8 Kasım 2012 16:25
Tahir Eker

Cezaevlerinde devam etmekte olan açlık grevleri süresince sorumlular adım atsın insanlar ölmesin dedim. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri ve HALKIMIZA duyarlılık çağrısı yaptığım için beni eleştirip tarafımı sorgulayanlar ve hazksız olduğumu iddia edenler oldu.                     
Rivayet edilir ki: Zalimlerin zalimi NEMRUT Haz.İbrahim'i ateşe attığında Antep'de bir topal karınca ağzına bir damla su alırda seğirdir. Diğer karıncalar hayretle sorarlar, nereye Topal? O da, duymadınız mı? NEMRUT, İbrahim'i ateşe atmış ona su götürüyorum. Karıncalar gülmüş Topal'a. Sen demişler bu halinle Anteb'i çıkmadan telef olursun. Topal demiş biliyorum götürdüğüm su derde deva da değildir. Ben yolda da ölürüm. Ama bilinsin ki ben NEMRUT'dan yana değilim.
Ben de, dünya'nın neresinde olursa olsun savaştan beslenen, eli kanlı kara vicdanlı egemenlerden yana değilim. Onların "Yediği insan eti içtikleri kandır." Ben, yaşamdan yanayım.
Ben, şuanda yüreği sıkışmış, korku ve kaygının karanlığında çaresiz gözyaşını içine akıtan ANALAR dan yanayım. "ANA" sözcüğü o kadar yalın o kadar kutsal ki, ne Müslüman ne Kâfir ne Türk, ne Kürt ne de Arap ne de Ermeni, ne de bir başka milliyet ve inanca ilişkin sıfatlar o, "ANA" sözcüğünü ne yüceltir ne de alçaltır. "ANA" tek başına her milletin her inancın anasıdır. Sahi! HAVVA ana hangi milletten, hangi dinden, hangi mezhepten di? Bilen var mı?
Altını çizerek söylüyorum, ben, ANALAR dan yanayım.

*Emekli öğretmen

Evrensel'i Takip Et