Fatih Yaşlı: Erdoğan yeni bir rejim inşaa ederken ittifakları da bozma hesabında
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın hutbesi, Albayrak'ın dergisinin hilafet çağrısı ile çıkması... İktidarın hamleleri ne anlama geliyor? Siyaset Bilimci Fatih Yaşlı ile konuştuk.
Fotoğraf: Mustafa Kamacı
Siyaset Bilimci Fatih Yaşlı, iktidarının üs ilkesi İslam olan bir rejim inşaa etmek istediğine dikkat çekti. Yaşlı iktidarın bu adımlarla aynı zamanda kendi tabanını tahkim etmeye çalışırken CHP’nin sağ tandanslı Gelecek ve Deva gibi partilerle ittifak yapma ihtimalini bozmayı amaçladığını söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ayasofya'nın cami olarak yeniden ibadete açıldığı cuma namazında okuduğu hutbede “Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar" ifadeleri ile Atatürk’ü hedef aldığı yönünde tartışılıyor.
Ardından Albayrak Medya Gruba ait Yeni Şafak Gazetesi’nin haftalık dergisi Gerçek Hayat, bu hafta “Artık Ayasofya ve Türkiye hür, hilafet için toparlanın” kapağıyla çıktı. Bu gelişmeler yaşanırken, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, katıldığı televizyon programında, 1928 yılında yapılan Harf Devrimi'ni eleştiren Bilal Erdoğan "Yunanistan, Çin niye alfabesini değiştirmemiş? Demek ki gelişmenin alfabeyle alakası yokmuş" dedi. Erdoğan, 'Türkiye'nin son 20 yıldaki güçlenmesi ve sıçrayışının arkasında dindar insanların ciddi rolü' olduğunu söyledi.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Fatih Yaşlı üst üste yaşanan bu gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Ayasofya’nın Türkiye’de siyasal İslam’ın 1950-1960’lardan beri en önemli hayallerinden biri olduğunu hatırlatan Yaşlı, Ayasofya’nın müzeden camiye dönüşmesiyle bu hayalin gerçekleştiğini belirtti.
Ayasofya’nın İslamcılar için Cumhuriyet ile hesaplaşma aracı olarak görüldüğünü anlatan Yaşlı devamla şunları söyledi: “Çünkü çok iyi biliyorlar ki 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının altında Mustafa Kemal’in imzası var. O imzanın sahte olduğu iddiası şu anlamda doğru değil: 1930’lu yıllarda Türkiye’de Mustafa Kemal’e rağmen bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılabilmesi ya da onun altına sahte bir imza atılabilmesi mümkün değil. Ayrıca daha öncesinden Mustafa Kemal’in Ayasofya’da Türkçe ibadet uygulamasına gittiğini biliyoruz. Ayasofya’nın müze haline getirilmesini erken cumhuriyet döneminin laiklik politikalarının içerisine yerleşleştirmek lazım. İslamcılar da bunu biliyorlar ve bundan oraya saldırıyorlar.”
“FİİLİ BİR REJİM İNŞASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
AKP’nin rejimi değiştirmeye çalışan bir parti olduğunu ifade eden Yaşlı, “Anayasa’ya hiçbir zaman Türkiye’de şeriat yönetimi var ya da Türkiye şeriatla yönetiliyor yazılmayacak olsa da aslında üs ilkesi din ve İslam olan bir rejim kurulmaya çalışıyor. Siyasal, toplumsal ve kamusal alan dinselleştiriliyor ve dinin kurallarına tabi kılınıyor. Bunu yaparken de doğrudan Atatürk ve Cumhuriyet doğrudan bir hesaplaşmaya girilmiyor. Fiili bir rejim inşasıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.
Hükümetin son dönemlerde attığı adımlarla dinselleşmede yeni bir dönem açıldığını anlatan Yaşlı devamla şunları söyledi: “Dinselleşmenin dozajı Ayasofya meselesiyle artırılıyor. Mesele sadece Ayasofya değil, hemen ardından akıllarından olan hilafet tartışmasını gündeme getirmeye başladılar. Albayrak Medya Grubuna ait Yeni Şafak Gazetesi’nin haftalık dergisi Gerçek Hayat dergisinde bu tartışmayı yaptılar. Berat Albayrak hem Erdoğan’ın damadı, aynı zamanda Hazine ve Maliye Bakanı. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın çıktığı televizyon programında, harf inkılabıyla, kılık kıyafet inkılabıyla ilgili birtakım açıklamalar dinledik. Üstelik bu açıklamalar yanlış açıklamalar. Çin’in, Yunanistan’ın, Japonya’nın alfabe devrimi yapmadığı gibi birtakım iddiaları gündeme getirdi Bilal Erdoğan. Bunlar doğru değil. Tüm uluslaşma süreçlerinde olduğu gibi Yunanistan’da da Çin’de de Japonya’da da 19. Yüzyılda alfabe tartışmaları olmuştur. Esas olarak Bilal Erdoğan'ın da hedef aldığı şey bir bütün olarak Cumhuriyet devrimleri. Fakat bunlarla ilgili doğrudan bir hesaplaşma içerisine giremedikleri için böyle birtakım sorularla bunları toplumun gündemine getirmeye çalışıyorlar. AKP her zaman rejim inşasında çok kontrolü adımlar attı. Adımları ne zaman atacağına hep kendisi karar verdi. Kendisi dışında bir hilafet tartışmasını AKP bir şekilde şu an engellemeye çalışıyor. Bir konu eğer AKP’nin ajandasında varsa o konuya AKP kendisi gündeme getirir ve kendisinin dışında bu tartışmaların yapılmasına da kontrolü yitirmemek için izin vermez.”
ÇELİK, BALANS AYARI YAPTI
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in hilafet tartışmasıyla ilgili açıklamasını balans ayarı olarak yorumlayan Yaşlı, “Bu tartışmalarda aşırıya kaçılmasın her şeyi zamanla yapıyoruz mesajı verdiler. Çünkü 18 yılda adım adım ilerlediler. O adım adım ilerleme bu süreçte devam edecek. Kontrolü elde tutma açıklamasıydı” ifadelerini kullandı. Yaşanan gelişmelerin seçimle ilgili olup olmadığını yönünde yapılan tartışmalara ilişkin de Yaşlı, son dönemdeki hamlelerin AKP’nin oyunu artırmadığını söyledi. Yaşlı, yapılan hamlelerle hedeflenin karşı ittifakları dağıtmakla ilgili olduğunu belirtti. Yaşlı, “CHP’nin kurultayı da gösterdi ki CHP, İYİ Parti, Saadet, Gelecek ve Deva partisiyle ittifak yapacak. Bu ittifakları hepsi AKP’nin ideolojisiyle bağlantılı sağ partiler. Bu müttefiklerin hepsi AKP’nin ideolojisiyle bağlantılı sağ partiler. Dolasıyla AKP, karşı ittifakları nasıl dağıtılabileceğinin hesabını yapıyor” ifadelerini kullandı.
AKP kendisini yüzde 51’e mahkum eden bir parti olduğunu da hatırlatan Yaşlı, “Fakat biz özellikle ekonomik krizle birlikte AKP’nin MHP ile birlikte oy oranının yüzde 51'i bulamayacağını görebiliyoruz. Bu süreci seçimle gitmeme konsepti olarak adlandırabiliriz. AKP dinselleşme ve otoriterleşme üzerinde bir yandan kendi tabanını tahkim ediyor. Öte yandan seçim yasasında yapacağı birtakım değişikliklerle baro yasası olsun, sosyal medya yasası olsun kolay kolay gitmeyeceğinin seçimle gitmeyeceğinin mesajını muhalefet ve topluma vermeye çalışıyor” diye konuştu.
“AKP’nin her yaptığı hamlede gündemi değiştirmeye çalışıyorlar”, “oyuna gelmeyeceğiz”, ‘kutuplaşmayalım”, “son kozlarını oynadılar” açıklamalarının AKP'yi küçümsemek anlamına geldiğini düşündüğü belirten Yaşlı, “AKP’nin elinde oynayabileceği başka kozlar da var. İçerde ve dışarıda. Gezi Parkı meselesi gündeme gelebilir, idam tartışması yine gündeme gelebilir, hilafet tartışması yapılıyor. Dışarıda özellikle Suriye ve Libya'da yeni operasyonlar izleyebiliriz. Bunun üzerinden topluma dini ve milli hassasiyetler üzerinden yeni bir ayar verilmeye çalışılabilir. Bu açıdan bakıldığında AKP evet giderek gücü ve hegemonyası zayıflayan bir parti durumunda. Ama 18’inci yılın sonunda bu iş bitti’, ‘siyaset yapmaya gerek yok’, ‘nasıl olsa kendiliğinden çöküyorlar’ tarzı tezlerin siyasetsizlik anlamına geldiğini düşünüyorum ve bunlar doğru tezler değil” ifadelerini kullandı. (İstanbulEVRENSEL)
%%86800%%