İspanya’da seçimler: Peki şimdi ne olacak?
İspanya'da 4 yılda 4. seçimin sonuçları da umut vermedi. Siyasi bloklar Katalonya üzerinden milliyetçiliği yükselterek aşırı sağın oylarını katladı. Eğitimci Jesus de la Roza, Evrensel için yazdı.
İspanya Başbakanı Pedro Sánchez | Fotoğraf: AA
Jesus de la ROZA*
İspanya’da 28 Nisan 2019’da genel seçimler yapıldı. Bu seçimlerde Sosyalist Parti (PSOE) en çok oyu aldı ve bu partinin lideri Pedro Sanchez hükümet kuramayınca yeniden seçime gidilmesi kararı verdi. Bu karar doğrultusunda Pazar günü, 10 Kasım’da yeniden seçime gidildi. Tüm partileri hükümetin kurulmasını engellemekle suçlayan ve Katalan sorununda bağımsızlık talebi karşısında sert bir tutum takınan Sanchez, bu seçimlerden iyi bir sonuç bekliyordu; ancak sonuçlar hiç de umduğu gibi olmadı. En fazla oy alan parti olmasına rağmen şu anda elde ettiği oy ile hükümet kurması oldukça zor görünüyor.
Ülkenin Katalonya dışındaki bölgelerinde üretilen anti-Katalan söylemden en fazla nemalanan parti aşırı sağ, Frankocu Vox oldu. Vox, bu son seçimde sandalye sayısını ikiye katladı. Oyların yüzde 15’ini alarak 24 olan sandalye sayısını 52’ye çıkardı ve üçüncü büyük parti konumuna yükseldi.
Sonuçlara bloklar açısından bakarsak aslında durum nisan ayında olduğundan farklı değil. Sol blok diye isimlendirilen kesim 7 sandalye kaybetti; sandalye sayısı 165’den (123 PSOE, 42 Unidos Podemos) 158’e (120 PSOE, 35 Unidos Podemos, 3 Más País - Podemos’dan ayrılanların oluşturduğu bir parti) düştü. Sağdaki yükseliş Vox’la kalmadı; muhafazakar Halk Partisi de sandalye sayısını 66’dan 88’e çıkardı; ancak Yurttaşlar Partisi (Ciudadanos) oldukça kötü bir sonuç elde etti. Sandalye sayısını 57’den 10’a düşürdü; böylece sağ sandalye toplamı sol toplamını geçemedi.
MERKEZ SAĞ VE AŞIRI SAĞ KOL KOLA
İspanya’da Avrupa’dakinden farklı ve ilginç bir durum söz konusu. İspanya’da sağ bloktan söz edilirken buna aşırı sağ da dahil edilir. Oysa Avrupa’da böyle değildir. Aşırı sağ partiler, sağ blok dışında tutuluyor. Avrupa’daki muhafazakar partiler aşırı sağ ile anılmak istemiyorlar. İspanya’da muhafazakar sağ asla Franko diktatörlüğünü sorgulayıp cezalandırmadı ve aşırı sağ ile anlaşma yapmaktan çekinmedi. Buna örnek Endülüs, Murcia ve Madrid özerk bölgelerinde hükümet kurma çalışmalarında muhafazakar sağ partiler Halk Partisi (PP) ve Yurttaşlar Partisinin (Ciudadanos) Vox ile anlaşmış olması. Avrupa’da böyle bir durum gerçekleşmiyor.
Bask Ülkesi ve Katalonya’da sonuçlar her zaman farklı seyreder. Bunda örneğin Katalonya’da olduğu gibi İspanyol milliyetçisi partilerin Katalan karşıtı tutumlarının etkisi büyük. Bu anlamda da Katalonya’daki milliyetçi ve bağımsızlık yanlısı partilerin milletvekili sayısı bir miktar arttı. Madrid merkezi parlamentoda Katalonya toplam 48 milletvekiliyle temsil ediliyor. Bunun 23’ü milliyetçi ve bağımsızlık yanlıları, 12’si Sosyalist Partililer, 7’si Unidas Podemos’dan (Sosyalistler ve Unidas Podemos sandalye sayılarını korudular).
Tüm özerk bölgelerde varlık gösteren sağ partiler ise yalnızca 6 milletvekiline sahip. Bask Ülkesi, Madrid’de toplam 18 sandalye sahibi. Bunun 10 tanesi milliyetçi partilere ait; PSOE dört milletvekili ile bir sandalye kaybeden Unidas Podemos üç milletvekili ile temsil ediliyor. Bu bölgede İspanyol milliyetçisi sağ partiler ise varlık gösteremediler.
SAĞ İÇİN İMKANSIZ SOL İÇİN ZOR
Bu sonuçlarla “Katalan Sorunu”nda ve ülke genelinde de milliyetçi ve bağımsızlıkçı partiler karşısında aldıkları tutum nedeniyle Katalonya ve Bask Ülkesi’nden destek alamayacak olan sağ partilerin hükümet kurması olanaksız görünüyor. Durum, PSOE lideri Pedro Sanchez için de olanaksız olmasa da hiç kolay olmayacak.
Sanchez’in başbaşkan seçilmesi ve hükümeti kurmakla görevlendirilmesi için birinci oylamada salt çoğunluğu (176 milletvekili), ikinci oylamada ise lehte oy sayısının aleyhte oy sayısından fazla olması yani basit çoğunluğu elde etmesi gerekir. Bunun gerçekleşmesi için Unidas Podemos’un desteğini alması (ki bu parti hükümette yer almakta ısrarcı) ve çekimser kalınması yani Halk Partisi’nin ya da Bask Ülkesi’ndeki ve Katalonya’daki partilerin karşı oy kullanmaması gerekiyor.
Üçüncüsü ise, bankalar lehine ancak seçmenlerin aleyhine işleyecek bir seçenek olan iki büyük parti, Sosyalist Parti (PSOE) ve Halk Partisi (PP) arasında “büyük koalisyon”un gerçekleştirilmesi. Bu durumda da kurulacak hükümet istikrarsız bir hükümet olacak; çoğunluğun hükümeti olmadığı için yasama organı gerektiği gibi çalışamayacak.
Bir başka sorun ise oldukça iyi bir sonuç alan aşırı sağ Vox, hoşuna gitmeyen her yasada Anayasa Mahkemesine gidebilecek. Bu durum yasama organının çalışmasını daha da zora sokacak. Öte yandan herhangi bir hükümetin kurulması zorunlu; çünkü yeni bir seçim politik bir intihar anlamına gelecek. Seçmenler sandığa gitmekten bıkmış durumda. Bu anlamda yüzde 30 olan oy kullanmama oranı daha da artacak. Bundan da yine karlı çıkacak olan aşırı sağ Vox olacak.
AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ
Vox partisinin yükselişi, Katalan Sorunu ve bu sorunun İspanyol medyasında kışkırtıcı sunuş biçimiyle yakından ilişkili. Ekim ayında, 10 Katalan politikacı, Yargıtay, Katalan Hükümetinin bağımsızlık referandumu ve (sembolik) tek taraflı bağımsızlık ilanında “isyan faktörü” bulunmadığı kararı vermesine rağmen 9 ile 13 yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Katalan politikacılara verilen bu cezalar ters tepki yaptı ve Katalonya’da bir milyondan fazla insan bunu protesto etmek amaçlı sokağa çıktı. Bu barışçıl protestolara, medya organlarının sık sık servis ettiği, Katalonya’nın büyük bir kesimi ile ülkenin diğer bölgelerinin büyük bir kısmı arasında ayrışmayı besleyen ve polisin verdiği rakamlara göre bin 500 kişinin yer aldığı şiddet eylemleri eşlik etti. Bu büyük politik çatışmadan Katalonya’nın İspanya’dan ayrılmasını isteyen Katalan bağımsızlık yanlılarını suçlayan, özerk hükümetlerin varlığına karşı olan (dolayısıyla İspanyol Anayasasına da), güçlü bir merkezi devleti savunan, emekçileri etkileyen sorunlar konusunda göçmenleri suçlamak gibi Avrupa faşizminin diğer klasik söylemlerini kullanan aşırı sağ yarar gördü ve oylarını arttırdı. Bu parti, örneğin göçmenlerin elde ettikleri haklar ya da inkar ettikleri kadına şiddet konusunda yalan yanlış veriler kullandı.
PSOE, EMEKÇİLERİN SORUNLARINI ÇÖZMEDİ
Aşırı sağın yükselişinde bir diğer neden, son yıllarda emekçi sınıfların yaşam koşullarının iyileştirilmesinde inandırıcı alternatifler üretme konusunda solun yetersiz kalmasıdır. Yetersizlik şöyle dursun PSOE, neoliberal politikaların uygulamaya konulmasında çalışkan öğrenci profili çizer konumda. Avrupa Birliği üyesi olma ve para birimi olarak avroyu kullanmanın sözde avantajına rağmen zenginle yoksul arasındaki uçurum büyüyor, kamusal hizmetler giderek daha çok özelleştiriliyor; işsizliğin artmasıyla birlikte güvencesiz iş koşulları yaratılıyor. Gençler için durum daha da vahim. Üniversite mezunu on binlerce genç başka ülkelere göçe zorlanıyor. Sosyal dışlanma riski altındaki kişi sayısı artıyor. İnsanların ellerinden evleri alınıp sokağa atılıyor, vb. Bu koşulların varlığı ve sol diye isimlendirilen partilerin bu sorunlara yanıt vermemesi karşısında ve büyük ekonomik krizler yaşandığı dönemlerde olduğu gibi aşırı sağ, toplum içinde emekçi kesimlerden bile kendine destek buluyor.
Yukarıda sıralanan sonuçlar nedeniyle yalnızca Pedro Sanchez’in hükümet kurma olasılığı var; ancak minumum düzeyde de olsa emekçilerin lehine yasa çıkarmayı başarması ya da istemesi (patron lehine olan mevcut iş yasasını ya da özgürlükleri ciddi derecede kısıtlayan iç güvenlik yasasını ortadan kaldırarak) oldukça zor. Katalan sorunu çözümsüz bir şekilde ortada duruyor. Hükümet olursa Pedro Sanchez (sağın Vox tarafından her seferinde daha bir keskinleştirilen “Vatan haini” suçlaması karşısında) Katalan politikacılarla masaya oturacak politik bir cesaret sergileyebilecek mi? Yine Katalan bağımsızlıkçılarının da içinde bağımsızlık deklarasyonunun -en azından şimdilik- yer almadığı bir çözümle masaya oturması gerekebilir.
Bütün bunlar olurken Vox faşizminin yükselişine dur demek, yalanlara dayalı tehlikeli söylemleriyle mücadele etmek, özellikle de tüm emekçi katmanların desteği ile soldan, emekçiler lehine politikalar hayata geçirmek için tüm demokrasi güçlerinin acil birliğine ihtiyaç var.
Göz ardı etmemek gereken bir mesele ise tüm politik tartışmaların temeline “Katalan Sorunu”nun oturtulması. Hem Katalonya hem de İspanya’nın geri kalanında halkın istihdam, konut, emekli maaşları, kamu hizmetleri, işsizlik, kilisenin güçlenmesi, özelleştirme ve ciddi boyutlara ulaşan yolsuzluk gibi sorunlarını ikincil konuma itilmesi dikkat çekiyor.
Bu yazı yazıldıktan kısa bir süre sonra Sosyalist Parti (PSOE) ve Unidas Podemos arasında bir koalisyon hükümeti kurulmasına izin verecek anlașma sağlandı. Anlașmaya göre, Sosyalist Parti lideri Pedro Sanchez bașbakan ve Unidas Podemos lideri Pablo Iglesias bașbakan yardımcısı olacak.
*Emekli eğitimci, sendikacı
(Çeviren: Hilal Ünlü)