09 Nisan 2020 10:42

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu'ndan acil tahliye talebi kampanyası

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, koronavirüsün tutuklulara karşı oluşturduğu ciddi tehdit nedeniyle Türkiye cezaevlerindeki tüm insan hakları savunucularının bırakılması için kampanya başlattı.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, koronavirüsün tutuklulara karşı oluşturduğu ciddi tehdit nedeniyle Türkiye cezaevlerindeki tüm insan hakları savunucuları ve siyasi nedenlerle tutuklananların serbest bırakılması için kampanya başlattı.
 
Uluslararası düzeyde insan haklarını savunmak için 1922’de 1’inci Dünya Şavaşı’nın yıkıntılarıyla mücadele için kurulan, merkezi Paris’te bulunan 112 ülkeden 184 insan hakları örgütünün üye olduğu Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), koronavirüsün cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere karşı oluşturduğu ciddi tehdit nedeniyle Türkiye'nin de bulunduğu ciddi hak ihlallerinin yaşandığı ülkelerdeki cezaevlerinde tutulan tüm insan hakları savunucuları ile siyasi tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması için kampanya başlattı.
 
FIDH tarafından yapılan altında bulunan mahpusların güvenlik ve sağlığını sağlama yükümlülüklerini açıklamada, "Hızla yayılan yeni tip koronavirüs pandemisinin mahpuslara karşı oluşturduğu ciddi tehdit nedeniyle, FIDH ve aşağıda imzası bulunan üye kuruluşları, hükümetlere sorumlulukları hatırlatmaktadır ve hapishanede tutulan tüm insan hakları savunucularının serbest bırakılması çağrısını yapmak için #Özgürlükİçin (#ForFreedom) kampanyasını başlatmıştır" denildi.
 
Kovid-19 salgını daha önce benzeri görülmemiş bir tehdit oluşturduğundan insan hakları savunucularının serbest bırakılması her zamankinden daha acil bir gereklilik haline geldiğine işaret edilen açıklamada, "Haklarımız ve bunları savunanlar bu pandeminin kayıpları haline gelmemelidir" ifadesi kullanıldı.

“SERBEST BIRAKMA ZAMANI GELDİ”

"İnsan hakları savunucuları serbest bırakılmalı ve adaletsizlik, ayrımcılık, şiddet ve diğer insan hakları ihlallerine karşı meşru faaliyetlerini yürütmelerine izin verilmelidir" talebine yer verilen açıklamada, FIDH Başkanı Alice Mogwe, "Dünyanın dört bir yanında insanlar suç işledikleri için değil insan haklarını savunmak için yaptıkları çalışmaları nedeniyle hapishanelerde tutulmaktadır. Değişimin meşru aktörleri olan insan hakları savunucuları aslında hiçbir şekilde hapsedilmemeliydiler. KOVİD-19 dünyanın her yerinde hızla yayılırken hükümetler için bu adaletsizliğe son verme ve insan hakları için mücadele verenleri serbest bırakma zamanının artık geldi" şeklindeki sözlerine yer verildi.
 
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet'in "Bugün hükümetler, her zamankinden daha da acil bir biçimde, siyasi mahpuslar ile sadece eleştirel ya da muhalif görüşlerini ifade etmeleri nedeniyle tutuklananlar da dahil olmak üzere, yeterli hukuki gerekçe olmaksızın özgürlüğünden mahrum bırakılan herkesi serbest bırakmalıdır" sözlerinin alıntılandığı açıklamada, "Bu söylenenler küçük yaştakiler, göçmenler, mülteciler, siyasi muhalifler, gazeteciler ve insan hakları savunucuları için de geçerlidir" uyarısı yapıldı.

AVUKAT SEVDA ÇELİK DE LİSTEDE YER ALDI

İlk aşamada kampanyanın web sitesinde hapishanelerde tutuklu bulunan insan hakları savunucuları Loujain Al-Hathloul (Suudi Arabistan), Azimjan Askarov (Kırgızistan), Sevda Özbingöl Çelik ve Hasan Ceylan (Türkiye), Yuri Dmitriev (Rusya), Leila de Lima (Filipinler), Pablo Lopez Alavez (Meksika), Khalil Maatouk (Suriye); Narges Mohammadi (İran), Miyan Abdul Qayoom (Hindistan), Nabeel Rajab (Bahreyn), Germain Rukuki (Burundi), Patrick Zaki (Mısır) gibi isimlerin tanıtıldığı kampanya kapsamında web sitesi keyfi olarak hapiste tutulan diğer insan hakları savunucularının eklenmesiyle düzenli olarak güncelleneceği kaydedildi.

“HÜKÜMETLERE ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ”

"Mevcut sağlık krizinin aciliyeti, çoğunluğu hijyen bakımından içler acısı koşullarda tutulan ve yeterli sağlık hizmeti verilmeyen tüm bu kişilerin özgürlüklerinden haksız yere mahrum bırakılmalarının telafisi için yetkililere bir fırsat sunduğuna" işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Böyle bir bağlamda, FIDH ve aşağıda imzası bulunan üye kuruluşları, daha genel bir önlem olarak, halk sağlığı gerekçesi ile çok sayıda mahpusun geçici, sürekli ya da koşullu olarak serbest bırakılması yoluyla hapishanelerdeki doluluğun azaltılması konusunda hükümetlere çağrıda bulunmaktadır."

“TERÖR GENELLEMESİYLE KAPSAM DIŞI BIRAKILMAMALIDIR”

İnsan hakları savunucuları ile birlikte yaşlılar, çocuklar, sağlık sorunu olanlar, düşünce mahkumları, düşüncelerini ifade ettikleri için tutuklananlar, idari tutuklular, kabahat ya da şiddet içermeyen suçlardan hüküm giyenler, tutuklu yargılananlar ve göçmen toplama merkezlerindekilere öncelik verilmelidir" sözleriyle devam edilen açıklamada, kriz dönemlerinde hükümetin savunmasız durumda olanları koruma yükümlülüğü bulunduğu kaydedildi. Virüsün kolaylıkla yayılabileceği yerler olan ceza ve tutukevlerindeki mahpuslar, KOVİD-19 pandemisi tehdidine karşı en savunmasız gruplar arasında olduğu dile getirilen açıklamada, şunlar dile getirildi: "Söz konusu riskin azaltılması için acil tedbirlerin alınmaması halinde, gözetim altında tutulanların bulunduğu yerlerde virüsün yayılması kaçınılmaz olacaktır. Böyle bir durumda, kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakılmaları KOVİD-19 hastalığına yakalananlar ya da yakalanma riski bulunanlar için ölüm cezasından farksız olacaktır. Bu konuda alınacak tedbirler, BM İşkenceyi Önleme Alt Komitesi tarafından yayınlanan özel tavsiye ile birlikte mahpusların yeterli düzeyde kişisel hijyen, sağlık ve güvenliğinin sağlanmasını amaçlayan tedbirleri ayrıntıları ile ortaya koyan Mahpuslara Muameleye Dair BM Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları olarak gözden geçirilmiş ve kabul edilmiştir) kapsamında yer alan devlet yükümlülükleri ile uyumlu olacaktır. Türkiye, Tunus, Etiyopya, Endonezya, Bahreyn ve Senegal’in de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin hapishanelerdeki aşırı kalabalığı azaltma ve virüsün yayılmasını önleme amacıyla mahpusları serbest bırakma çalışmalarını memnuniyetle karşılamaktayız. Burada sayılan ülkelere ve diğerlerine derhal serbest bırakılacaklar arasına insan hakları savunucularının da eklenmesi çağrısında bulunuyoruz. Birçok ülke, terörle ilgili suçlardan hüküm giymiş veya yargılanmakta olan mahpusları serbest bırakılacaklar kapsamına almamakta ve böylece insan hakları savunucularını haksızca üstlerine atılan uydurma terör suçlamalarından dolayı cezalandırmaktadır. İnsan hakları çalışmalarının hiçbir koşulda terörizmle bir arada anılmaması gerektiğinden, insan hakları savunucuları bu türden genellemeler yoluyla kapsam dışında bırakılmamalıdır."

“İNSANLARIN YAŞAM HAKKI RİSK ALTINDADIR”

FIDH Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, pandemi nedeniyle en fazla üzerinde durulan konuların başında cezaevlerinin geldiğine işaret ederek, şunları söyledi: "Bilindiği gibi pandeminin ilan edildiği günden bugüne en fazla üzerinde durulan alanların başında cezaevleri mahpushaneler geliyor. Çünkü normal koşullarda, yeterli hijyen, düzenli beslenme, gün ışığı, hijyenik malzemeler gibi ciddi sıkıntıları olan bu yerler. Bir de Türkiye gibi antidemokratik ülkelerde cezaevlerinin kapasitelerinin çok üzerinde doluluk oranına sahip olmasını göz önüne aldığımızda ciddi şekilde artık sağlık hakkının çok ötesinde geçmiş bir biçimde bu insanların yaşam hakkı riski söz konusu. Bu minvalde başlatılan bu kampanyanın ana teması haksız ve hukuka aykırı bir biçimde, sırf muhalif oldukları için, ülkelerindeki ciddi hak ihlallerini eleştiren hak savunucularının haksız yere tutuklanmasıyla birlikte, pandemiyle bağlantılı biçimde derhal serbest bırakılmalarına dönük bir kampanyadır. Önceki ismiyle Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları ve daha sonra düzeltilmiş, yenilenmiş haliyle buna Nelson Mandela Kuralları da deniyor. Birleşmiş Milletlerin bu kurallar çerçevesinde olması gereken kuralları kaideleri düzenler, bu kurallar. Buna göre KOVİD -19'un yol açtığı pandemi bu manada ciddi bir tehdit oluşturmaktadır."

“BEMAHAL TAHLİYE EDİLMELİLER”

Koronavirüs salgınıyla beraber hükümetin infaz düzenleme tasarısı hazırlandığını hatırlatan Yalçındağ, şöyle konuştu: "Bu infaz düzenlemesiyle bu kuralları bir arada konuşmak gerekir. Aslında bireyin bireye karşı değil de, devlete karşı işlenen suçlar babında tutuklu ve hükümlü olanlara bakalım. Ya insan hakları savunucu ya da HDP'nin milletvekilleri, belediye başkanları, yöneticileri ve aktif üyelerinin cezaevlerinde olduğunu görüyoruz. Yine gazetecilerin, muhalif akademisyenlerin, sosyal medya kullanıcılarının, bir tek twit attığı için insanların tutuklandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu minvalde Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu olarak biz Türkiye'de, dünyadaki bütün benzer ülkelerde düşünce suçları olarak tanımlanabilecek bireylerin behemahal tahliye edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Dediğim gibi bunlar zaten haksız ve hukuka aykırı bir biçimde cezaevlerindedirler. Üstüne üstlük bir de pandemi gibi bir durumdan kaynaklı yaşam hakkı riskiyle karşı karşıya kaldılar. İnsan hakları savunucularının da tutuklu olduğu bir dönemden geçiyoruz. Yine Urfa Barosu'na bağlı meslektaşımız Sevda Özbingöl Çelik şahsında yine İHD Şube Temsilcisi Hasan Ceylan şahsında ayrıca bir kampanya yürütülüyor. Diliyor ve umuyoruz ki tek bir hak kaybına yol açmaksızın, tek bir insan hakları savunucusunun düşüncelerini ifade ettiği için, ya da siyasi görüşleri nedeniyle cezaevinde tutulanların bu tahliyeler kapsamında ele alınmaması gibi ciddi bir akıl tutulmasından vazgeçilir, bir an önce bu insanların ailelerinin yanına, olması gereken yere dönerler." (MA)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul’da ücretsiz maskeler eczaneler tarafından dağıtılacak

SONRAKİ HABER

İSPARK’ta 4 işçinin koronavirüs testi pozitif çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa