Salgın hastalıklar ve kronolojisi
Tarihte çok fazla enfekte edici virüs ve bakteriler olsa da bazıları büyük bir yayılım göstermiş ve çok fazla ölüme sebebiyet vermişlerdir. Kronolojik olarak bazılarını inceleyelim.
Fotoğraf: Pixabay
Virüsler ve bakteriler insanlıktan çok daha uzun süredir Dünya’da bulunmakta. İnsansı atalarımızı da muhtemelen etkilemiş olan mikroplar Homo sapiens’i de uzun bir süredir meşgul ediyor. İnsansı atalarımızı ve diğer insan türlerini hangi mikropların rahatsız ettiğini tam olarak bilemesek de genetikteki farklılıklarına bakarak ne kadar uzun süre önce ortaya çıktıklarını öğrenebildiğimiz moleküler saat yöntemiyle virüslerin veya bakterilerin ne zamandan beri enfekte ettiklerini tahmin edebiliyoruz. Tarihte çok fazla enfekte edici virüs ve bakteriler olsa da bazıları büyük bir yayılım göstermiş ve çok fazla ölüme sebebiyet vermişlerdir. Kronolojik olarak bazılarını inceleyelim.
KARA ÖLÜM
Tarihte daha öncesinde üç veba salgını (Atina Vebası, Antonine Vebası, Jüstinyen Vebası) daha görülmüş olsa da Kara Ölüm’ü bu kadar önemli kılan 10 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olması ve yaklaşık 300 sene boyunca aralıklarla kendini tekrar tekrar göstermesi. 14. yüzyyılda soğuk bölgelerde muhtemelen ısınmak için bulundukları bölgedeki evlerin saman damlarına, ambarlara ve ahırlara yuva yapan sıçanlar vebaya sebep olan bakterinin (Yersinia pestis) taşıyıcısılardır. Sıçanları ısırıp bakteriyi yutan sinekler insanı da ısırmasıyla bakteriyi insana bulaştırır. Aynı zamanda Y.pestis neden olduğu ve içerisinde çoğalmayı sürdürdüğü hıyarcıklardan çıkıp akciğere geçince zatürreye sebep olur ve hastalar öksürdüğü zaman havaya saçılan damlacıklar bakterinin başkalarına da bulaşmasını sağlar.
ÇİÇEK HASTALIĞI
Vebadan sonra Avrupa’yı epey bir süre meşgul etmiş olan çiçek virüsü (Variola majör) havadan yayılır, solunum yoluyla vücuda girer ve lenf bezlerinde çoğalır. Çiçek hastalığı özellikle 18.yy’ın sonlarında başlayan sanayileşmenin ardından kentleşmenin kentli zengin ile yoksulu arasındaki makasın açıldığı bir dönemde yükselişe geçti. Yoksul insanlar soğuk, rutubetli, farelerin cirit attığı havalandırması ve çöp boşaltacak yeri olmayan kira evlerinde bir odayı çok fazla insanın paylaştığı bir yaşam sürüyordu. Muhtaç insanlara destek sağlanmadığı için sokaklar evsiz ve aç insanlarla doluydu. O dönemlerde her bulaşıcı hastalıkta olduğu gibi alınan önlemlerden; evlere kapanma, bölgeyi terk etme yalnızca zenginlerin uygulayabildiği yöntemlerdi.
FRENGİ
Tam olarak ilk nerede ortaya çıktığı bilinmediği için Fransızların "Napoli hastalığı", İtalyanların "Fransız hastalığı, Rusların "Polonya hastalığı", Ortadoğu’da da "Avrupa çıbanı" denen frengiye tirbüşon şekilli spiroket bakteri Treponema pollidum sebep olur. Bu bakteri kişiden kişiye cinsel yolla bulaştığı gibi anneden doğmamış çocuğa plasenta aracılığıyla da geçer. Deri, ağız, boğaz ve genital bölgedeki ülserlere yüksek ateş, baş ağrısı ve eklem ağrısının eşlik ettiği hastalıkta çiçek hastalığındaki gibi çeşitli kızarıklıklar eşlik ediyordu. Coulumb-öncesi hipotezlerinin genetik bulgularla yanlışlandığı frenginin kökeninin Güney Amerika’da yaws hastalığına neden olan soydan geldiğini gösterildi.
KOLERA
Hindistan’da Britanya’nın işgalinden önce kolera mikrobunun doğal yaşam alanı Ganj Nehri’nin Hint Okyanusu’na tek döküldüğü yer olan Bengal Körfezi’yle sınırlıydı. Britanyalıların ticaret yolu ağları kurmasıyla buralarda askeri hareketlerinin artması kolera mikrobunun dünyaya yayılmasına sebep oldu. Koleraya virgül şeklindeki bakteri Vibrio cholerae bakterisi neden oluyor; bu bakteri suda yaşar ve kamçıya benzeyen flagellumuyla hareket eder. İnsanlara genelde dışkıyla kirlenmiş sudan geçer. Dünya genelinde 2 milyona yakın insanın temiz içme suyuna erişimi olmadığını biliyoruz bu sebeple kolera hala bu yerlerde tehlikeli bir şekilde varlığını sürdürüyor.
İSPANYOL GRİBİ
Askerlerin çok çeşitli çevrelerden geldikleri sıkışık ve sağlıksız ordu kamplarında yaşadıkları, kalabalık savaş yorgunu kasabalarda konuşlandıkları, sürekli hareket halinde oldukları, stres ve yaralanmalara maruz kaldıkları ve yetersiz beslendikleri düşünülürse mikropların perişan etmesi ve sivillere yayılmasıyla çokça karşılaşırız. İspanyol gribi de 1. Dünya Savaşı sonrası bu duruma Avrupa’nın birçok yerinde karşılaşabileceğimiz bu tabloda yayılım gösterdi. Aslında tüm Avrupa’ya yayılmasına rağmen sadece İspanya medyasının hastalıktan ölüm haberlerine yer vermesinden ötürü "İspanyol Gribi" şeklinde isimlendirilmiştir. İspanyol gribine sebep olan virüsün (H1N1) NS1 geninde oluşan bağışıklığı zayıflatan mutasyonla virüs akciğerde hızlıca yayılım gösterir ve "sitokin fırtınası" denilen bu aşırı tepki hastanın akciğerinin kan ve sıvıyla dolmasına sebep olur.
Çözüm nerede?
Şimdilerde yeni bir pandemiyle karşı karşıyayız. Emekçinin değil sermayenin korunduğu bir durum içerisindeyiz. İnsanlık ve doğayı egemen sınıfın çıkarları için sömürülen, ehlileştirilen, kontrol altında tutulan yabancı bir güç olarak görenler; biyoçeşitliliğin yok olmasının, iklim krizinin ve bu tablonun sorumluları kapitalistlerdir. Bu sistem de kendiliğinden ortadan kalkmaz; bunu talep etmeli ve bunun için de mücadele etmeliyiz.
KİTAP ÖNERİSİ: Evrim
Yoğun emek verilerek hazırlanan Prof. Dr. Tamer Kaya’nın EVRİM kitabı, evrimle ilgili temel bilgiler içeren bir başucu kitabı niteliğindedir. Sorgulayıcı bir bakış açısıyla ele alınan bu kitapta sorgulamanın, cümlelerin sonuna soru işareti bırakabilmenin gizli olan gerçekleri görmekte, onları anlamaya çalışmakta ne kadar etkili olduğu gözler önüne serilmektedir. Sorgulayan, evrimi anlamaya çalışan herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir üslupla terimler açıklanmış, evrimin ne olduğu, ne olmadığı ifade edilmiş, tarihsel süreçler bir motif gibi işlenmiştir. Binlerce yıldır üzerine fikirler üretilen evrim konusunun neden Charles Robert Darwin ile özdeşleştiği, en geniş kitleye neden onun ulaşabildiği bu kitapta yanıtını bulmuştur. Evrim sürecinin mevcut çevre koşullarına uyum sağlayacak şekilde işlediği, geleceği göremediği ve olağanüstü durumlar için hazırlık yapmadığı örnekleriyle açıklanan bu kitapta insanın evrimi ve bugüne uzanan yolculuğu kanıtlarıyla aktarılmıştır. EVRİM: insanın kökenini çözme hikâyesi, evrimi doğru anlamak isteyenler için iyi bir başlangıç olacaktır. “Evrimi hiç anlamamak, yanlış anlamaktan ya da yanlış yorumlamaktan daha iyidir.”
*İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Ömer Doğanlar'ın evrim ilgililerine kitap önerisi