“Onlarsız olmaz”lara
O birileri çoktur, ülkemizde de dünyada da. Kapkaranlık tarafın yalan reçetelerine karşı gerçek ilacı, örgütlü mücadeleyi her bir gence taşımak üzere hareket ederler. Geçmişte, bugünde ve gelecekte…
Elif ERGİN*
İstanbul
“En güçlüleri ama, ömür boyu / savaşanlardır / Onlarsız olmaz”
Gençlik yılları 2010’lara denk gelmiş bir nesil, güçlü sınıf hareketine tanık olmamış, yenilginin ağır bastığı, revizyonizmin ihanetinin teorik ve pratik açıdan egemen olduğu yıllara doğmuş, “örgüt kötüdür, komünist partiler geçmişte kaldı” sloganları arasında büyümüş…
Yaşadığı sorunların evrenselliğini ve kapitalizm ile olan dolaysız bağlantısını kavrayamamış, dünyanın merkezine hep kendini “bireyi” koymuş, “Yanındakinin sırtına bas, kendini kurtar” cümlesi, ismiyle birlikte kulağına üflenmiş…
Özgürlüğü herhangi bir metaya sahip olma ile tanımlamış, örgütlülüğü demode ve zararlı olarak öğrenmiş… Giydiği ayakkabıdan, okuduğu okul sıralarına uzanan, çalıştığı tezgâhtan, kullandığı telefon modeline bağlanan, yalnızca çeşitli türden metalar üretmekle kalmayıp, her gün yeniden bireyciliği, sömürüyü, şiddeti üreten toplumsal bir sistemin içinde “mutluluğun” formülünü geleceğinin celladının elinde arayıp da eline tutuşturulan yalanlara sımsıkı bağlanmış, istese de kopamamış bir nesil…
Bazı zamanlarda kapitalist sisteme duyduğu öfkeyi öyle ya da böyle ama örgütsüz olarak ortaya koymuş, örgütlü mücadele içinde kısa süre de olsa yer alıp da “yoruldum”, “bunaldım”, “değişmiyor” deyip kenara çekilenlere tanıklık eden nesil…
MUTLULUĞUN VE ÖZGÜRLÜĞÜN GERÇEK FORMÜLÜ
Tekellerin egemenliğinin karanlık zamanları; can çekişen kapitalizmin yıkılmasının nüvelerini barındıran muhteşem aydınlık zamanlar…
Aynı cümle içinde, aynı sistem için hem kapkaranlık hem de muhteşem aydınlık tanımını yapmamamızın bir sebebi var elbet. “Mutluluğun” ve öğretilmiş “özgürlüğün” formülünü kapkaranlık tarafın müsebbiplerinde arayanlar için kapkaranlık; “mutluluğun” ve gerçek “özgürlüğün” formülüne, gerçekleştirilmesinin gücüne sahip olan biricik sınıf ve onun için savaşanların tarafını anlayanlar için muhteşem aydınlık…
Milyarlarca insanı kapitalistlere köle edip de onlara aynı zamanda bu köleliği yıkmanın gücünü de veren kapitalist üretim ilişkilerinin yarattığı toz duman içinde bir pusula var: diyalektik ve tarihsel materyalizmin pusulası. “Barbarlığı yıkabilecek sınıfın aracı nedir?” desek; partidir adı.
Öyle bildiğiniz bu düzenin ilişkilerine göre şekillenen bir parti değil. Bu verili ilişkiler zemininde doğmuş ama bu türden ilişkileri yıkmak için şekillenmiş, örgütlenmiş bir parti: Leninist bir parti. Türkiye’deki adı Emek Partisi!
O BİRİLERİ, YENİ TİPTE İNSANLAR…
Sınıfın kurtuluşu için en doğru şeyi söylemek yetmez, gençliğin geleceğini kazanabilmesi için aydınlık tarafa bağlanabilmesi için tanım yapmak yetmez; o doğruyu hayata geçirmek, burjuvazinin karşısına onun mezar kazıcılarını dikmek üzere partinin politikalarını hayata geçirmek, ete kemiğe bürünmesini sağlamak gerekir. Kimlerdir bunun için uğraşanlar?
En ufak bir bildirinin basımından, kitlesel bir gösteriyi organize etmeye, her türden yozluğu yeniden üreten sisteme karşı yeni tipte insanlar, komünistler yetiştirmeye kadar uzanan “görevleri” üstlenenlerdir pusula elde dövüşenler. Parti üyeleridir, işçileridir, profesyonel devrimcilerdir.
Bu muhteşem aydınlık tarafın savaşçılarının içinde öyle birileri vardır ki “Yoldaşlık ne demek?” deseniz, dünyanın öte yanında hiç tanışmadığı dilini hiç bilmediği birini nasıl ve neden sevdiğini anlatır size.
“Parti nasıl kuruldu?” deseniz Türkiye işçi sınıfının tarihi ve o sınıfın partisinin deneyimi serilir önünüze.
“Bu işi nasıl yapacağız?” deseniz, toplantınızda en az sizin kadar ilgi duyarak saatlerce tartışır sizinle.
Bir gün çay koyarken bir bakmışsınız yanınızda bitivermiştir; kimsenin gün boyu fark etmediği bir şeyi fark etmiştir; paranızın olmadığını; sizinle neyi varsa paylaşmaya hazırdır.
Gecenin bir yarısı, kafaya bir şey takılır da rahatlamaya, sorulara cevap bulmaya biraz da espri yapıp ağız dolusu gülmeye ihtiyaç duyarsanız arasınız onları. Mutlaka size söyleyecek bir şeyleri, mutlaka sorularınıza cevap olacak fikirleri, mutlaka yüzünüzü güldürecek bir muzipliği vardır. Gözleri parlayarak bakarlar her bir gence, her birinde örgütün geleceğine dair bir şeyler muhakkak buldukları için.
Eleştirecek şeyler de olur elbet. Ve onlar öyle bir rahatlık ve güvenle konuşur ki sizinle “biz de yaptık yanlış, siz yetişin de düzeltin” deyiverir. Sınıf partisinin gençlere güvendiğini, nereye çağırdığını işte o cümle ile hisseder ve o rahatlıkla üstlenirsiniz o sorumluluğu.
O birileri çoktur, ülkemizde de dünyada da. Kapkaranlık tarafın yalan reçetelerine karşı gerçek ilacı, örgütlü mücadeleyi her bir gence taşımak üzere hareket ederler. Geçmişte, bugünde ve gelecekte…. Sınıf mücadelesinin neferlerinden başkaları değildir onlar. Bolşeviklerdir, Denizlerdir, Erdal’dır, Thälmann’dır, Sverdlov’dur… İşçi sınıfının tarih sahnesine çıkışından bugüne kadar gelen, yarına uzanacak olan gerçek bir hikâyenin etten kemikten gerçek kahramanlarıdır.
Onlardan biridir işte Metin Abi. Böylesi bir bütünün derinlikli ve ince bir ayrıntısıdır; onunla birlikte dövüşme şansına sahip olan genç komünistler için.
Belki 1 Mayıs mitinglerinde bir pankarta ip bağlanmasına kadar her detayda “Metin Abi” diye seslenmeyeceğiz bundan sonra, belki 6 Mayıs yürüyüşlerinde en önde sanki ilk kez katılan bir genç heyecanında orada olmayacak Metin İlgün, belki bir toplantıda birlikte tartışmayacağız onunla…
Ama mücadelenin içinde, parti öğretisinden öğrenmiş, kendinde geri olan ne varsa yıkıp yerine sınıftan öğrendikleri ile yeniden inşa etmiş, örgütü ile bütünleşmiş yaşantısı ve bu yaşantının herkese bulaşan mutluluğu bizim her bir adımımızda yaşayacak.
Tarihin genç komünistlere yüklediği sorumlulukları ondan bugüne dek öğrendiklerimizle sırtlayacağız neşe içinde!
*Emek Gençliği MYK üyesi
{{390848}}
{{390612}}
{{390843}}
{{390650}}
{{390833}}
{{391076}}
{{391241}}