30 Haziran 2020 10:11
/
Güncelleme: 12:17

DTK'ye yönelik tutuklamalara tepki: Kutuplaştırıcı uygulamalardan vazgeçin

DTK'ye yönelik tutuklamalara tepki gösteren siyasi parti ve kitle örgütleri, iktidarı kutuplaştırıcı uygulamalardan vazgeçmeye çağırdı.

DTK'ye yönelik tutuklamalara tepki: Kutuplaştırıcı uygulamalardan vazgeçin

Leyla Güven (solda) ve Berdan Öztürk |  Fotoğraflar & Kolaj: MA

Demokratik Toplum Kongresine (DTK) yönelik operasyonda gözaltına alınan 45 kişiden 23’ü "terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla tutuklandı, 22’si de adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı. Tutuklamalara tepki gösteren siyasi parti ve kitle örgütleri, ülkenin nefes alamaz hale geldiğini belirterek, iktidarı kutuplaştırıcı uygulamalardan vazgeçmeye çağırdı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 9 Ekim 2018’de Demokratik Toplum Kongresine (DTK) yapılan baskında elde edilen bilgi ve belgeler doğrultusunda başlatılan soruşturma kapsamında 26 Haziran’da yapılan ev baskınlarında 45 kişi gözaltına alındı. Tabelası indirilen DTK’nin kapısına mühür vuruldu. Adliyeye çıkarılan 45 kişiden KESK Genel Meclis Üyesi ve Tüm Bel-Sen Üyesi Ayten Tekeş, Rosa Kadın Derneği Yöneticisi Rojda Barış, Makine Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi Arin Zümrüt, Barış Annesi Makbule Özbek ve J&J Yayınevi sahibi Azad Zal’ın aralarında olduğu 23 kişi “terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. 22 kişi ise adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Savcılıktan yapılan açıklamada operasyonun PKK/KCK’ye yönelik faaliyet gösterenlere dair olduğu açıklanırken, DTK’den yapılan açıklamada ise gözaltına alınanların kurumlarında delege olarak çalışmış kişiler olduğu belirtilmişti.

Operasyon kapsamında gözaltına alınan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu Üyesi ve Özgür Kadın Hareketi Üyesi Sevil Rojbin Çetin’in, evine yapılan baskında polislerin köpekli ve fiziki işkencesine maruz bırakıldığı ortaya çıkmıştı.

"ÜLKE NEFES ALAMAZ HALE GELDİ"

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Diyarbakır Şubesi, Yöneticileri Arin Zümrüt’ün tutuklaması üzerine basın toplantısı düzenledi. Açıklamada konuşan MMO Şube Eş Başkanı Nevruz Kayran, kentte başta Kürt siyasetçiler olmak üzere demokratik muhalefet yürüten birçok kişinin gözaltına alındığını hatırlatarak, “Bu antidemokratik uygulama ve yönelimler var olan hiçbir sorunu çözemediği gibi, bundan sonra çözemeyeceği herkes tarafından bilinmektedir. Tüm muhalif kesimlere yönelik devreye sokulan bu sivil darbe ile ülkemiz, halklarımız ve emekçiler nefes alamaz hale getirilerek, iradeleri kırılmak ve mevcut duruma razı edilmek istenmektedir” dedi.

İktidarın ülkeyi nefes alamaz hale getirdiğini vurgulayan Kayran, “Bir kez daha sesleniyoruz: Sorunları çözemeyen, toplumu gerip kutuplaştıran bu uygulamalardan derhal vazgeçin. Bizler mühendislik mesleğimizi icra etmek istiyoruz, bunun için ülkeye barışın gelmesi, bağımsız, şeffaf yargı süreçlerinin işletilmesi, demokrasinin tam anlamıyla uygulanması gerekmektedir” ifadelerini kullandı. İktidarı, hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik saldırı ve baskılara son vermeye çağıran Kayran, başta Arin Zümrüt olmak üzere tutuklanan tüm arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını istedi.

"BASKI ÇÖZÜM DEĞİLDİR"

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi ve ’78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, ise “Bu operasyon Kürtleri ve dostlarını HDP üzerinden sokağa çıkmasını engelleme amacı taşıyor. Ama HDP korku iklimine karşı sokağa çıkmak için çaba gösterecektir. Rojbin arkadaşımıza yapılan bu işkence halkımıza Esat Oktay’ın yaptıklarını hatırlatarak, daha dik durmasına neden olacaktır. Şiddet ve baskı çözüm değildir. Çözüm demokratik siyasettedir” diye konuştu.

İHD: İŞKENCEYE SON VERİLMELİ, FAİLLER CEZALANDIRILMALI

İHD açıklamasında, “Kadın siyasetçilere ve aktivistlere yönelik baskı ve yıldırma politikasının süreklileştiğini görmekteyiz. Kadın mücadelesine, demokrasiye ve insan haklarına yönelik baskının yansıması olarak, kadın mücadelesine de darbe vurulmak ve sindirilmek istenmektedir. Resmi gözaltı ve resmi olmayan gözaltı alanlarında yapılan işkence yaşamın bir rutini hale getirilmeye çalışılmaktadır. Oysa işkence, insanlığa karşı telafisi mümkün olmayan bir suçtur” ifadelerine yer verildi.

"Türkiye’nin imzalamış olduğu 'İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme'nin yıldönümünde yapılan bu işkence ile Anayasa’nın 90. maddesi ile garanti altına alınmış olan sözleşmenin çiğnendiğini, yok sayılmış sayıldığını ve hükümsüz kılındığını da görmekteyiz” denilen açıklamada Anayasa’nın 17/3 maddesi (Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz) ve Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerdeki işkenceye karşı maddeler hatırlatıldı.

İşkence uygulamalarına derhal son verilmesi ve failler hakkında yasal işlem başlatılarak cezalandırılması istenen açıklamada şu talepler dile getirildi:

  • “Türkiye, imzacısı olduğu ve işkenceyi suç sayan sözleşmemelere uymalı ve bu işkence vakalarına dönük önleyici tedbirleri almalıdır.
  • İşkence görenlerin muayeneleri Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Protokolüne uygun olarak yapmalıdır.
  • İşkencenin önlenmesinde etkili ve önemli bir araç olan ‘Ulusal Önleme Mekanizmasının işlevlerini yerine getirmek üzere yetkilendirilmiş olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, iktidar politikalarına uygun davranmayı bırakıp bu işkence iddialarına karşı görevini derhal yerine getirmelidir, getiremiyorsa feshedilmelidir.
  • İşkenceye karşı mücadele anlamında TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunu ve tüm ilgili kurum ve kuruluşları mücadeleye çağırıyor ve insanlığa karşı işlenmiş olan bu suçlara karşı ortak zeminde ses vermelerini talep ediyoruz."

İHD Diyarbakır Şubesi de operasyona ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, gözaltına alınan Sevil Rojbin Çetin’in maruz kaldığı işkenceye dikkat çekildi. Açıklamada konuşan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve Kadın Komisyonu Üyesi Av. Derya Yıldırım, kadın siyasetçilere yönelik baskı ve yıldırma politikasının süreklileştiğini gördüklerini söyledi.

Gözaltına alınanlara yapılan işkencenin yaşamın bir rutini haline getirilmeye çalışıldığını belirten Yıldırım, “Oysa işkence, insanlığa karşı telafisi mümkün olmayan bir suçtur.” dedi.

Türkiye’nin imzacısı olduğu ve işkenceyi suç sayan sözleşmelere uymasını ve işkence vakalarına dönük önleyici tedbirler alması gerektiğini dile getiren Yıldırım, “İşkence uygulamalarına derhal son verilmeli ve failler hakkında yasal işlem başlatılarak cezalandırılmalıdır” dedi.

72 YAŞINDA TUTUKLANAN MAKBULE ÖZBEK İÇİN ACİL ÇAĞRI

DTK Eş Başkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, DTK soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Barış Annesi Makbule Özbek’e (72) ilişkin acil koduyla çağrı yaptı. Çağrıda, “Barış annesi Makbule ana yaşına, birçok hastalığına ve pandemiye rağmen dün hukuksuzca tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Makbule Özbek yaşı cezaevi koşullarını kaldıramayacak düzeyde olup sağlığı ve yaşamı büyük risk altındadır. Avukatlarımız en kısa zamanda alınan bu hukuksuz karara itiraz edeceklerdir. Makbule ananın serbest bırakılması için dayanışmaya davet ediyoruz. Makbule ana serbest bırakılmalıdır” denildi. (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et