05 Kasım 2019 00:55
Son Güncellenme Tarihi: 05 Kasım 2019 04:15

Dr. Arzu Yılmaz: Irak’ta asıl sorun hükümet değil devlet

Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz: Irak’ta asıl sorun hükümet ya da yönetim değil devlet. Devletin tüm kurumları çökmüş durumda. Bu 2003’ten beri böyle.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Çağrı SARI
İstanbul

Senelerce işgal altında olan 40 milyon nüfuslu Irak. Ülke petrol zengini, iki  yıl boyunca IŞİD ile girişilen mücadele ülkenin halkını tamamen yıprattı. Yıllarca savaş yaşamış bir ülke, altyapı, eğitim, güvenlik gibi en temel işlevlerden mahrum. Devletin neredeyse tüm kurumları çökmüş demek haksızlık değil. Haliyle Iraklılar bıkkın.

Irak bir aydır eylemlerle kasıp kavruluyor. Şimdi de ‘sivil itaatsizlik eylemleri’ başladı. Ülkenin her yerinde halk sokakta. Peki eylemlerin sebebi ne? Irak’ta örgütlü mücadele ne durumda? Tüm bu soruları Irak’taki gelişmeleri yakından takip eden Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz’a sorduk. Yılmaz "Her şeyden önce Irak’ta altyapı, eğitim, güvenlik gibi en temel işlevlerini dahi yerine getirebilen bir devlet yok. Yani Irak’ta asıl sorun hükümet/yönetim değil devlet, devletin tüm kurumları çökmüş ve bu 2003’ten beri böyle" diyor. 

Irak’taki eylemlerin odağında ne görünüyor?

Her ne kadar protesto gösterileri bundan sekiz yıl önce tıpkı Arap Baharı sürecinde olduğu gibi eşitlik, adalet, iş, aş taleplerine ve yolsuzluk batağındaki işlevsiz rejimler karşıtlığı zeminine dayanıyor olsa da Irak’taki protestoların odağında asıl olan İran ve ABD arasındaki güç çekişmesidir demek yanlış olmaz.

Eylemlerde “ABD kışkırtması var” deniliyor. Nedir bunun doğruluk payı. Varsa bile payı nedir? Halk hareketi bunun neresinde duruyor. Mezhepçilik durumunun eylemlere yansıması nedir?

Halk hareketi, bu görünen tablonun çerçevesi. Ama bu çerçeve içinde hem Amerika var hem İran var. Aslında tarihsel arka planı bir yana bırakıp güncel bir okuma yaparsak meselenin özü IŞİD sonrası Irak’ın yeniden inşasına -ki ABD bu projeyi ‘Reconstruction of Iraq’ diye gündemleştirdi- ve bu inşanın harcı olarak da Irak milliyetçiliğini canlandırma çabalarına dayanıyor. Amaç, öncelikle IŞİD saldırıları ile birlikte bir kez daha başarısız devlet (failed state) durumuna düşen Irak’ı yeniden ayağa kaldırmak ve fakat bunu yaparken de Irak’taki İran rejiminin ve İran Şiiliğinin etkisini kırmaktı. Bu projenin, yapılan son seçimler ertesi kurulan hükümetle kadük kaldı. Örneğin adeta İran’ın Irak gücü olarak kurulan ve işlev gören Haşdi Şabi’nin lağvedilmesi çabaları boşa çıktı.  Zaten bu son protestolar söz konusu bu çabalar ertesinde yaygınlık kazandı. Bundan iki ay önce protestolar sadece Şii yerleşim yerlerinde oluyordu ve hedefinde hükümet değişikliği vardı. Örneğin Sünniler protestoların ilk aşamasında sahnede yoktu. Fakat öyle anlaşılıyor ki, işler kısa sürede tersine döndü. Bugün Sünni yerleşim yerleri büyük ölçüde sakin de olsa Sünni politikacılar, Hıristiyan azınlıklar da protestoların içinde. Ve İran karşıtlığı bütün taleplerin önüne geçen bir nitelik kazandı. Mesele giderek Irak Anayasası’nın tümden değiştirilmesi gibi daha radikal ve muhtemelen kaosu Irak geneline yayacak bir yöne doğru gidiyor. Yarın ne olacağını kestirmek gerçekten güç.

Kendiliğinden bir hareket olarak tanımlanabilir mi? Bir örgütlü güç var mı eylemlerin arkasında?

Bu tür toplumsal olaylarda ‘kendiliğinden hali’ en fazla çıkış aşamasında açıklayıcı olabilir. Özellikle Ortadoğu gibi sivil toplumun olmadığı, kurumsallaşmadığı bir yerde ise er ya da geç örgütlü olan yapılar işin içine girer. Irak’ta da artık bu aşamaya gelindiğini söyleyebiliriz.

PROTESTOLAR IRAK’IN TÜMÜNE YAYILABİLİR

Irak'ta, iktidardaki koalisyonun lideri olan Şii din adamı Mukteda Sadr’ın da sokağa inmesi ne anlama geliyor? Ali es- Sistani de reform çağrısında bulunmuştu… Şii müdahale de var mı protestolarda…

Öyle görünüyor ki, Sistani de Sadr da olayların gelişimini kontrol etme kapasitelerini kaybettiler. Bu aşamada sanırım her ikisinin önceliği de Şii kitlenin bölünmesinin önüne geçmek. Eğer mesele hızla bir hükümet değişikliği ile sonuçlandırılabilirse, olayların bir süreliğine de olsa yatışması beklenebilir. Ama böyle giderse, dediğim gibi, protestoların Irak’ın tümüne yayılması ve bir iç savaşın çıkması kaçınılmaz görünüyor.

TABAN ON YILLARDIR TRAVMA YAŞIYOR

“İşsizlik, yoksulluk, hükümetin yolsuzluğu” denilerek yapılan eylemin boyutu nedir. Irak’ın sosyolojik durumu nedir? Sonuçta yıllardır dış müdahaleye maruz kalmış, işgal edilmiş, savaş yaşamış bir ülkeden bahsediyoruz. Bu ne gibi sonuçlar doğuruyor?

Irak’taki protestoları, diğer Arap ülkelerindeki protestolardan yani işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ortak paydasından ayrı düşünemeyiz. Bu boyutuyla aslında sadece bölgesel değil, örneğin Latin Amerika’daki gösteriler bağlamında küresel bir nitelik taşıyor. Fakat tabii Irak’ın kendi özel koşulları ve dinamikleri de var. Her şeyden önce Irak’ta altyapı, eğitim, güvenlik gibi en temel işlevlerini dahi yerine getirebilen bir devlet yok. Yani Irak’ta asıl sorun hükümet/yönetim değil devlet, devletin tüm kurumları çökmüş ve bu 2003’ten beri böyle. İkincisi, Irak bir toplumsal dönüşümün en önemli dinamiği olan elit sınıfından yoksun. Bu da 2003 sonrasının mirası. Öldüler, yurt dışına kaçtılar ya da yerleştiler ve geride kalanlar da söz konusu sınıfsal özelliğini yitirdiler. Taban ise bir travma nesli. On yıllardır savaş ve şiddet mağduru. Eğitimsiz, işsiz, siyasal olarak radikalleşmiş bir nesil. Bu hikâyeden nasıl bir sonuç çıkar? Aslında IŞİD bu hikâyeden çıkan bir sonuçtu. Bugün yaşanan protestoların çıkış zemini bağlamında farklı bir sonuç beklenebilir mi? Doğrusu ben bu konuda iyimser değilim.

Şu an hükümetin tutumu nedir. 100’ü aşkın insanın hayatını kaybettiği bildiriliyor. Eylemlerin sürekliliği, yapısı hükümete ne gibi adımlar attırır?

Bu hükümet arkasındaki projeyle birlikte kadük oldu. Artık bu aşamadan sonra devam etmesi zor ve zaten söz konusu talepleri karşılayabilecek bir kapasiteye de sahip değil. Eğer her şeyin yolunda gideceğini varsayarsak yeni bir hükümetin kurulmasını bekleyebiliriz. Bu da aslında temelde ABD ve İran arasında varılacak bir mutabakata bağlı. Dolayısıyla, her ne kadar protestolar nerden olursa olsun bir dış müdahaleye karşı olsa da gelişmelerin Irak gerçeklerinden bağımsız şekilleneceğini düşünmek naiflik olur.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Yıllık enflasyon son üç yılın dibinde: Yoksullaştıran düşüş

SONRAKİ HABER

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa işçileri işten atılma tehdidiyle karşı karşıya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa