Cezaevinden izinli çıkan Kürt müzisyen Raperîn: Ölmediğim için cezalandırıldım
3 buçuk yılın ardından dışarıdaki hayata adapte olmaya çalışan, her an yeniden cezaevine girme kaygısıyla çalışmalarına devam eden Raperîn’le yaşadıklarını ve cezaevinde geçirdiği zamanı konuştuk.
Elif Ekin SALTIK
İstanbul
Kendisini Fransız Fotoğraf Sanatçısı Sarkis Margosyan olarak tanıtmıştı gerçek ismi Cüneyt Pala olan şahıs. Ölümünden sonra pek çok kadını dolandırdığı ortaya çıkarken, dolandırdığı ve tecavüz girişiminde bulunduğu Kürt Müzisyen Raperîn’le buluştuğu otel odasında arbede esnasında yaralanmış, hayatını kaybetmişti. Gazeteler “İstanbul’da 401 No’lu odada cinayet randevusu!” başlığıyla duyurdu olayı. İki kadının bir erkek tarafından mağdur edildiği olayda iki kadın “suçlu” olmuştu.
Raperîn yaşadığı olay sonrası yargılandı ve 12 buçuk yıl ceza aldı. 3 buçuk yılını içeride geçiren, pandemi koşullarında cezaevinden izinli çıkan ve 6 aydır dışarıda bir hayat süren Raperîn çok zor yıllar geçirmişti. 3 buçuk yılın ardından dışarıdaki hayata adapte olmaya çalışan, her an yeniden cezaevine girme kaygısıyla müzik çalışmalarına devam eden Raperîn’le yaşadıklarını ve cezaevinde geçirdiği zamanı konuştuk.
Sözlerine “Tek kişilik bir çete tarafından dolandırıldım, aşağılandım, fiziksel şiddet gördüm” diye başladı Raperîn. “Olay çok trajik bir biçimde noktalandı. Sonradan Diyarbakırlı Cüneyt Pala olduğunu öğrendiğim kişi yüzlerce kadını mağdur etmişti. Ancak hep sahte isimler kullandığı için bir tane suç kaydı yoktu bu kişinin. Tertemiz bir adam gibi göründü ne yazık ki” diyerek yaşadıklarını anlatırken birini öldürmeyi değil yaralamak maksadı bile olmadığını ifade etti. “Saldırıya uğradım, kendimi korumak zorunda kaldım, bununla alakalı darp raporum da var ama mahkeme nazarında bir şey ifade etmedi. Kendimi korurken karşı tarafı yaralamış bulundum, ambulans çağırdım, polise kendim teslim oldum. Çok ağır bir süreçti çok travmatikti. Adaletsiz bir biçimde yargılandım. 12 buçuk yıl aldım, hâlâ o cezayı yatıyorum” sözleriyle ifade etti içinde bulunduğu durumu
‘MAGAZİNSEL, YALAN HABERLER YAPILDI; KÜRT KİMLİĞİM ÖNE ÇIKARILDI’
Medya olayı magazinsel bir biçimde ele almış. “O kadın Raperin’miş”, ‘İki kadının aşk cinayeti’ diye yazmış gazeteler. Bu duruma çok tepkiliydi Raperîn: “Haberlerin içeriğine bakıyorsun bambaşka bir şey. Medyanın haberlerinin çoğu yalandı, yanlıştı, içi boş, magazinseldi. Bir de Kürt kimliğimden dolayı özellikle benim hep altım çizildi. Sanki her şeyi ben yapmışım gibi. Bu algı mahkemeyi de olumsuz etkiledi.” Adaletsiz bir yargılamaya maruz kaldığına da işaret eden Raperîn, “Erkek mantığıyla yargılandım, mahkeme heyetinin tamamı erkekti. Kendi kulağımla ‘Bırak Allah aşkına şöhret olmak için neler yapmışlar’ cümlesini iki defa duydum. Oysa orada kanunlar, Anayasa, evrensel hukuk ilkeleri var. Onlara göre yargılamaları gerekirdi, onlara göre yargılamış olsalardı ben şu an beraat etmiştim. Meşru müdafaa olması gerekirdi, ancak yapmadılar. Adeta ölmediğim için cezalandırıldım” dedi.
‘ÖZGÜRLÜĞE ALIŞMAK BASİT BİR ŞEY DEĞİL’
Pandemi iznine çıktığını, iznin uzayıp uzamamasının pandeminin seyrine bağlı olduğunu söyleyen Raperîn şöyle devam etti: “Bu da çok yanlış bir yaklaşım. Siz insanları çıkartıyorsunuz, belli bir özgürlük hakkı veriyorsunuz, biz şu an tamamen özgürüz, hiçbir kontrol mekanizması altında değiliz, bir denetim yok, sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar cezaevine gireceğiz. ‘Bu insanların psikolojisi ne olacak’ diyen yok. Özgürlüğe alışmak basit bir şey değil. İnsanlar bir düzen bir hayat kurmaya çalışıyor. Benim de şu an böyle bir kaygım var. Yeniden bir başlangıç kurmaya çalışıyorum.”
‘KADINLARIN ÇOĞU GERÇEKTEN KADER MAHKUMU’
Cezaevi koşullarını sorduğum Raperîn, “Bir sürü insanın iç içe üst üste yattığı bir yer. Bu kalabalığı birazcık azaltabilmek adına sözüm ona bir af verdiler, o affı da çok adaletsiz bir biçimde verdiler. Eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde verdiler. Pandemi iznine çıkarınca da insanları biraz rahatlama oldu. Koşullar gerçekten çok kötü. 27 kişilik bir koğuşta 62 yattığımız bir dönem oldu. İnsanlar üst üste, çocuklar var, o çocuklar nefes alacak ortam bulamıyorlar. Oradaki kadınların çoğu da gerçekten kader mahkumu” yanıtını verdi.
‘ÇALIŞMALARIMA DEVAM EDİYORUM İÇERİDE DE DEVAM EDECEĞİM’
Cezaevinden çıktıktan sonra kullandığı ağır ilaçlar nedeniyle dışarıya adapte olmakta zorlanmış Raperîn. “İlaçların da etkisiyle 2 ay ruhsuz bir beden olarak oradan oraya gittim geldim. Hiçbir şey hissetmedim; sevgi hissetmedim, üzüntü hissetmedim, adapte olamadım sosyal hayata. Ancak 2 buçuk aydır gerçekten adapte oldum. Anca adapte olmuşken, topluma kendimizi kazandırmışken tekrar gidecek olmak çok can sıkıcı.” Onu tekrar hayata bağlayan iki faktörün ailesi, arkadaşları, dostları ile müzik olduğunu söyleyen Raperîn, cezaevinde pek çok çalışma yaptığını ancak kayıt imkanı olmaması nedeniyle çalışmalarından sadece iki tanesini hatırlayabildiğini dile getirdi ve ekledi: “Edebiyatla ilgili çalışmalar yaptım, şiirlerim, öykülerim var. Cezaevindeki kadınlarla ve kendimle ilgili öykü çalışmalarım. Çıktığımdan bu yana 10-15 tane beste yaptım. Kürt Şair Müslüm Aslan’la çalışıyorum. Devam ediyorum üretmeye, devam edeceğim de. İçeriye tekrar girsem de çok çalışma yaptım, hâlâ devam ediyorum ben yokken de onlar piyasada olacak.”
‘MAĞDUR KADINLAR İÇİN İNFAZ ERTELEMESİ OLMALI’
Cezaevini görmüş yaşamış bir kadın olarak özellikle kadınlara seslenen Raperîn, “Cezaevini gördük, bütün sıkıntıları yaşadık, hepimiz aynı koşulları yaşadık, bir daha o cezaevini görmemek için çok daha dikkatli olmalıyız. Defalarca örneklerini gördük infaz ertelemesi kararının. Bu konuda kamuoyundan destek bekliyorum, çünkü herkes biliyor adaletsiz yargılandığımı. Kamuoyu baskısı oluşsun istiyorum benimle ve benim gibi mağdur kadınlarla alakalı” diyor.
‘CEZAEVİ KOŞULLARINDA MEKTUP BİZİ AYAKTA TUTUYOR’
Cezaevinde kendisine gelen mektupların unutamayacağı en önemli şey olduğunu vurgulayan Raperîn sözlerini şöyle tamamlıyor: “Hepsine tek tek cevap gönderdim, hâlâ da iletişim halindeyim bana mektup gönderenlerle. Onlar sayesinde ayakta durdum. O mektuplar belki dışarıdan bakınca basit görünüyor, bir şey ifade etmiyor ama cezaevi koşullarında mektup gününde, mektup saatindeki o bekleyiş başka. Sadece benim için değil herkes için mektup çok önemli bir şey cezaevinde.