Çeşme sahilindeki mülteciler geçiş için havaların düzelmesini bekliyor
Avrupa'ya geçmek için İzmir'in Çeşme ilçesinde bekleyen mülteciler, "Gidemeyiz, Yunanistan vuruyor" dese de rüzgarlı havaların bitmesiyle geçişlerin devam edeceğini söylüyor.
Arşiv | Fotoğraf: DHA
Dilek OMAKLILAR
İzmir
AKP Hükümetinin, sınırları açmasıyla “Avrupa’ya geçmesine engel olunmayacağını” yönündeki açıklamaların ardından sınır geçişlerinde yaşananlara yerinde tanık olmak, neler yapabileceğini görmek üzere İzmir Barosu yöneticileri, Göç ve İltica Komisyonu ile İnsan Hakları Merkezi’nden avukatlar Çeşme’ye gitti.
Çeşme Otogarı'nda karşılaştığımız, Afgan mülteciler arasında biri çat pat Türkçe biliyordu. "Gidemeyiz, Yunanistan vuruyor" dedi. İstanbul’a gitmek için otogarda beklediklerini söyleyen mülteci, "34 günlük bebek var nasıl gidelim" diye konuştu. Burada kalmak istemeyen Afgan mülteciler Avrupa'ya gidemeyeceklerini belirtseler de diğer mültecilerin de korktuğunu söyledi. Oradan ayrılıp yolumuzu Sakız Adasına geçiş noktasına çeviriyoruz.
Çiftlikköy bölgesinde Domuz Çukuru Koyu denilen yere geldiğimizde ise hiçbir mülteciyi görmüyoruz. Aldığımız bilgiye göre hava koşullarının kötüleşmesiyle birlikte Sahil Güvenlik izin vermiyormuş geçişlere…
Çeşme İmece Derneğinin söylediğine göre ise rüzgar bittiğinde hava daha da düzeldiğinde yeniden başlayacak geçişler. Edirne’den gelen mültecilerle sürekli görüştüklerini söyleyen dernek üyeleri, “3 gün rüzgarlı hava koşullarından ve denizin dalgalı olması nedeniyle botlarla geçmelerine izin verilmiyor” dedi. Bir sonraki durağımız ise Alman Tatil köyü olarak bilinen konaklama yeri. Burası mültecilerin “ev”i olmuş. Yan yana duran kulübe tarzı evlerin kapı ve penceresi yok, bomboş inşaat halinde yerler de var… Burası da bomboş… Geriye yarım kalan konserve kutuları… Sahilde sadece süngeri çıkmış yelekler, battaniyeler kalmış.
"BAŞTA ÜLKEMİZ OLMAK ÜZERE TÜM ÜLKELERİ TİTİZ DAVRANMAYA DAVET EDİYORUZ"
Çeşme Otogarı'na yeniden döndüğümüzde İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, Bakanlığın haberlerini teyit etmek ve durumu yerinde görmek için geldiklerini hatırlatarak, “Ege’deki geçiş noktalarının en önemli yerlerinden biri Çeşme. Beklediğimiz tabloyla karşılaşmadık, sahiller bomboştu. Konakladıkları söylenen birkaç yere uğradık. İnsani koşullar değil hiçbirisi. Zaten insani olmayan koşullarda yaşıyorlar, tarafı olmadıkları bir savaşın tarafı olmadıkları bir zulmün sonunda evlerini kaybetmiş, işlerini kaybetmiş belki de yakınlarını kaybetmiş insanlardan söz ediyoruz. Daha insanca bir hayat daha insanca yaşam koşulu beklentisi ile buradalar” dedi. İlk gün yaptıkları açıklamayı yineleyen Yücel, “Burada önemli olan yaşam hakkı başta olmak üzere sığınmacıların haklarına ve özgürlüklerine titizlikle önem gösterilmesiydi. Söylediklerimizin ne kadar haklı olduğu bugün ortaya çıktı. Yunanistan’a girmek isteyen birkaç sığınmacı vuruldu, öldürüldü. Aynı şey denizlerde yaşanıyor maalesef. Bütün ülkeleri sığınmacıların haklarını korumak konusunda başta ülkemiz olmak üzere daha titiz davranmaya davet ediyoruz. Bunun siyasi bir pazarlık konusu yapılamayacağı inancındayız” diye konuştu.
"SINIRLARI AŞAN BİR MESELE"
Ardından Göç ve İltica Komisyonunda sorumlu yönetim kurulu üyesi Av. Ali Deman Güler de “Sınırlı sayıda da olsa Afgan aileler buradaydı. Bunların içinde sabah denizde motorları bozulduğu için kalan ve geri dönen grup var. Onun dışında taksici esnaf ve otobüs şoförleriyle de ve diğer kurumlarla da görüştük. Şu görünüyor, bugün bir geri dönüş var. Bunun dışında bizim tespit ettiğimiz sahillerde kimsenin olmadığı fakat tam tersi sabah 11 tane teknenin gönderildiği söyleniyor, bu az bir sayı değil. Önümüzdeki günlerde denizi durulduğunda bu sayının artmasından endişe ediyoruz. Mülteciler de nelerle kaşı karşıya olduklarını bilmiyorlar. Onlar da bir umut, yapılan siyasi açıklamalardan kendilerine bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Canlarını riske atıyorlar” dedi. Yunanistan’daki meslektaşları ile irtibat halinde olduklarını ifade eden Güler, Nisan ayının başında bu durumu değerlendirmek için bir araya geleceklerini belirtti. Yunanistan’da ciddi bir ırkçı saldırı olduğunu söyleyen Güler, “Bu sınırlar arası sınırları aşan bir mesele. Buna tek başına Türkiye’den cevap veremeyiz, tek başına Yunanistan cevap veremez, ortak bir eylemlilik içine girmemiz gerekiyor. Avukatlar olarak bunun arayışındayız” diye konuştu.
"GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI BİR SUÇ"
Esnafın ya da mültecilere yardım etmek isteyen kişilerin insan kaçakçılığı suçunun faili olma endişesi taşıdıklarını da açıklamasına ekleyen Güler, “Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamından yapılmış bir açıklama var sınırlar açık diye, dolayısıyla bir legalite sunuluyor. Ne yazık ki durum bu değil Türk Ceza Kanunu açık, hala uygulamada: Göçmen kaçakçılığı bir suç. Bugün insani reflekse dahi olsa yardım eden şahısların yarın öbür gün siyasi konjonktür değiştiği anda tekrardan kötü konumlara düşmesi, bu suçtan yargılanması cezaevine girmesi mümkün. O yüzden yurttaşların dikkatli olması gerektiğini söylemek isteriz” diye uyarıda bulundu. Güler, son olarak İzmir Barosu olarak tüm gelişmeleri takip edeceklerini belirtti.