12 Ekim 2020 06:32

Sınıfta pozitif öğrenci çıkarsa temaslı risk derecesine göre karar verilecek

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, sınıflarda vaka çıkmışsa eğer herkes maskesini uygun şekilde takmışsa ve mesafe yeterliyse, orta ya da hafif risk olarak değerlendirileceğini söyledi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Okullarda yüz yüze eğitime geçişin kapsamı genişletildi ve bugün Türkiye genelinde milyonlarca öğrenci, yeni önlemler kapsamında yeniden okul sıralarıyla buluşuyor. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, ailelerin merak ettiği soruların yanıtlarını Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı. Prof. Dr. Yavuz, toplum bağışıklığı gibi bir durumun henüz söz konusu olmadığını vurguladı, asemptomatik de olsa pozitif olan her vakanın kesinlikle bulaştırma riski olduğunu ve izole edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, salgın yönetimiyle ilgili güncel duruma dair önemli bilgiler verdi. Prof. Dr. Yavuz, Kovid-19 bulaşan kişilerin her zaman semptom göstermeyebileceğine işaret ederek son günlerde sosyal medyada da oldukça tartışma konusu olan 'asemptomatikler hastalığı bulaştırmıyor mu' sorusunun yanıtını net olarak verdi.

"POZİTİFLER ASEMPTOMATİK DE OLSA VİRÜSÜ BULAŞTIRIR"

Prof. Dr. Yavuz, “Asemptomatik dediğimiz kişiler, virüsü taşıyıp herhangi bir belirti göstermeyen vakalardır. Ya da test alındığı an için bir belirti göstermezler ama daha sonra semptomları ortaya çıkabilir. Bunları da ‘presemptomatik’ olarak adlandırıyoruz. Hiçbir şekilde semptom göstermeyenler yani asemptomatikler, virüsü bulaştırma riski kesinlikle taşırlar. Bu nedenle de bu vakaların izole edilmesi salgınla mücadele açısından çok önemlidir” dedi. Türkiye’de salgının başından bu yana bu yöntemin izlendiğine işaret eden Prof. Dr. Yavuz, “En başından beri bütün dünyada da bu şekilde yapılıyor. Bu kişiler aynen semptomatik vakalar gibi izole ediliyorlar. İzolasyon süreleri de tanımlanmıştır, bazı dönemlerde bu süreler güncellendi, değişti yeni bilgiler çıktıkça ama bu kişiler bu süre boyunca mutlaka izolasyonda kalmalıdır. Virüsü daha mı az taşıyor, daha mı çok taşıyor; bu alanda tabii ki çalışmalar yapılıyor. Ama kesin olan şey, bu kişilerin de bulaştırıcı olduğudur” diye konuştu.

SINIFIN RİSK DURUMUNU MASKE KULLANIMI BELİRLİYOR

Okulların açılmasıyla ilgili kafalardaki soru işaretlerine de değinen Prof. Dr. Serap Şimşek yavuz, risk derecelendirmesinden bahsederek şu bilgileri verdi:

“Okullar açılıyor, orada nasıl bir yaklaşım olacak? Bunları akıl ve bilim çerçevesinde ele almamız gerekiyor. Çünkü bu testler de sınırsız değil. Dünyanın hiçbir yerinde değil. O nedenle test stratejisini de ona göre oluşturmak gerekiyor. Burada temaslı risk kategorisi önem kazanıyor. Temaslı dediğimizde, örneğin sağlık çalışanlarında da, filyasyon çalışmalarında da böyle değerlendiririz; temas riski en yüksek temaslıları önce değerlendirmeye alırız. Bu da nedir? Mesela şu anda ben pozitif olsam, maske kullanarak ve mesafeli bir şekilde yine maskeli birilerinin yanında bulunmuşsam orta riskli bir temas söz konusudur. Yüksek riskli temas değildir bu. Ama ben maskesiz bir şekilde biriyle 15 dakikadan uzun süre bir arada bulunmuşsam, taşıyıcı ya da hasta çıkarsam, karşımdaki kişi açısından risk artmış oluyor. Karşımdaki kişi de maskesizse risk en yüksek seviyeye çıkmış oluyor. Bu nedenle bu temaslı riski de kategorize edilir. Yüksek risk, orta risk, düşük riskli diye. Bu, okullarda da böyledir. Yani eğer herkes maskesini uygun şekilde takmış ve mesafesi yeterliyse, sınıfta da bir vaka çıktı diyelim, orta ya da hafif riskten söz ederiz. Taramalar da ona göre yapılır. Ama sınıfta birden fazla vaka çıktıysa o zaman riskin yükselmiş olduğu anlaşılır, eğitime ara verilir ve tekrar bütün sınıf ona göre değerlendirilir. Kişi belki maskeliyim diyor ama aslında maske kullanmıyor olabilir.”

“TOPLUM BAĞIŞIKLIĞINDAN HENÜZ ÇOK UZAĞIZ”

Koronavirüs ile ilgili olarak henüz toplum bağışıklığından bahsedilemeyeceğine de değinen Prof. Dr. Yavuz, şunları vurguladı:

“Şu anda bu hastalıkla ilgili bilgiler yeni yeni oturuyor. Yani kesin şeyler söylemek çok zor. Şöyle olursa toplum bağışıklığı olur demek çok da mümkün değil. ayrıca hemen bir ilaç bulalım, bu işin çözümü bulunsun, hemen aşı çıksın; öyle bir şey de yok. Gerçekten bunu kimse beklemesin. Ama elimizde ne var? Korunma önlemlerimiz var. Toplum bağışlıklığı olabilmesi için bir kere bağışıklık olması lazım. Kesin, koruyucu bir bağışıklık henüz yok bu hastalıkta. Çalışmalar hep yeni yeni çıkıyor. Mesela bu koronavirüsler içerisinde nezle yapan koronavirüs’ün bir yıl sonra yeniden hasta edebildiğini biliyoruz bu çalışmalara göre. O zaman nasıl bir bağışıklıktan söz edeceğiz? Yani yeniden hastalanma (reenfeksiyon) riski de olabilir. Zaten biz hastalarımıza hadi geçirdin tamam sen artık kurtuldun gibi bir şey asla demiyoruz, diyemeyiz. Şu ana kadar elde edilen verilere göre hastalığı özellikle ağır geçirenlerde önemli bir başlık bıraktığını gösteriyor, hafif geçirenlerde bu daha zayıf görünüyor. Ama hücresel immünite, hümoral (salgısal) immünite farklı farklı parametreler var; elimizde olan tek şey, bu hastalık için şu aşamada henüz kalıcı bir bağışıklıktan söz edemeyeceğimiz. Elimizdeki tek koz, halen korunmak.”

“HAVALANDIRILMAYAN KAPALI ALANLAR EN RİSKLİ BÖLGELER”

Prof. Dr. Yavuz, bu süreçte en iyi seçeneğin riski mümkün olduğunca azaltmak olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle noktaladı: “Riskinizi ne kadar azaltırsanız, tabii ki hiçbir zaman sıfırlayamayız, çalışıyoruz, okula gidiyoruz, toplu taşıma kullanıyoruz vs. ama maskemizi takarak, önce karşımızdakini koruyarak (maske takmak bir kaynak kontrolüdür aslında), mesafemizi koruyarak, hijyenimize dikkat ederek bunu sağlayabiliriz. Lütfen herkes şunu bilsin, bu hastalık açısından en riskli ortam, havalandırılmayan, kalabalık ve maskesiz bulunulan ortamlardır. Yakınlarınız, akrabalarınız, arkadaşlarınızla dahi, kapalı, havalandırılmayan ortamda maskesiz bulunmayın. Aşı bulunduktan sonra daha rahat edebiliriz belki. Gerçekten çok çalışma var bu konuda ama şu anda toplum bağışıklığından söz edemeyiz kesinlikle; ki gerçekte yüzde 10'undan azı hastalığı geçirmiş görünüyor şu anda.” (DHA)

ÖNCEKİ HABER

Tutuklu gazetecilere destek: Tek bir delil yok, gazeteciliklerine tanığız

SONRAKİ HABER

Okul servislerinde veli de servis esnafı da mağdur

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa