DİH: Halk iradesi darbeli, siyaset tutukludur
Demokrasi İçin Hukukçular'dan (DİH) 3 ismin vekilliklerinin düşürülmesine tepki:Bu yöntemler; demokratik sistemin asgari ölçütü olan seçim güvenliğinin ortadan kaldırıldığı tek parti pratikleridir.
![DİH: Halk iradesi darbeli, siyaset tutukludur](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/162954.jpg)
Enis Berberoğlu | Fotoğraf: DHA & Leyla Güven | Fotoğraf: Evrensel & Musa Farisoğulları | Fotoğraf: Evrensel
Demokrasi İçin hukukçular tarafından CHP milletvekili Enis Berberoğlu ve HDP milletvekilleri Leyla Güven ile Musa Farisoğullarının kesinleşmiş cezalarının, Mecliste okunmak suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi ile ilgili yapılan açıklamada; “Bu yöntemler; tarihte her türlü ifade özgürlüğünün, demokratik sistemin asgari ölçütü olan seçim ve hukuk güvenliğinin ortadan kaldırıldığı tek parti, parti/devlet diktası pratikleridir” denildi.
“MUHALEFET SİYASET DIŞI BASKI YÖNTEMLERİYLE ORTADAN KALDIRILMAK İSTENİYOR”
Siyasi iktidarın, siyasi muhalefeti siyaset dışı baskı yöntemleriyle ortadan kaldırmak için çeşitli adımlar attığı vurgulanan açıklamada; “Seçim sistemi zaten adil değildir. Cumhurbaşkanlığının denetim dışı bütçesi, örtülü ödenek ve devlet olanaklarının iktidar partisi lehine hukuksuzca kullanılması nedeniyle adil değildir. Seçim takviminin tümüyle siyasi iktidarın tercihleriyle altüst edilmesi nedeniyle adil değildir. Seçimler boyunca, neredeyse tüm devlet kurumlarının iktidar partisinin propaganda aygıtı gibi çalışması nedeniyle adil değildir. Resmi hazine yardımlarının dağıtılmasındaki sistemin, zaten gücü gözetmesi nedeniyle adil değildir. Seçimler boyunca TRT başta olmak üzere merkez medya ve havuz medyasının sadece iktidar bloku lehine yayın yapması, az sayıdaki muhalif medyanın ve sosyal medya kanallarının polis-asker zoru ve iktidar sopası haline getirilmiş yargı eliyle susturulduğu koşullarda, “serbest propaganda” olmaması nedeniyle adil değildir. Kürt illerinde neredeyse her seçim döneminde muhalif parti üye ve yöneticilerinin kitlesel olarak gözaltına alınması, zorla sandık taşınması, sandık başlarında güvenlik güçleri eliyle iktidar baskısı kurulması nedeniyle adil değildir” denildi.
“YASAMA DOKUNULMAZLIĞINI KALDIRILMASI MUHALEFETE YÖNELİK OPERASYONLARA ZEMİN OLDU”
Tüm bu eşitsizlik ve baskı ortamına rağmen muhalefet lehine gerçekleşen seçim sonuçlarının, siyasi iktidar tarafından seçim dışı yöntemlerle ortadan kaldırıldığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Anayasaya aykırı bir şekilde, Anayasaya monte edilen bir geçici madde ile, yüzlerce yıllık demokrasi mücadelesinin bir kazanımı olan yasama dokunulmazlığını ortadan kaldırarak iktidarın siyasi muhalefete yönelik operasyonlarına zemin oluşturulmuştur. Ne yazık ki ana muhalefet partisi CHP’nin de desteğiyle gerçekleşen HDP’li vekillere yönelik bu siyasi darbe sürecinde CHP milletvekilleri Eren Erdem ve Enis Berberoğlu da benzer bir hukuksuzluğa uğramıştır. Bu siyasi darbe, 4 Kasım 2016’da tek merkezden verilen siyasi talimatlarla harekete geçen yargı mensupları aracılığıyla HDP milletvekillerinin ve belediye yöneticilerinin topluca tutuklanmasıyla, yerelde kayyım atamalarıyla sonuçlanmıştır. AİHM’in Demirtaş kararında “18. madde ihlali siyasi nedenli kötü niyetli tutuklama” olarak tarihe geçen bu süreç, yeni seçim döneminde de devam etmiştir.”
“HALK İRADESİNE YÖNELİK FİİLİ DARBE”
“Son yerel seçimlerde muhaliflerin kazandığı batı metropollerinde sandık sonuçlarını tanımama ve yeniden sayım, sonuç alınamayınca da yerel yönetimlerin çalışmasını türlü yöntemlerle engelleme; HDP’nin kazandığı illerde ise seçilmişlerin görevden alınıp, kumpas davalarla tutuklanması, kayyum idaresi temel yöntem olmuştur” denilen açıklamada 45 Kürt belediyesinin, olağan usul olan belediye meclisi arasından seçim yapılmasına da izin vermeyip fiili durum yaratılarak atanmış merkezi iktidar memurları tarafından yönetmedeki ısrarın, halk iradesine yönelik fiili bir darbe olduğu dile getirildi.
“HUKUKSUZLUK MECLİS BAŞKANLIĞI ELİYLE YENİDEN SAHNEYE KONULMUŞTUR”
Son olarak, CHP milletvekili Enis Berberoğlu ve HDP milletvekilleri Leyla Güven ile Musa Farisoğullarının kesinleşmiş cezalarının, yasaya aykırı olarak Mecliste okunmak suretiyle milletvekilliklerinin düşürüldüğü ve HDPli vekillerin tutuklandığı hatırlatılan açıklamada; “Milletvekilleri hakkında verilen mahkumiyet kararları, bağımsız bir yargılamanın ürünü değil, siyasi bir zorun yargı mensupları eliyle gerçekleştirildiği infaz pratiklerinin sonucudur, hukuksuzdur. Kaldı ki, milletvekili seçilmekle dokunulmazlık kazanır ve hakkında milletvekili olmadan önceki bir suçlama nedeniyle kesinleşmiş bir mahkeme kararı olsa dahi, bunun infazı yasama döneminin sonuna bırakılır. Daha önce HDP milletvekili Figen Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesinde işletilen bu hukuksuz oyun, bugün muhalefetin 3 vekilinin iktidar çoğunluğunu temsil eden Meclis başkanlığı eliyle yeniden sahneye konulmuştur” denildi.
Bu yöntemlerin; tarihte her türlü ifade özgürlüğünün, demokratik sistemin asgari ölçütü olan seçim ve hukuk güvenliğinin ortadan kaldırıldığı tek parti, parti/devlet diktasının pratikleri olduğunun altı çizilen açıklamada şöyle denildi; “Bu tablonun demokrasi olarak adlandırılması mümkün değildir. Artık ortada bırakalım gerçek bir demokrasiyi, ortada bir sandık demokrasisi dahi kalmamıştır. Enis Berberoğlu’nun Covid 19 tedbirleri nedeniyle geçici olarak serbest bırakılması ise bu vahim tabloyu hafifletmiyor. Demokrasi İçin Hukukçular olarak, halk iradesine yönelik bu darbeyi ve siyasi muhalefetin tutuklanmasını kınıyor, demokrasi mücadelesinde dayanışma içinde olacağımızı duyuruyoruz.” (HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et