Hayaller Erasmus, hayatlar karantina
Erasmus'la Polonya’nın Poznan kentine giden, koronavirüs nedeniyle Türkiye'ye dönen ve şu an Sakarya’daki bir yurtta karantina altında olan Melike Yıldırım yaşadıklarını Evrensel'e yazdı.
![Hayaller Erasmus, hayatlar karantina](https://www.evrensel.net/upload/dosya/159490.jpg)
Fotoğraf: Pixabay
Melike YILDIRIM
Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde 4. sınıf öğrencisiyim. En büyük hayallerimden birisi yurt dışında eğitim görmekti. Ancak yeni tip korovavirüs salgını nedeniyle hayallerimi ertelemek zorunda kaldım. Şu an Sakarya’da bir yurtta karantinadayım. Neyse ki karantina süresi bitiyor ve eve dönebileceğim.
Bir memur kızı olarak ekonomik durumumuz göz önünde bulundurulunca bunun kendi bütçemle olamayacağının farkındaydım. Bu nedenle üniversiteye başladığım günden beri Erasmus hareketliliği İle yurt dışına gitmeyi hayal ediyordum ve sonunda yaptım da. Geçtiğimiz şubat ayının sonunda Erasmus hareketliliği aracılığıyla Polonya’nın Poznan şehrine gittim.
"KARANTİNADA TEST YAPILMADI"
Her şey çok güzel başladı. Bir sürü evrak işlerinden sonra sonunda Poznan’da olmak çok güzeldi. İlk iki hafta her şey olması gerektiği gibi ilerledi. Fakat mart aynın ortalarına geldiğimizde tüm dünyayı etkisi altına almaya başlayan koronavirüs Polonya’ya da sıçradı ve ilk vaka görüldü. İlk vakanın görülmesi ile bütün ülkede panik rüzgarları esmeye başladı. Salgın başta burada da çok önemsenmedi. Önce en ufacık bir hastalık belirtisi olan öğrenciler derslere alınmamaya başlandı daha sonra ise dersler bitirilerek okullar 3 hafta tatil edildi. Yurtların boşaltılması istendi. Fakat bizim açımızdan bu mümkün olmadığı için yurt müdürlüğüne başvurarak durumu açıkladık, özel bir izinle bir süre daha yurtta kaldık. Her an yurttan çıkarılma korkusuna bu sefer hastalık riski eklendi. Çünkü hastaneler de yeterli kontrolü yapmıyordu. Öksürük ve boğaz ağrısı gibi belirtilerle hastaneye giden bir arkadaşım sadece ateşi olup olmadığı ölçülerek herhangi bir test yapılmadan yurda geri gönderildi. Salgının her geçen gün kötüye gitmesi hem beni hem ailemi daha çok korkutmaya başladı ve kendimi Poznan’da güvende hissetmediğim için ülkeye dönmeye karar verdim ve şu an karantinamın son günlerindeyim. Neredeyse her gün belirtilerimiz kontrol ediliyor ancak karantinada olmama rağmen burada da henüz test yapılmadı. Herkes test yapılmasını istiyor. Sağlık görevlilerine sorduğumuzda “Bizim de bu konuda bilgimiz yok” deniyor. Ateşimizi kontrol ediyorlar, “Boğazın ağrıyor mu, öksürüğün var mı?” diye soruyorlar. Ama kişi doğruyu söylemeye de bilir. Test yapılmaması buradaki çalışanlar için de tehlikeli.
"HARCAMALAR GERİ ÖDENECEK AMA…"
Erasmus hareketliliğimi iptal ederek eğitimime burada devam etmek istediğime dair okula başvuru yaptım. Ulusal Ajans yaptığı açıklamada Erasmus’tan kaynaklı yaptığımız harcamaları iade edeceklerini ve derslere devam konusunda sıkıntı yaşamayacağımızı söyledi. Ancak bazı okullar sadece faturayı kabul ederken Çukurova Üniversitesi ancak harcama yaptığımız yerlerin yapılan harcamaların geri ödenemeyeceğine dair resmi yazı yazması koşulu ile ödemeleri yapmayı kabul ediyor. Şimdi ben karantinadan çıkar çıkmaz kurum kurum gezip “Acaba paramı iade edecek misiniz?” diye yazı mı toplayacağım? Öğrencilerden bunu istemek ne kadar sağlıklı?
"ENDİŞELERİMİ DÜŞÜNMEKTEN SAĞLIĞIMI DÜŞÜNEMİYORUM"
Poznan’daki okulumda henüz derslerim başlamamıştı ve burada da dersler başlayalı 1 hafta olmasına rağmen hâlâ derslere kayıt yaptıramadım. Bu günlerde derslerim ne olacak, bu dönemi nasıl geçeceğim gibi endişelerimi düşünmekten sağlığımı düşünemiyorum bile. Başta söylediğim gibi salgın nedeniyle hayallerimi ertelemek zorunda kaldım. Peki salgının sınıfsal sonuçlarını görüp “Üzülme herkes aynı durumda” diyerek kendimi teselli edebilir miyim? Mesela “Evde kal” denirken, bir bilim kurgu filminde zombilerden kendi çabası ile kaçmaya çalışan insanlar gibi bizimde virüsten kendi çabamızla kaçmamız istenirken işçilerin, emeği ile geçinenlerin kendilerini risk grubunda olanlar dahil ve evindekileri hasta etmesi umursanmazken, 20 yaş altına getirilen yasak 20 yaş altı işçiler ve özellikle tarımda çalışan çocuklar için istisna haline getirilirken biz emekçiler kendimizi nasıl teselli edelim? Cumhurbaşkanı “Çarklar dönmeye devam edecek” derken dolmuşlara, servislere binenlere bakıp bu ülkede, dünyada çarkları kimin döndürdüğünü korona günlerinde daha net görmüş oluyoruz.
"PATRONLARA SERVET VERGİSİ GETİRİLMELİDİR"
Bizler ödediğimiz yurt ücretini, ev kirasını, KYK borcumuzu düşünüp cebimizde kalan parayı hesaplarken devlet de aynı hesabı yapıp cebimize göz dikmiş. Hal böyle iken ne öğrencilerin ne de onların ailelerinin bağış kampanyasına yapacakları katkı da yoktur. Aksine emekçilerden çalınanların geri yerine konması ve salgın sürecinin ‘sağlıklı’ bir şekilde ve bilimsel tedbirlerle atlatılması için patronlara servet vergisi getirilmelidir. Geleceğin inşaat mühendisi olarak benim önerim, ilk iş olarak 2020 bütçesinden müteahhitlere ödenecek 20 milyar liranın halkın sağlığı için kullanılmasıdır.
![Pandemi döneminde 290 bin fazladan ölüm yaşandı | “Verileri gizleyerek üç yıl insanların ölümünü izlediler”](https://www.evrensel.net/images/330/upload/dosya/180625.jpg)
Evrensel'i Takip Et