İzmir Barosundan Çeşme’de çadırları yıkılan Romanlar için dayanışma çağrısı
Çeşme'de Roman yurttaşlara yönelik müdahaleye ilişkin açıklama yapan İzmir Barosu, yaşanılanların açık bir insan hakları ihlali olduğunu belirtti.
Fotoğraf: Evrensel
İzmir'in Çeşme ilçesi Alaçatı mevkiinde 16 Haziran 2020 tarihinde Roman yurttaşların yaşadığı çadırların, Çeşme Belediyesi zabıta ekiplerince kepçelerle yıkılmıştı. İzmir Barosu, yazılı bir açıklama yaparak, Roman yurttaşların yaşadığı mağduriyete dikkat çekti.
Bölgede yaklaşık 100 kadar yurttaşın zor koşullar altında yaşadığı, bu kişilerin bir bölümünün yaz döneminde çalışmak amacıyla Çeşme'ye geldiği bilgisi paylaşılan açıklamada, “Bölgede yaşayan Roman yurttaşlarımızın hurdacılık ve kağıtçılık gibi işlerle uğraştığı, bir kısmının çocuklarının okula devam ettiği, yaşam alanlarının iptidai koşullarda olduğu, temel hijyen ve su gibi ihtiyaçların karşılanmasında güçlükler çekildiği, söz konusu alana kısa süre önce ihtiyaçların giderilmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından su deposu kurulduğu, bölgede sağlıklı konutlarda yaşam alanları oluşturulması için çalışmalar yapıldığı, kısa süre öncesine kadar sorunlarının kalıcı olarak çözülmesi için girişimlerde bulunulduğu öğrenilmiştir” ifade edildi.
Çeşme Belediyesi tarafından herhangi bir ön uyarı yapılmadan söz konusu alandaki çadır ve barakalarının yıkıldığı belirtilen açıklamada, açıkta kalan insanların alanı terk etmeye zorlandıkları ve aralarında çocuk ve yaşlıların da olduğu Roman yurttaşların hak ve özgürlüklerinin ciddi şekilde ihlal edildiği vurgulandı.
“ROMANLARIN İHTİYAÇLARI DİKKATE ALINMALI”
Uluslararası hukuka göre zorla tahliye ancak insan onuruna uygun bir şekilde ve ilgili kişilerin haklarını yeterince koruyabilecek usul kuralları çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edilen açıklamanın devamında, “Bir yerde ‘işgalci’ sıfatıyla bulunan kişilerin dahi tahliye edilmesi tahliye sonrası başka bir konuta yerleştirme veya mali yardım sağlama yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. AİHM, dezavantajlı durumdaki Romanların ihtiyaçlarının ve farklı yaşam tarzlarının, hem idari düzenlemeler hem de somut uygulamalar bakımından özellikle dikkate alınması gerektiği kanaatindedir ve aksi bir durumda, zorla tahliye benzeri uygulamaların özel yaşam, aile yaşamı ve konuta saygı hakkının ihlalini oluşturacağını kabul etmiştir. Avrupa Sosyal Haklar Komitesi, tahliyelerde sağlanması gereken hukuki korumanın, tahliyeye alternatif bir çözüm konusunda taraflara danışma yükümlülüğü; tahliyenin makul bir süre öncesinde belirli bir bildirim süresi saptanması yükümlülüğü; hukuki başvuru yollarına erişim; adli yardıma erişim; hukuka aykırı tahliyelere karşı giderim öngörmesi gerektiği görüşündedir” denildi.
“YOKSULLARA ÇARE ÜRETMEK TEMEL GÖREVDİR”
Çeşme'de yaşayan Roman yurttaşların, tüm bu temel uluslararası hukuk kurallarına aykırı olarak kamu gücü kullanılarak uygulanan yöntemlerin kabul edilemeyeceği belirtilen açıklamada, “Konar göçerlik gibi Roman kültürünün bir parçası olan olguları, yüzlerce yıllık ayrımcı uygulamaların sonucu oluşmuş yoksulluk, evsizlik, işsizlik ve benzeri sosyal gerçeklikleri kepçe marifetiyle çözmeye çalışmak açık bir akıl tutulmasıdır” sözleri yer aldı.
Yerel yönetimlerin temel görevlerinden biri kentte yaşayan tüm yoksulların, evsizlerin ve işsizlerin dertlerine çare üretmek olduğunun altı çizilen açıklamada son olarak şunlar yer aldı: “Bu nedenle önceki gün yaşanan olaylara sebebiyet veren tüm kurum ve kuruluşları derhal bu yanlışlarından dönmeye, Roman yurttaşlarımızın ihtiyaçlarını dikkate alarak onların sağlıklı koşullarda yaşama imkanlarını sağlamaya, eğitim hakları sekteye uğratılmış çocukların mağduriyetini derhal gidermeye davet ediyoruz” (İzmir/EVRENSEL)