06 Temmuz 2020 00:40

Önce zarar verme

Bu koşullar içinde, meslek odalarının seçimleri daha da önem taşıyor. Atılan her oy mesleğe, meslek onuruna, meslek bağımsızlığına bir destek.

Fotoğraf: Evrensel

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

Bu deyim; tıp mesleğinin, hasta tedavisinin temel kuralıdır. Latince, “Primum non nocere” olarak bilinen bu söz, hekimliğin babası Hipokrat’dan günümüze gelen, tıbbın ilk ve en temel kuralıdır belki de.

Biz hekimler için bir tedaviye, bir ameliyata ya da bir işe başlarken, bu kural temel yol göstericidir. Yani yapacağın işte ilk görevin, önce zarar vermemek olmalı. Sonra faydalı olmayı düşün! Eğer zarar vereceksen, o tedaviye ya da o işe hiç başlama. Hepimizde olduğu gibi, biz sağlık çalışanlarında da yaptığınız iş, yaşam şeklimizi, alışkanlıklarımızı oluşturur, değiştirir. Günlük hayatta da aklınıza gelir, önce zarar vermemek.

Bu hafta sonu İzmir Tabip Odası’nın ertelenmiş olağan genel kurulu ve seçimi var. Geçen haftaki yazımda bu seçimden ve öneminden bahsetmiştim. Özellikle TBMM’de getirilmek istenen Baro yasasını, Baro başkanlarının Ankara’da Meclisin önünde, günlerdir gece gündüz yaptıkları direnişi düşününce, bu seçim daha önemli oluyor. Baro başkanları komisyona gönderdikleri cübbeler ile şu cümleyi söylediler Milletvekillerine; “ya bu yasa tasarısını geri çekin, ya da gönderdiğimiz bu cübbelere bir ilik açıp, düğme dikin ve giyinin. Sizi oraya getirenin önünde biat eder, önünüzü iliklersiniz. Biz bağımsız savunmanın avukatları olarak, biat etmeyeceğiz, önümüzü iliklemeyeceğiz.” Evet benzer bir ses de İzmir’den yükseliyor, tıpkı Barolar gibi. “ Biat etmeyeceğiz, sarayın odalarından biri olmayacağız.” Bu amaçla da meslektaşlarımızı, hangi düşüncede olursa olsun oy vermeye, meslek odasına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü, biliyoruz ki, İzmir’de 9.120 hekimin üye olduğu İzmir Tabip Odası seçimlerinde, geçersiz dahi olsa verilen her oy AKP ve onun baskıcı rejimine karşı konulmuş bir tuğla olacaktır. Çünkü, biliyoruz ki, Baro için getirilmek istenen yasal düzenleme, hemen sonra TTB ve TMMOB gibi, biat etmeyen diğer meslek odalarına getirilecek. Bu koşullar içinde, meslek odalarının seçimleri daha da önem taşıyor. Atılan her oy mesleğe, meslek onuruna, meslek bağımsızlığına bir destek.

Tüm Türkiye’de, Nisan ayında yapılması gereken, ancak pandemi nedeniyle ertelenen Tabip Odaları seçimleri; seçim kurullarının talebi ile Temmuz - Ağustos ayları içinde yapılıyor. Dün Denizli Tabip Odası seçimleri yapıldı. Bu hafta sonunda da İzmirli hekimler odalarına, mesleklerine ve meslek onurlarına sahip çıkmak için sandık başına gidecek. Bu sayı ne kadar çok olursa, AKP iktidarı o kadar hüsrana uğrayacak.

Gerçek böyle iken, İzmir Tabip Odası’nın en uzun dönem başkanlığını yapmış meslektaşımız, Tabip Odasına gönderdiği dilekçede oda seçimlerinin ertelemesini talep etti. Bununla da yetinmeyerek sosyal medyadan hekimlere seçimlere katılmama çağrısı yaptı. Gerekçe olarak salgını gösterdi. Bu meslektaşımızın önderliğini yaptığı, 2006 dan 2018 e kadar odayı yöneten, Hekim Güçbirliği grubu, salgın ortamı nedeniyle seçime katılmayacaklarını belirten açıklama yaptı. İlginç olanı, aynı grubun Denizli ve Antalya’daki seçimlere itiraz etmeyip, katılması. Bu arkadaşlara sormak gerek; salgın sadece İzmir’de mi? Yoksa zaten seçime girmek gibi bir niyetiniz olmadığı için, bunu kolayca bahane mi ettiniz? 2 yıldır odanın nasıl yönetileceğini, sadece İzmir’e değil tüm Türkiye’ye gösteren, bu ekibin çalışma raporunu gözden geçirmekte ve geçen dönemlerle karşılaştırmakta fayda var. Bir önceki dönemde; odadan dışarı çıkmayıp, ağdalı cümleler ile yapılan basın açıklamaları ile oda yönetenlerin, bu dönemin çabasını gördükten sonra liste çıkarmaya cesaret edemeyecekleri zaten gün gibi ortadaydı.

Bu iki yıl ASM, üniversite, eğitim hastaneleri, salgın, her yerde Tabip Odası vardı. Şiddete uğrayan her sağlık çalışanın, mobinge uğrayan her asistanın, ek ödemesi kesilen öğretim üyesinin, eğitimi aksayan tıp fakültesi öğrencisinin yanında İzmir Tabip Odası vardı. Salgından etkilenen meslektaşlarımızın, ya da evinden çıkamayan 65 yaş üstü hekimlerimizin yanında Tabip Odası vardı. İzmir’in sorunlarında, yıllardır içinde olmaktan vazgeçilmiş Emek Demokrasi Güçleri’nin en güçlü bileşeni olmuştu. Yönetilecekse Oda böyle yönetilmeliydi. Ve yönetildi de.
Evet, yıllardır Oda Başkanlığı yaparak, İzmirli hekimlere hizmet etmiş arkadaşıma hatırlatmak istiyorum. Yaptığınızın sadece ve sadece odaya zarar verdiğinin farkında değil misiniz? Yoksa başka illerde bahane etmediğiniz pandemi mazeretiyle, hekimleri seçimlere gelmemeye çağırarak, tıpkı sizlere siyasi önderlik yapan sayın Perinçek ve Türkiye Barolar Birliği başkanı gibi AKP iktidarına su taşımaya açıkça devam mı edeceksiniz?

Lütfen hekimliğin en temel ve en yüce değerlerinden birini tekrar hatırlayın.
Önce zarar vermeyin. Yoksa İzmir tabip Odası tarihinde, sadece duvarda asılı bir resim olarak kalacaksınız.
Biat etmedik, etmeyeceğiz.
Mesleğimizi, meslek onurumuzu, mesleğimizin bağımsızlığını sonuna kadar savunacağız.

Sağlıkla kalın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI