Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
7 Ağustos 2020 09:07
/
Güncelleme: 08:38

27 yıl önce katledilen Ferhat Tepe'nin kardeşi: Benim için o hâlâ 19 yaşında

Özgür Gündem Gazetesi Bitlis muhabiri Ferhat Tepe'nin kaçırılarak katledilişinin üzerinden 27 yıl geçti. Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe Doğan, "Acı sonsuzdur. Benim için o hala 19 yaşında" dedi.

27 yıl önce katledilen Ferhat Tepe'nin kardeşi: Benim için o hâlâ 19 yaşında

Fotoğraf: MA

Sadiye ESER

Evinden çıkarken 28 Temmuz 1993'te kaçırılan Özgür Gündem Gazetesi Bitlis muhabiri Ferhat Tepe'nin cansız bedeninin Hazar Gölü yakınında bulunmasının üzerinden üzerinden 27 yıl geçti. Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe Doğan, “Mutluluklar, sevinçler anlıktır ama acı sonsuzdur. Benim için o hala 19 yaşında" dedi.

1974 Mayıs'ında Bitlis’te doğan ve lise sonda Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiri olarak çalışmaya başlayan Ferhat Tepe, 28 Temmuz 1993'te şehir merkezinde bulunan evinden çıkarken 3 kişi tarafından kaçırılmıştı. Kaçırılırken bindirildiği aracın daha sonra Bitlis İlçe Karakolu önünde görülmesine rağmen gözaltı kabul edilmemişti.

Kendilerini “Türk İntikam Tugayı” olarak tanıtan bir grup, o dönem Demokrasi Partisi (DEP) Bitlis İl Başkanı olan baba İshak Tepe’yi arayarak oğlunu kaçırdıklarını, karşılığında da PKK tarafından alıkonulan turistlerin serbest bırakılmasını ve bir milyarlık fidyeyi ödemesini, DEP il binasının tabelasını indirmesini ve partiden istifa etmesini istemişti.

Çalmadık kapı bırakmayan Tepe ailesine acı haber 8 Ağustos'ta ulaşmıştı Ferhat Tepe’nin cansız bedeni, Elazığ'da Hazar Gölü yakınında bulunmuştu. İlk otopsi raporunda, Tepe’nin ölüm nedeni “yüzme bilmemesi” olarak kayıtlara geçmişti.

Bunu kabul etmeyen Tepe ailesi, 27 yıldır faillerin bulunup yargılanması için mücadele ediyor.

ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ, TANIKLAR DİNLENMEDİ

Ailenin, çocuklarının kaçırılmasına ve katledilmesine ilişkin birçok yere başvuruda bulunmasına rağmen etkin bir soruşturma yürütülmedi.

Ailenin Türkiye'deki mahkemelerden sonuç alınamaması üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) yaptıkları başvuruda, "etkin soruşturma yürütülmemesi"  sebebiyle Türkiye 28 bin avro maddi tazminata mahkum edildi.

Adalet arayışını sürdüren Tepe ailesinin, Türkiye'yi mahkum eden karar sonrası yaptığı tüm suç duyuruları da gerekçesiz reddedildi.

Tepe'yi Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığında işkence esnasında gördüğünü söyleyen 14 kişi ise hiçbir zaman dinlenmedi.

Ailenin avukatı Şevket Epözdemir, davayı bırakması için tehdit edildi.

TANIK, "VİCDAN AZABI ÇEKTİĞİNİ" SÖYEDİ

AİHM'de açılan dava kapsamında dinlenen ve gazeteci Tepe'yi gördüğünü inkar eden Taner Şarlak, daha sonra yalan ifade verdiği için “vicdan azabı çektiğini" söyledi.

Şarlak, aynı zamanda Tepe'nin cezaevinde su borusuna bağlı bir şekilde bekletildiğini, yanından her geçenin "Gazeteci bu" diye bağırarak dövdüğünü söyledi.

"İŞKENCE GÖRMÜŞTÜ AMA KONUŞMAMIŞTI, ÇOK SEVİLEN BİRİYDİ"

Tepe’den bir yaş küçük olan kardeşi Sosyolog Ayşe Tepe Doğan, Mezopotamya Ajansından Sadiye Eser'e konuştu.

Ağabeyinin mahalle arkadaşlığı ve kültürünün çok gelişkin, çok sevilen biri olduğunu ifade eden Eser, "Ferhat karakter olarak da çok sağlamdı. Liseyi bitirdikten sonra 1992’de gözaltına alındı. Bitlis Cezaevinde kaldı, oradan Diyarbakır Cezaevi'ne sevk ettiler. Çok direngen bir çocuktu. O dönemde işkence görmüştü. Köylere gidip haber yapıyordu. Çevre köylere çok baskınlar oluyordu. Köy yakmaları, çatışmalar oluyordu, onları haberleştiriyordu. O zaman köylülerden çatışmalara ilişkin bilgi almıştı. Gözaltına alındığında hiç unutmam, yakın köylülerden bir misafir gelmişti. Babama, Ferhat’ın onlardan bilgi aldığını polise söylemediği için teşekkür etmişti. Çünkü işkence etmişlerdi ve konuşmamıştı” dedi.

Tepe’nin çok sağlam dostluklar kurduğunu sözlerine ekleyen Doğan, o dönemin arkadaşlarının hâlâ arayıp ağabeyini anlattıklarını ifade etti.

Ayşe Tepe Doğan

Ayşe Tepe Doğan | Fotoğraf: MA

"ÜNİVERSİTEYİ KAZANDI" BELGESİ KATLEDİLDİKTEN SONRA AİLEYE ULAŞTI

Kardeşi Ayşe Tepe Doğan, Ferhat Tepe’nin liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavına girdiğini, ilk sene yerleşemediğini, ikinci kez sınava girdiğinde ise katledildikten sonra kazandı belgesinin ellerine ulaştığını belirtti.

Doğan, “Bu durum bizim için çok üzücü olmuştu. Çünkü okumak istiyordu” dedi.

"ACI SONSUZ BİR ŞEYDİR"

Doğan devamında yaşadıklarını şöyle aktardı:

“Mutluluklar sevinçler anlıktır ama acı anlık değildir, sonsuzdur. Ben Ferhat’ı o haliyle hatırlıyorum ve insan her gece uyuduğunda bir kere hatırlıyor. Her zaman kalbinizin kafanızın bir yerinde o var. Ben böyleyken annemi düşünemiyorum. Annemi nasıl uyuduğunu bilmiyorum. Annem, babam çok büyük acılar çektiler. Annem Elazığ’dan Bitlis’e kadar ağabeyimin cenazesini taşıdı. Türk İntikam Tugayı babamı da öldürmekle tehdit ettiği için biz babamı cenazeyi almaya bile göndermedik. O benim bir yanımdı, ruhumun bir parçasıydı, sürekli onun o acısıyla yaşamak zorundayım ama aynı zamanda onun o cesaretiyle o direngenliğiyle, bıraktığı mirasla da yaşıyorum. O beni bir yerde teselli ediyor. Benim için o hâlâ 19 yaşında. Büyümüyor. 19 yaşında bir resmi var evinizde asılı ve o kadar. O her zaman öyle. Onun büyümüş hali yok artık. Resimde nasılsa öyledir. Her zaman hafızanızda öyle kalacaktır” diye konuştu.

"BAŞKA KAYIPLAR OLMASIN"

25 yıldır Galatasaray’da oturup faillerin yargılanmasını istediklerini aktaran Doğan, “Çünkü biz geleceğe miras bırakıyoruz. Bu olayların da bir daha yaşanmamasını istiyoruz. Bunun Kürtlerin ve Türklerin tarihinde yer edinmesini istiyoruz. Kayıp çok acı bir olaydır. Biz kendi cenazemizi alabildik, cenazesini alamayan sadece evladının kemiklerini isteyen ve bu cümleyi kuran anne, babalar ve kardeşler var. Bundan ders çıkarılması gerektiğini ve bundan sonra hiçbir zaman hiçbir annenin evladını kaybetmemesi için en azından cezasızlık denen şeyin ortadan kaldırılması  gerektiğini anlatmak istiyoruz” dedi. (İstanbul/MA)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Cesaret zamanı

Cesaret zamanı

Ucuz emek ve yüksek kâra dayalı çalışma düzeni sendikal yasaklarla sürüyor. Bu düzenin değişmesi için sendikal hak ve özgürlüklerin kazanılması ve bunun için mücadele hayati önemde. Fiili grevleri kazanımla sonuçlanan Birleşik Metal-İş’in Başkanı Özkan Atar, “İşçiler inisiyatifli ve cesur olmalı, bize düşen sinmek değil mücadele etmek” diyor.

Sendikalı işçi oranı: %8,4

TİS kapsamındaki işçi oranı: %4,7

İş cinayetinde ölen sendikalı oranı: %1,9

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et