL
İstanbul
İktidarın Suriye’nin kuzeyine yaptığı operasyonun temel gerekçesi olarak iç ve dış kamuoyuna sunduğu ‘Güvenli bölge kuracağız, mültecileri oraya yerleştireceğiz’ söylemine ilişkin tartışmalar sürerken Uluslararası Af Örgütü hazırladığı raporda, iktidarın operasyon başlamadan önce yüzlerce Suriyeli mülteciyi “kandırarak ya da zorla” Suriye’ye göndermekle suçladı.
İktidarın açıklamalarını ve af örgütünün raporunu gazetemize değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, toplumda oluşan mülteci karşıtlığını hatırlattı, iktidarın ‘Mültecileri göndereceğiz’ diyerek oy devşirmeye çalıştığını söyledi. HDP Antep Milletvekili ise bu politika ile aynı zamanda sınırda biriken cihatçı güçlere alan açılmaya çalışıldığına vurgu yaptı. Mültecilerin zorla gönderilmesinin sorunları çözmeyeceğinin altını çizen EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, “Gönüllü dönüş eğitimi yok onların iradesi dışında bir geri dönüş olmaz. Zorla gönderme ya göç yollarında ölüm ya da illegal yaşam ve illegal çalışma demek” diye konuştu.
AF ÖRGÜTÜ: SAVAŞ BÖLGESİNE ZORLA GÖNDERİLDİLER
Uluslararası Af Örgütü dün “Savaş bölgesine gönderildiler: Türkiye’nin Suriyeli mültecileri yasa dışı biçimde sınır dışı etmesi” başlıklı bir rapor yayımladı. Temmuz ayından bugüne çok sayıda kişiyle görüşülerek hazırlanan raporda, Türkiye’de polisinin bazı Suriyeli mültecileri döverek ya da tehdit ederek, gönüllü olarak ülkelerine dönmek istediklerini deklare ettikleri formlar imzalamaya zorladığı iddia edildi.
Kaç Suriyeli mültecinin bu belgeleri imzalayarak ülkelerine döndüklerine dair resmi bir veri yok ancak Af Örgütünün tahminine göre ise son aylarda muhtemelen “yüzlerce” kişi bu şekilde Suriye’ye döndü. Raporda, Af Örgütünün en az 20 kişinin zorla sınır dışı edildiğini belgelediği bilgisi de yer alıyor.
"MÜLTECİ KARŞITLIĞINDAN OY DEVŞİRMEYE ÇALIŞMASI"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, iktidarın Suriyeli mülteciler üzerinden iç kamuoyuna mesaj vermek istediğini söyledi. Ağbaba, “4 milyon mültecinin Türkiye’ye gelmesinin temel sorumlusu AKP’dir, Tayyip Erdoğan’dır. Şimdi ‘Mültecileri göndereceğiz’ söylemleri de esas olarak iç politikaya yöneliktir. Bunun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: Birincisi Suriye politikasındaki 180 derecelik zikzaklarını unutturmaya çalışıyor iktidar. İkincisi mülteciler artık oy kaybettiriyor. İstanbul seçimlerini hatırlayın, o seçimlerden hemen sonra mülteci meselesinin oy kaybettirdiğini anladıklarında ‘Mültecileri evlerine göndereceğiz’ demeye başladılar, daha önce ‘Ensar kardeşliği’ ya da ‘misafir’ diyorlardı oysa.
Temel olarak bu operasyona destek almak için de ‘Mültecileri gönderiyoruz’ demek üzerine kurdular. Her söylemde bu var. Şunun altını çizmek lazım ki güvenli bölge dedikleri alana da 1 milyon kişinin sığınması imkansız zaten. Yani tamamen mülteci karşıtlığını kendi lehine çevirmeye yönelik manipülasyondur bu” diye konuştu.
Mültecilerin kısa vadede gitmesinin söz konusu olamayacağını söyleyen Ağbaba, “Orada gidip toplu konut yapacağız diyor. Yani bu ‘Başkasının tapulu malına gecekondu yapmak’ gibi bir şeydir. Bunu bir kere oranın hükümeti ile görüşmeden yapamazsınız. Suriye yönetimi onaylamadan mültecilerin dönmesi de mümkün değil. Mültecileri zorla gönderemezsiniz, oradaki şartların düzelmesi, Suriye hükümetinin buradaki mültecilere güvence vermesi gerekiyor. Ve zaten Suriye’de tam bir barış sağlanmadan da bu mümkün değil. Birdenbire ‘Hadi gidin ben ev yaptım’ demekle de kimse oraya gitmez. Bütün araştırmalar da bunu gösteriyor zaten” ifadelerini kullandı.
TOĞRUL: CİHATÇI GRUPLARA ALAN AÇMAYA ÇALIŞILIYOR
HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul ise farklı bir noktaya dikkat çekti. “Türkiye’nin amaçlarından birisi demografik yapıyı bozarak Kürtler arasında bir kent değişikliği, bir demografik yapı değişikliği” diyen Toğrul, şunları söyledi: “Yani sadece Suriye içerisinde bir Arap kemeri değil, Türkiye tarafında da bir kemer oluşturulmaya çalışılıyor. Özellikle bu çatışmaların başladığı dönemde Türkiye tarafındaki Nusaybin’de, Ceylanpınar’da 100 bine yakın insan yer değiştirdi. Ve bunlar özellikle mülkü amirlerin telkiniyle bölgelerinden çıktılar. İlerleyen günlerde, benim şahsi kaygım odur ki; bu bölgelere mültecilerin yerleştirilmesi hedefleniyor. Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Biz buraya mülteci yerleştireceğiz’ derken herkes Türkiye’deki mültecilerin oraya yerleştirileceğini düşünmeye başladı. Asıl benim kanım odur ki İdlib’deki cihatçı gruplara bir alan açılması gerekiyordu.
Aynı zamanda Milli Suriye Ordusu denilen unsurlar var. Bunlara alan açılmaya çalışıldığı kanaatindeyim. İlerleyen günlerde göreceğiz. Özellikle merkezi hükümetin alanını genişletmesiyle beraber, Suriye’nin kendi içerisinde de bir yer değiştirme operasyonu başlayacak” dedi.
Mülteci meselesinin özellikle 2015 yılından bu yana iktidar tarafından Avrupa’yı tehdit etmenin bir unsuru olarak kullanıldığına dikkat çeken Toğrul, “Sorunun kalıcı olarak çözümü noktasında şunu görmemiz lazım. Bir; Suriye’deki bu normalizasyonun mutlaka sağlanması lazım. Yani Suriye’nin kaderine Suriye’de yaşayan halklar karar vermelidir, sorun çözüme kavuşturulmalıdır” diye konuştu.
"YA GÖÇ YOLUNDA ÖLÜM YA İLLEGAL YAŞAM DEMEK..."
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, AKP iktidarının “yeni Osmanlıcı” hayallerin bir parçası olarak Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 sonrası sınırları sorumsuzca açtığını ve mülteci geçişini teşvik ettiğini hatırlattı. Gürkan, “Suriye savaşına müdahil olmanın bir parçası olarak mülteci sorununun yaratılmasından sorumlu olan hükümet ve Erdoğan sonrasında, politikasını uluslararası arenada kabul ettirebilmek için mevcut mültecileri bir koz olarak kullanmış, yetinmemiş kapıları açarak mültecileri Avrupa’ya yollamakla tehdit etmiştir. Açmaya çalıştığı Arap koridoru ile Suriye’de, içeride kendisi için bir tehdit olarak gördüğü Kürtlerin statü sağlamasını engellemeyi, ÖSO ve Arap aşiretlerinin merkezinde olduğu böylesi bir siyasi yapılanmanın hamiliğini üstlenerek bölgede güç sağlamayı hedeflemişti. İçeride ise ırkçılık ve şovenizm kışkırtılmış, mezhepçi politikalarla sosyal şoven ve Sünni Müslüman çevrelerin siyasi desteğini alma, mevcudu artırmayı hedeflemektedir” diye konuştu.
Mültecilerin asla ne iç politikada ne de uluslararası ilişkilerde pazarlık ve tehdit konusu yapılmaması gerektiğine dikkat çeken Gürkan, “İktidar kendi sorumluluğunun üzerini örterek, yurttaşlara “Aslında biz Suriyelileri evlerine geri göndermek için savaşıyoruz” mesajı vererek hem operasyon kararına destek almayı hem de azalan halk desteğini tekrar toparlamayı amaçlamaktadır. Biz Emek Partisi olarak mülteci işçi ve emekçileri Türkiye işçi sınıfının bir parçası olarak görüyor, eşit haklarla mülteci statüsüne sahip olmaları gerektiğini söylüyoruz. Esad ile görüşerek veya görüşmeyerek, zorla veya teşvik ederek mültecilerin iradesi dışında bir geri dönüşü veya yayılmacı politikaların bir parçası olan nüfus mühendisliği amacıyla belirlenen bölgelere yerleştirilmesini doğru bulmuyoruz. Bu sorunları çözmeyeceği gibi ya mültecileri yeni ölüm rotalarına yöneltir ya da kayıt dışı yaşamak ve kayıt dışı çalışmak zorunda bırakır. Bu da sorunları çözme ve hatta daha büyük sorunları beraberinde getirir” dedi.